Güncelleme Tarihi:
Son dönemlerde oy oranları sistematik olarak artan Yeşiller Partisi'nin Eşbaşkanı Cem Özdemir, hedefin iktidar değişikliğini gerçekleştirmek olduğunu söyledi. Özdemir, Yeşiller'in Baden-Württemberg'de 27 mart'ta yapılacak Eyalet Parlamentosu seçimlerinde Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi'nin (CDU) 58 yıllık iktidarına son vermeyi hedeflediğini de dile getirdi.
2004-2009 yılları arasında Avrupa Parlamentosu milletvekilliği ve 2008 yılı Kasım ayından beri Yeşiller Eşbaşkanlığı yapan Cem Özdemir, Hürriyet'in sorularını şöyle yanıtladı:
CDU İKTİDARINA SON
Soru: Bu yıl yapılacak Eyalet Parlamentosu seçimlerinden beklentileriniz nedir? Rheinland Pflaz'da SPD'yle, Baden-Württemberg'de CDU, Berlin'de SPD veya CDU ile ortaklık mümkün mü? Koalisyon için tercih ettiğiniz parti hangisidir?
ÖZDEMİR:Biz Rheinland-Pfalz'da parlamentoya girmek ve SPD'nin tek başına iktidarına son vermek istiyoruz. Hükümette sorumluluk üstlenmek istiyoruz. Baden-Württemberg'de lider adayımız Winfried Kretschmann ile 58 yıldır süregelmekte olan CDU iktidarına son vermek istiyoruz. Burada şu anda konumu zayıf olan SPD'den dolayı CDU'nun asıl rakibi biziz. Berlin'de ise asıl konu Renate Künast'ın mı, yoksa Klaus Wowereit'ın mı eyalet başbakanı olacağıdır. Hamburg'da ise SPD'nin tek başına iktidar olması kent açısından iyi değildir. Çünkü biz Yeşiller olmadan SPD mantıklı bir ekonomi, eğitim ve uyum politikası yapamayacağı gibi, doğa korunmasını da sürüncemede bırakır. Seçim kampanyası için biz Yeşiller'in diğer partilere göre maddi olanakları daha sınırlı. Ama bizim programımız iyi ve en önemlisi adaylarımız daha inandırıcı. Oy oranının yeterli olması durumunda kiminle ortaklık edeceğimiz tamamen içeriğe bağlıdır. Ama şurası da bir gerçek ki, SPD bize diğer partilerin hepsinden daha yakındır.
SPD DAHA YAKIN
Soru: 2013 yılında yapılacak genel seçimlerden sonra CDU/CSU ile Yeşiller ortaklığı gündeme gelirse partinin tutumu ne olur?
ÖZDEMİR: Daha 2013 yılına kadar biraz zaman var, bu arada bazı şeyler değişebilir. Ama az önce söylediğim geçerli: Modern bir uyum ve göç politikasının yanı sıra Almanya'nın doğa korunmasında öncülük rolü üstlenmesi sözkonusu olduğunda SPD bize CDU/CSU'dan çok daha yakındır. SPD ile Yeşiller arasında kimin ahçı kimin garson olduğu tartışmaları çoktan bitti. Şayet birlikte hareket edeceksek, bu eşit koşullar altında olacaktır.
Soru: Türk kökenli bir politikacı olarak ilk kez Almanya'da bir partinin Eşbaşkanı seçildiniz. Bu olgu parti içinde ve toplum tarafından o zaman nasıl karşılandı? Şu anda nasıl değerlendiriliyor?
ÖZDEMİR: Bizim partide özellikle göçmenler konusunda diğer partilere nazaran olağanüstü bir gelişme oldu. Parti için nereye gitmek istediği önemli. Tabii şu anda ne yaptığımız da. İnsanların kökeni, nasıl bir aileden geldiği değil, parti içinde yaptığı çalışmalar önemli olmalı. Çünkü seçilecek olan anne-babam değil. O nedenle bana bakılmalı, benim yaptıklarım değerlendirilmeli. Şayet dünyada ölçü buysa, bu ölçüye en yakın olan Yeşiller'dir. Kökene değil şimdiye kadar yaptığı çalışmalara bakan en yakın parti yeşiller'dir. Ama ideal hedefe ulaşmak için bizim partimizde de daha çalışmalar yapmamız lazım. Şayet benim siyasette bir misyonum olacaksa, bu yönde olacaktır. Yani günün birinde bu partide insanların kökeninin hiçbir rol oynamaması için yoğunlaşacağım.
TEPKİ OLMADI
Soru: İlk seçildiğinizde, parti içinde “Bu adam da nereden çıktı?” şeklinde tepkiler oldu mu?
ÖZDEMİR: Yok öyle Bir şey olmadı. Ben önce Federal Meclis milletvekilliğine adaylığımı koymuştum, sonradan da parti Eşbaşkanlığına. Parti içinde bazı kesimler hem milletvekili hem parti eşbaşkan görevlerinin 'biraz fazla' olacağını, bunun 'fazla güç' anlamına geleceğini düşündü. Bunu iltifat olarak da yorumlayabilirsiniz. Ama hem eşbaşkan hem milletvekili olan örnekler de var. Ban de 'başkaları oluyor da ben niye olmayayım?' diyebilirdim. Ama demedim. Bu zamanla değişir. Önümüzdeki seçimlerde ben de milletvekilliği için adaylığımı koymak istiyorum. Seçim bölgem Stuttgart'ta direk aday olarak kesinlikle kazanmak istiyorum. Çünkü son seçimlerden kalma orada 'açık hesabım' var.
Soru: Cem Özdemir'in Eşbaşkan olması Almanya açısından ne ifade ediyor?
ÖZDEMİR: Bir kere Almanya'nın yapısına yurt dışında farklı bakılmaya başlandı. Farklı kökenden insanların yaşadığı bu toplumun daha renkli ve daha modern bir konuma geldiğinin işareti bu durum. Ben seçildikten sonra göç politikasıyla ilgili birşeyler söylemedim bilinçli olarak. Çünkü insanların beni belirli bir yere koymasına karşıydım. Benim de diğer politikacılar gibi dış politikada da, ekonomi politikasında da, istihdam politikasında da söyleyecek birşeylerimin olduğunu bilinmesini istedim. Belirttiğim gibi bilinçli olarak göç politikası hakkında birşeyler söylemek istemedim.
Tabii tamamen dışta kalmak mümkün değil. Almanya'da ilk olumsuz tartışmalar yabancılara dönüktü. Sonradan Türkler oldu. Şu anda da Müslümanlar oldu. Tabii bu tür tartışmalar gündeme geldiğinde benim de kapımı çalıyorlar. Ben de bu konularda demeç veriyorum. Ama önemli olan bu konularla sınırlı kalmamak. Ama şurası bir gerçek ki, siyaset yaptığım sürece göç politikası benim peşimi bırakmayacaktır.
Soru: Claudia Roth ile sizin eşbaşkanlığınız döneminde Yeşiller'de şimdiye kadar görülmemiş bir yükseliş gözlemlenmeye başlandı. Bunda Roth ve Özdemir faktörü ne kadar rol oynamaktadır?
ÖZDEMİR:Bence bunda partili herkesin payı var. Tüm arkadaşların bu çorbada biraz tuzu var. Ama burada Merkel ve Westerwelle'yi de kutlamak gerekiyor. Çünkü onlar da bizim güçlenmemiz için ellerinden gelen herşeyi yapıyorlar. Artık bugün uyum denildiğinde Yeşiller akla geliyor. Eskiden biz yeşiller kendi aramızda sürekli olarak sürtüşür kavga ederdik. Bunlar artık geride kaldı. Şimdi Yeşiller deyince akla artık kavga değil, politikamız geliyor. Tabii bu arada hükümetin yanlışından neden Sosyal Demokratlar, neden Sol Parti değil de Yeşiller olumlu şekilde etkileniyor diye sormak da gerekir. Bence şöyle bir faktör var: Yeşil düşünce gerek işdünyasında gerek normal vatandaşın yaşantısında sürekli olarak gündeme gelen bir konu. Örneğin son olarak dioksin skandalında bizim yıllardır savunduğumuz şey bir kez daha ortaya çıktı. İnsanlar bizim politikamızı daha inandırıcı bulmaya başladı. Tabii biz bu durumdan çok memnunuz. Ama herşey yolunda gidiyor diye de istirahate çekilmemek gerekir. Biz kararlı biçimide çalışmalarımızı sürdüreceğiz