Çocuğa sünnet yasak değil

Köln mahkemesinin sünnet kararı üzerine Federal Meclis bu sorunu en kısa zamanda çözeceği izlenimi verdi. Ancak siz, sünneti yasal güvence altına alacak acele bir yasa çıkarılmasına karşı uyardınız ve böylece sorunun çok çabuk çözüme kavuşacağı umutlarını zayıflattınız. Bu kuşkunuzun kaynağı nedir?

Ben bakanlıkta yasal bir düzenleme için çok sayıda uzmanla birlikte çalışıyorum. Benim burada çok dikkatli davranmam gerekir. Çünkü bu bir yasal düzenleme ve aylar alacak bir süreç. Birkaç hafta içinde hazır olacak ve yürürlüğe girecek bir yasanın çıkacağı beklentisini azaltmak gayesiyle, bu açıklamayı yapma gereği duydum. Ama bu bizim yasal bir düzenleme istemediğimiz anlamına gelmiyor. Tek bir mahkemenin kararıyla Almanya’da herkesin kendi dinini ne kadar yaşayabileceği konusunda bir belirsizlik oluştu. Biz insanların kendi dinini yaşamasını istiyoruz.

Federal Meclis, hükümeti sonbahara kadar sünnete izin verilmesini sağlayacak bir çözüm bulmakla görevlendirdi. Sizden de bakan olarak yasa tasarısı sunmanız istendi. Yasa tasarısı hazır mı?
Yaz tatilinde ve şimdi ağustosun ortasında böyle bir tasarı üzerinde harıl harıl çalışıyoruz. Bu tasarı sadece bir düzenleme olmaktan öteye, sonuçta sünnete izin veren ve cezai takibi önleyen bir tasarı olacak. İşte burada gerekçenin çok sağlam olması önem taşıyor. Bizim anayasamızda çok sayıda temel hak var ve burada bazı temel haklar arasında bir dengesizlik söz konusu. O nedenle biz kalıcı bir yasa yapmak istiyoruz.

Siz Adalet bakanı olarak, bu konuda nasıl bir yasa çıkarsa çıksın, sonuçta Federal Anayasa Mahkemesi’ne gideceğini söylediniz. Bu, biraz tuhaf değil mi?
Bu konu çok farklı tartışmalara ve tepkilere yol açtı. Her ne kadar önceden sünnet konusunda bir sorun yaşanmasa da, şimdi sünneti eleştiren, kuşkuyla bakan ve yapılmasına tamamen karşı olan sesler de çok. Bu yüzden sünnete karşı olanların tüm yasal yollara başvuracağını, bunu Anayasa Mahkemesi’ne kadar götüreceğini hesaba katmak lazım.

Yaz tatilinin bitimine kadar bir yasa taslağı hazır olacak mı?
Sonbaharda Federal Meclis’te bu konuyu enine boyuna ele alacağız. Bunu yetkili komisyonlar yapacak. Ben bunun Federal Meclis’te gelecek yılın başında tartışılarak, oylamaya sunulacağı kanaatindeyim. Bu, Federal Meclisin yetkisinde, benim zamanlama yapma yetkim yok. Ama Federal Meclis’in büyük çoğunluğu bu konuda yasal bir düzenlemeye gidilmesini çok istiyor.

Sünnet konusunda mevcut belirsizliği o zamana kadar nasıl çözmeyi düşünüyorsunuz?
Bence çok açık bir güvence zaten var. Bu konuda siyasi irade çoğunluk olarak, sünnete gelecekte de izin verilmesini sağlayacak yasal bir düzenlemeye gidilmesi isteğiyle açıkça kendini gösterdi. Ben şunu özellikle vurgulamak istiyorum: Bugün de sünnet yapılabilir. Bu tek bir mahkemenin kararı ve başka hiçbir mahkemeyi bağlamaz. Bu bir münferit olay. Bunu her fırsatta söylüyorum, kuşkuları dağıtmak için. Çünkü yıllarca yapılmış olan sünnet, gelecekte de yapılacak.

Siz açıkça hiç korkmadan sünnet yaptırabilirsiniz diyebilir misiniz?
Köln Asliye Mahkemesi’nin kararına kadar Almanya’da sünnet yapılıyordu. Bu konuda hukuksal bir sorun hiç olmadı ve bu durumda değişen hiçbir şey de yok. Çünkü bu karar tek bir mahkemenin kararı ve kimseyi bağlamaz. Bu çok önemli. Sünnet yapacak doktorların, ‘Birileri beni şikayet eder’ diye çekinmemesi, kuşkuya düşmemesi için biz bu yasayı yapacağız. Köln Mahkemesi’nin kararı sünneti yasaklamıyor.

Şimdi sünnet yapılıyor mu?
Sünnete karşı herhangi bir suç duyurusu veya sünneti durdurmak için bir girişim şu ana kadar yok. Ben sorumluluk taşıyan ve sünnet yapacak doktorlar olduğuna inanıyorum.

Yasal düzenlemeyi hasta hakları hukukunda mı, aile hukukunda mı, ceza hukukunda mı yapacaksınız? Yoksa başlı başına bir yasa mı çıkacak?
Bu konuyu şu anda tüm yanlarıyla ele alıyoruz. Ama sünnete izin verecek bir yasal düzenlemeye gidileceği kesin.

Yasayı sadece Federal Meclis yapabilir

Eyaletler sünnet sorununa kendi başına çözüm aramaya başladı. Siz mi istediniz eyaletlerin kendi başına bu sorunu çözmesini?
Bu konuda bir yasayı sadece Federal Meclis yapabilir. Biz ayrıca tüm Almanya için geçerli bir yasal düzenlemeden yanayız. Ama bazı eyaletlerin de sünnetten yana tavır alması iyi bir şey.

NPD’yi kapatmada acele edilmemeli

NPD’nin kapatılması tartışmaları yeniden başladı. Bavyera Eyalet Başbakanı Horst Seehofer gerekirse tek başına hareket edeceklerini açıkladı. Ancak Siz yine kuşkulu bir açıklama yaptınız ve Seehofer’e destek veren eyaletleri soğukkanlı olmaya çağırdınız. Neden?
NPD’nin kapatılması anayasal olarak çok zorlu bir karar. Kapatma girişimi bir kez boşa çıktı ve bir daha kesinlikle boşa çıkmamalı. Bu nedenle çok dikkatli olmak gerekiyor. Elimizde gerçekten yasağı sağlayacak, kesin deliller oluncaya kadar, bunu kamuoyunda tartışmaktan da kaçınmalıyız. Çünkü bu durumda belli beklentiler doğacak ve biz bu beklentileri yerine getirebilir miyiz, belirsiz. Bu yüzden de Adalet Bakanı olarak, dikkatli olmaya çağırmak zorundayım. Bunun yanında şimdi büyük bir sorun daha var. İstihbarat teşkilatı yeni baştan yapılandırılıyor. Başına yeni insanlar geliyor. Yok edilmiş belgeler var. Biz bu konuda değerlendirilecek ne tür ve ne kadar belge olduğunu henüz bilmiyoruz. Eğer elde kesin belgeler varsa ve bu belgeler yardımcı istihbarat elemanlarına dayanmıyorsa, o zaman yetkili mercilerde bu konuyu ele alırız. Ama şimdi daha bu noktada değiliz. Benim endişem de buradan kaynaklanıyor.

Eğer bir siyasi parti şiddeti teşvik ediyor ve kışkırtıyorsa, Zwickaulu neonazi terör örgütü dönemin NPD yöneticileri tarafından desteklendiyse, Martin Wiese gibi, terör saldırılarına ve şiddete hazır neonaziler NPD gösterilerine katılıyorsa, NPD’yi kapatmak için daha ne lazım?
Burada NSU’yu aktif destekleyenlerin hepsi NPD sorumlusu değil ve bu korkunç seri cinayetler gerçekten NPD’ye atfedilemiyorsa, o zaman bu, bizim bir partiyi kapatmamızı gerektirecek bir tutum için yeterli delil teşkil etmez.

Seri cinayetleri aydınlatmak zorundayız

Seri cinayetlerin tam anlamıyla aydınlığa kavuşacağına inanıyor musunuz?
Ben bunun geniş çapta aydınlığa kavuşacağına inanıyorum. Bunda sadece savcıların çalışmaları değil, araştırma komisyonlarının çalışmaları da önemli rol oynayacak. Biz bunu geniş çapta aydınlığa da kavuşturmak zorundayız, çünkü sadece bu sayede bizim kurumlarımıza kaybolan güveni yeniden kazanabiliriz..