Cemevine ibadethane statüsü verilmez

Güncelleme Tarihi:

Cemevine ibadethane statüsü verilmez
Oluşturulma Tarihi: Nisan 09, 2008 17:05

Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, cemevlerinin ibadet yeri statüsüne alınması talebiyle ilgili olarak, "Cemevinin caminin alternatifi gibi sunulması, Aleviliği müstakil bir din haline getireceği ve kahir ekseriyeti camiyi ibadethane olarak kabul eden Alevileri Müslümanlıktan koparacağı için yanlıştır" dedi.

Haberin Devamı

Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, cemevlerinin ibadet yeri statüsüne alınmasının, Aleviliği müstakil bir din haline getireceği ve camiyi ibadethane olarak kabul eden Alevileri Müslümanlıktan koparacağı gerekçesiyle yanlış olduğunu bildirdi. Bardakoğlu, 'Bu talep, Aleviliğin özüne ve tarihsel tecrübesine aykırı olduğu gibi Müslümanlar arasında tefrikanın körüklenmesine ve meydana getirilen ayrılığın giderek kemikleşmesine de yol açar" dedi.

DSP İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın cemevlerinin ibadet yeri statüsüne alınmasıyla ilgili Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yönelttiği soru önergesine Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu’ndan yanıt geldi. Cami ve mescitlerin belli bir mezhebin, meşrebin veya inanç grubunun ibadet yeri değil bütün Müslümanların ortak mabedi olduğunu belirten Bardakoğlu, 'İslam tarihinin hiçbir döneminde kendisini İslam içinde görüp de camiye alternatif başka bir ibadethane kuran mezhep ve tarikat olmadığı gibi, tasavvufi adap ve erkânın yürütüldüğü mekânlar hiçbir zaman caminin alternatifi bir ibadethane olarak algılanmamış ve isimlendirilmemiştir" dedi. Bu nedenle cemevinin caminin alternatifi bir ibadethane olmadığını ifade eden Bardakoğlu, şunları kaydetti:

'Cemevinin caminin alternatifi gibi sunulması, Aleviliği müstakil bir din haline getireceği ve kahir ekseriyeti camiyi ibadethane olarak kabul eden Alevileri Müslümanlıktan koparacağı için yanlıştır. Bu talep, Aleviliğin özüne ve tarihsel tecrübesine aykırı olduğu gibi Müslümanlar arasında tefrikanın körüklenmesine ve meydana getirilen ayrılığın giderek kemikleşmesine de yol açar."

Aleviliğin, Anadolu’nun mistik ve sufi geleneği içinde ortaya çıkan, yazılı kaynaklardan çok büyük ölçüde kültürel öğeleri içeren ve şifahi yolla ve çeşitlenerek bugüne ulaşmış olan İslam içi bir inanış ve yorum biçimi olduğunu belirten Bardakoğlu, 'Tarihimizde de böyle algılanmış, hiçbir zaman ayrışma, ötekileme sebebi olmamıştır ve olmamalıdır da. Cemevleri de özgün, kültürel ve mistik kimliği ve misyonu bulunan ve bize ait olan bir zenginliğimizdir" dedi.

İnancı, mezhebi, meşrebi ne olursa olsun, hiç kimsenin inançları nedeniyle kınanamayacağını vurgulayan Bardakoğlu, şu ifadelere yer verdi:

'Bizim kendi kültür mirasımız, milli ve dini değerlerimiz arasında yer alan Alevilik geleneğine ve bu geleneğe mensup Alevi kardeşlerimize yönelik ne kadar ayrımcı, dışlayıcı ve incitici ifadeler veya tanımlamalar varsa, topyekün bunların karşısında yer almamızı gerektirir. Diyanet İşleri Başkanlığı bu tür ifadelerin hepsinden rahatsızlık duymakta, toplumu bu yönde bilgilendirmekte ve uyarmakta, metinlerde bu tür incitici ve ötekileştirici ifadeler varsa, bu metinlerin acilen kitaplardan çıkarılmasının gerekli olduğunu düşünmektedir."

'CEMEVİNİ, CAMİYE ALTERNATİF OLARAK SUNMUYORUZ"

DSP İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız ise, Bardakoğlu’nun 'cemevinin caminin alternatifi gibi sunulduğu" iddiasına kesinlikle katılmadığını belirterek, şunları kaydetti:

'Ben dâhil hiç kimse, hiçbir Alevi, cemevini, caminin ya da başka bir ibadet yerinin alternatifi olarak görmemiştir. Cemevini, caminin karşıtı olarak da görmemiştir. Kaldı ki, sorumda, cami sözcüğü bile geçmemektedir. Mesele, alternatiflik ya da karşıtlık meselesi değildir. Bu, bir inancın doğal tercihidir, gereğidir. İnançlar ve inançların ibadet yerleri kesinlikle tartışılamaz. Aleviler cemevini ibadet yeri olarak görüyorlarsa -ki öyle görüyorlar- o zaman hiç kimsenin aksini savunmaya hakkı yoktur. Zira cemevinin ne olduğu konusuna karar verecek olan Alevi kardeşlerimizdir. Cemevlerinin ibadet yeri statüsüne alınıp alınmaması ve ibadet yerlerine sağlanan olanaklardan yararlandırılıp yararlandırılmaması ise hükümetin tercihidir. Verilen yanıttan anlıyoruz ki, hükümet, buna karşıdır."

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!