Güncelleme Tarihi:
Yeşiller Eşbaşkanı Claudia Roth, tam üyelik müzakereleri için Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin resmen tanınması koşulunua karşı olduklarını söyledi.
Tam Destek
Alman Yeşiller’in lideri ``Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chriac, Başbakan Dominique de Villepin’in müzakereler öncesi Türkiye’nin Güney Kıbrıs Rum Kesimini resmen tanıması koşuluna Almanya’da ana muhalefet Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri’nin (CDU/CSU) yanı sıra Hür Demokrat Parti’den (FDP) de destek geldi. Bu konuda sizin pozisyonunuz nedir?’’ sorusunu şöyle yanıtladı:
Pozisyon belli
Claudia Roth
Bu koşullar arasında Kıbrıs Cumhuriyeti’nin (Güney Kıbrıs Rum Kesimi) resmen tanınması yoktu. Saptanan koşulların üzerine her gün yeni bir koşul daha getirilemez. Belli ki, hep yeni koşullarla Türkiye’nin üzerine gitme stratejisi izliyor. Bunun kabul edilmesi mümkün değildir. Bu stratejiyi kabul etmemiz de mümkün olamaz. AB’nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri koşulların ne olduğunu açık bir şekilde dile getirmiştir.
Kıbrıs sorunu Birleşmiş Milletler (BM) çerçevesinde çözümlenmelidir. Bunu her iki taraf da bilmelidir ve kabul etmelidir. İki taraf da esnek davranmalıdır. Son referandumda sorunun çözümüne Kuzey Kıbrıs `evet’ demiştir. Güney Kıbrıs Rum Kesimi ise `hayır’ diyerek çözümü engellemiştir.
Hatta sorunun barışçı yöntemlerle çözümüne `evet’ denilmemesi bile önerilmiştir Güney Kıbrıs’ta. Ben Türkiye konusuyla yeniden popülist bir politik tutum sergilenmek istendiğine inanıyorum. Bu çok tehlikeli bir durumdur. Müzakerelerin başlamaması durumunda AB inandırıcılığını tam olarak kaybedecektir. Hem de yalnız Türkiye’de değil, dünya genelinde. Şayet imzalanan anlaşmalar geçerli olmazsa, Avrupa inandırıcılığını tam olarak yitirir.’’
Ateşle Oynuyorlar
Yeşiller Eşbaşkanı Claudia Roth, Almanya’nın başbakanlığına soyunan Angela Merkel’in de CSU Genel Başkanı ve Bavyera Eyalet Başbakanı Edmund Stoiber’in de Türkiye’ye AB kapılarının kapatılmasını istemekle ateşle oynadıklarını söyledi. Roth, ``Merkel ile Stoiber, Türkiye’nin hiçbir zaman AB’ye tam üye olamayacağını söylüyorlar.
Bunlara FDP Genel Başkanı Guido Westerwelle de. Katıldı. Merkel’in önerdiği `imtiyazlı ortaklık’, Türkiye’nin şu andaki haklarının bile altındadır. Sol Parti’nin yeni liderlerinden Oskar Lafontaine ile CSU’lu Michael Glos adeta Türkiye yarın AB üyesi olacakmış gibi bir hava yaratıp, halkın korkularını körüklemekte. Bu ap açık ateşle oynamak anlamına gelmektedir.Türkiye bizim için çok önemli bir ülkedir. Bu nedenle popülist yaklaşımlardan kaçınıp, bu ülkenin AB’de yerini alması için gereken desteği vermeliyiz’’ dedi.
Almanya’daki tartışmaların Türkiye’de dikkatli bir şekilde izlendiğine de dikkat çeken Claudia Roth, ``Türkiye’de şu havayı edindim: `Avrupa yıllardır bize AB’ye tam üye olabilme sözü verdi. Şimdi iş ciddiye binince bu sözden cayıyorlar’. Bu durum Avrupa’nın, Almanya’nın güvendiriciliğini yitirmesine yol açar’’ açıklamasında bulundu.
Kültürler savaşı
Claudia Roth, Türkiye´de son yıllarda ciddi reformlar gerçekleştirildiğini belirtirken, CDU/CSU’nun bunu görmek istemedeğini de söyledi. Bu konuyla ilgili olarak şunları dile getirdi: Türkiye’de son yıllarca ciddi adımlar atılmıştır. Şüphesiz yeterli değildir.
Ama Türkiye’ye AB kapılarının kapatılması demokratik alandaki gelişmelerde durgunluğu yol açar. Hıristiyan kültürü öne çıkarılarak Almanya’da popülist bir şekilde seçim kampanyası yapılmak istenmektedir. Başka din, dil ve kültürden olan insanlar dışlanmak istenmektedir.
Bu dışlama yalnız Türkiye’deki Türklere dönük değil, burada yaşayan Türkleri de içermektedir. Türkiye’de demokrasinin gelişmesi için mücadele veren insanları da içermektedir bu dışlama. Merkel, Stoiber, Lafontaine, Westerwelle gibi sorumsuz politikacıların sürdürdüğü bu kampanya, bu ülkede birlikte yaşam ve uyum için bir zehirdir.
İran, Irak ve Suriye gibi komşuları olan bir ülkeye `AB’de yeriniz yok’ demek son derece tehlikelidir. 11 Eylül saldırıları, Bali, Madrid ve İstanbul’daki saldırılardan sonra halkının çok büyük bir bölümü Müslüman olan Türkiye’nin AB’de yerini almasının aşırı İslamcı saldırılara karşı mücadelede ne denli önemli olacağı kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
Ana muhalefet bunu görmek istememektedir. Bu tutum da hem Almanya’nın hem de Avrupa’nın zararınadır. Girişilen saldırılarla kültürler savaşı yaratılmak istenmektedir. Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği kültürler çatışması ve kültürler savaşı yaşanmasını engelleyecektir.
Geleceğini Avrupa’da, AB’de gören Türkiye’ye kapıların kapatılmasını sorumluluk bilinci taşıyan hiçbir politikacı isteyemez.
Ahmet KÜLAHÇI / BERLİN