Güncelleme Tarihi:
- Sen gramer nedir, bilir misin?
- Bilmem.
- Çok yazık. Ömrünün yarısı boşa gitmiş.
O anda denizde bir fırtına başlamış ve gitgide şiddetlenmiş. Kayık battı batacak.
Kayıkçı korkudan titreyen gramer bilginine sormuş:
- Yüzme bilir misin?
- Hayır, bilmem.
- Çok yazık. Şimdi senin ömrünün tamamı boşuna gidecek.
Mevlâna Celaleddin-i Rumî’den alınan hikâye böyle. Bu hikâyenin beynimizle ne ilgisi var diyeceksiniz. Bu yazıyı sonuna kadar okuyabilirseniz, bunu da öğreneceksiniz.
Bu yazının birinci bölümünde, beynimizin sadece bir yarıküresine ağırlık vererek yaşarsak, hayattaki başarılarımızın vasat düzeyde kalacağını söylemiştik.
Öyleyse ne yapalım, diye sormuştuk.
Öğrenme sürecinin başarıyla sonuçlanabilmesi için, beyinsel köprüyü kullanalım.
Beyinsel köprü nedir ?
İnsan beyninde sağ yarıküre ile sol yarıküre arasında bir köprü vardır. Corpus Callosum denilen bu büyük sinir bandı, beyin birleşiği, köprü gibidir. Sağ beyinle sol beyin arasındaki iletişimi sağlar.
Öğrenme süreci ne zaman en verimli düzeye yükselir?
İşte bu beyinsel köprü kullanıldığı zaman.
Hep okul öncesi dönemin öneminden bahsederiz.
Neden?
Çünkü okul öncesi eğitimiyle veya eğitimsizliğiyle beyinsel köprüyü kullanmayı veya kullanmamayı alışkanlık haline getiririz. Beyinsel köprüyü kullanmayı alışkanlık haline getirmişsek, öğrenme süreci kolaylaşır. Getirmemişsek, öğrenme zorlaşır.
Beyinsel köprüyü kullanmak demek, çocuğun zihinsel ve duygusal zekâ seviyesini yükseltmek demektir. Çocuğunuzun zekâ seviyesi sadece kalıtıma bağlı değildir. Zekâ gelişimi açısından kalıtım, tohum gibidir. Çevre şartları da tohuma verilen gübre gibi. Yani seviyeyi yükseltmek sizin elinizde.
Bunun için en uygun zaman, okul öncesi ve ilköğretimin birinci dönemi. Çünkü zekâ seviyesi demek, bir bakıma beyin hücreleri arasındaki bağlantı (sinaps) sayısı demektir.
Örneğin 3 yaşındaki bir çocuğun beynindeki bağlantı (sinaps) sayısı, yetişkin bir insandakinin yaklaşık iki mislidir. Çocuk iyi bir okul öncesi eğitimi alırsa bu öğrenme kapasitesi z a m a n ı n d a değerlendirilmiş olur. Değerlendirilmezse, ileri yıllarda bağlantı sayısı azalır ve öğrenilecek aynı şey için, daha çok zamana ve çabaya ihtiyaç duyulur. Kısacası, erken yaşlarda çevre şartları, yani çocuğun yaşadığı eğitimli veya eğitimsiz seneler, zekâ gelişimini kalıtımdan daha fazla etkiler.
Beynimiz bilgisayardan çok çok üstündür. Fakat bir bakıma bilgisayar gibi çalışır. Kalıtım yoluyla sahip olduğumuz beynimiz hardware (bilgisayarın donanımı) gibidir. Yaşama ve öğrenme stilimiz (beyinsel köprüyü kullanmak veya kullanmamak) software (yazılım) gibidir. Eğer yazılım kaliteli olursa, yani öğrenirken beyinsel köprüyü sık sık kullanırsanız, kaliteli sonuçlar elde edersiniz.
Bilgisayarda donanımınızı devamlı güncellemeniz (update yapmanız) gerekir. Beynimizin de güncellenmeye ihtiyacı vardır. Sağ ve sol yarıküreler arasında yeni ilişkiler kurdukça, beyninizi güncellemiş olursunuz. Güncellemeye devam etmezseniz, eski yazılım programlarıyla çalışan bilgisayarlar gibi kalırsınız. Kalıtım yoluyla iyi bir beyne sahip olsanız bile, aşağılarda, vasat bir düzeyde duraklarsınız.
Çocukluğun ilk yıllarında beyinsel köprü, doğal olarak daha çok kullanılır. Örneğin yürümeyi öğrenirken. Fakat okula başlayan çocuk yeni bir öğrenme stiliyle karşılaşır. İlköğretimin birinci sınıfından itibaren çocuk, sol beynini daha çok kullanmak zorunda kalır. Çünkü okuldaki eğitim sistemi genellikle böyledir. Ayrıca modern yaşam biçimindeki uzmanlaşma da beyni tek yanlı çalışmaya yönlendirir.
Halbuki çözüm bütünsel öğrenmededir.
Bütünsel öğrenme hem duygularımızla, hem de zihnimizle öğrenmedir. Duygularımızla öğrenmek severek, motive olarak öğrenmedir. En iyi öğrenme yolu, zevk veren, olumlu duygular çağrıştıran yöntemdir. Duygusal anlamı olan bilgileri uzun süreli hafızada tutmak bu nedenle kolaydır. Duyguları dikkate almadan, doğrudan doğruya zihne hitap etmek, kısa yoldan köşeyi dönmek gibidir. Verimli sonuç vermez.
Olumlu duygular, olumlu değerlendirmeler limbik sistemi harekete geçirir. Limbik sistem olumlu hormonların salgılanmasını sağlar. Olumlu hormonlarla kendimizi iyi hissederiz ve beynimizi öğrenmeye hazır hale getiririz. Olumlu hormonlar sayesinde beynin sağ yarıküresiyle sol yarıküresi arasındaki bilgi akışı en verimli düzeye ulaşır. Yani beyinsel köprü yüksek kapasiteyle çalışır. Olumsuz duygular, olumsuz değerlendirmeler durumunda ise beyinsel köprü neredeyse kapanır. Ve biz, ağırlıklı olarak beynimizin sadece bir yarıküresini kullanmak zorunda kalırız.
Beynimiz bilgileri tek tek ve ayrı ayrı kaydetmez. Birbiriyle bağlantı kurarak kaydeder. Bütünsel öğrenme işte beynin bu özelliğine uygun olan yoldur. Bütünsel öğrenme stilinde, bilgiler arasında ilişki kurmaya önem verilir. İlişki kurmak demek, beyin hücreleri arasında yeni bir bağlantı (sinaps) kurmak demektir. Bağlantı nokta sayısı ne kadar çok olursa, zekâ seviyesi o kadar yüksek demektir. (Bu konuyu iyi açıklayan kitaplardan biri biyokimyacı Frederic Vester’in „Denken, Lernen, Vergessen“ adlı eseridir).
Bilgiler arasında ilişki kurmak sadece öğrenme sürecini değil, tüm aile ve meslek yaşantımızı etkiler.
Bütünsel öğrenmeyi geliştirmek için şunlara dikkat edin:
1. Duygusal rahatlama, gevşeme, olumlu değerlendirmeler öğrenmenin dostudur. Stres, gerginlik, olumsuz değerlendirmeler ise öğrenmenin düşmanıdır. Öğrenmeye başlamadan önce çocuğunuzun kendini iyi hissetmesine yardımcı olun.
2. Çocuğunuz öğrenilecek konuyu sadece kelime ve cümle kullanarak öğrenmesin. Mümkün olan tüm duyu organlarını kullandırmaya çalışın. Konfüçyüs’ün bir sözü vardır:
Bana söyleneni unuturum,
Bana gösterileni hatırlarım,
Bana yaptırılanı aklımda tutarım.
3. Öğrenilecek konuyu resimlerle, çizimlerle, sembollerle görselleştirin. Akıl haritası (Mind Map) yapmayı öğrenin ve öğretin. Akıl haritası zor değildir.
4. Beyin jimnastiği ( Brain-Gym) yapmaya heveslendirin. Amerikalı Doktor Paul Dennisson tarafından geliştirilen beyin jimnastiği, sağ ve sol beyin arasındaki iletişim akışını yoğunlaştırır ve böylece bütünsel öğrenmeyi destekler. Beyin jimnastiği sadece zekâ oyunu değildir. Belli bedensel hareketleri yaparak beynin iki yarısı arasındaki iletişimi kuvvetlendiren alıştırmalardır. Bütünsel öğrenmeyi destekleyen bedensel hareketlerden biri de yüzmedir. Yüzme, beynimizin hem sağ, hem de sol yarıküresini harekete geçirir.
5.Çocuğunuzun televizyon veya bilgisayar karşısında geçirdiği süreleri, spor veya dışarı oyunlarıyla dengeleyin. Çocuğunuzun temiz havada kalarak, beynine yeteri kadar oksijenin gitmesi gerekir (Beynin ağırlığı vücut ağırlığının % 2’si kadardır. Fakat kandaki oksijenin % 20’sini kullanır.). Televizyonun etkisi tek yanlıdır, sağ yarımküre ağırlıklıdır.
6. Çocuğunuzun her gün yeteri kadar su içmesine dikkat edin. Su, zihinsel verimlilik için çok gereklidir. Çünkü beynimizin yaklaşıl % 80’i sudur (Su yerine kola içirmeyin).
7. Çocuğunuzu sanatla, müzikle ilgilenmeye yönlendirin. Örneğin bir müzik enstrümanı çalmayı öğrenmek beyinsel köprüyü destekler.
Uzun sözün kısası:
Ne sağ ağırlıklı, ne sol ağırlıklı,
Bütünsel öğrenme en sağlıklı!