Güncelleme Tarihi:
Aslında 30 yılı geride bıraktıkları halde Almanya'da çeşitli çevrelerin Yeşiller'e bu bakışlarında pek de değişiklik olmadı.
Çünkü Yeşiller, Alman politikasının hep “hırçın çocukları”, hatta “çılgın çocukları” olarak kaldı.
Çünkü Yeşiller hep silahsız, savaşsız, nükleer enerjisiz, doğanın tahrip edilmesine yer olmayan bir dünya, sosyal adaletin herkesi kapsayacağı bir toplum hayal ediyorlardı.
Bu hayallerinde hala da bir değişiklik olmadı.
Köklü partiler yıllarca Yeşiller'e “öcü” gözüyle baktılar...
O nedenle Yeşiller'den hep kaçtılar...
Ancak 16 Ekim 1985 tarihinde Yeşiller, Hessen'de Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile ilk kez iktidara ortak oldular.
Hem de seçim öncesi SPD'nin Hessen Eyalet teşkilatı lideri Holger Börner, “Yeşil faşolarla ortaklık etmeyiz” dediği halde...
Federal düzeyde Yeşiller ilk sorumluluğu 27 Eylül 1998 tarihinde yapılan genel seçimlerden sonra üstlendi.
Yeşiller, SPD'li Gerhard Schröder başbakanlığındaki koalisyon hükümetinde yerlerini aldı.
2005 yılına kadar süren iktidarları döneminde Almanya'daki nükleer santrallerin kademeli olarak kapatılması kararının alınmasında etkin bir rol da oynadılar.
Ancak Yeşiller asıl “yeşermeyi” ve güçlenmeyi muhalefette yaşamaya başladılar.
Hiç şüphesiz Yeşiller'in başta beri savundukları politikalardan taviz vermemeleri bunda çok etkin bir rol oynadı.
Ancak şunu da unutmamak gerekir ki, şu anda iktidarda bulunan Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri (CDU/CSU) ile Hür Demokrat Parti'nin (FDP) oluşturduğu koalisyon hükümetinin “yanlış politikası” da Yeşiller'in işine yaradı.
Baden-Württemberg'de CDU/FDP koalisyonunun “Stuttgart 21” olarak bilinen Stuttgart garının yer altına alınması ve hızlı tren projesi Yeşiller'in “imdadına” yetişti.
Tabii Angela Merkel başbakanlığındaki CDU/CSU ve FDP koalisyonun nükleer santrallerin üretim süresinin uzatılması kararı da...
Yeşiller hükümetin bu “yanlışlarını” çok iyi değerlendirdi...
Nitekim, hafta sonunda Freiburg'da yapılan kurultayda, Yeşiller tam bir uyum sergiledi.
Daha önceki kurultaylarda yaşanan “fundis” (kökentenci)-realos (gerçekçi) kanatları arasında yaşanan sürtüşmelerden eser yoktu Freiburg'da.
Yapılan konuşmalarda verilen en önemli sinyal “Çekilin, Yeşiller geliyor” oldu...
Nitekim bu sinyal Eşbaşkan seçimlerine de yansıdı.
2004 yılından beri farklı isimlerle Eşbaşkanlığı sürdüren Claudia Roth, yüzde 79.3'ünün desteğiyle koltuğunu korudu...
İlk kez 15 Kasım 2008 tarihinde Erfurt'ta yapılan kurultayda delegelerin yüzde 79.2'sinin destek verdiği Cem Özdemir, Freiburg'da gücünü daha da artırdı.
Cem Özdemir, delegelerin yüzde 88'5inin desteğini aldı.
Böylece “uyumlu ikili” ile devama özen gösterildi...
Ama Freiburg'daki kurultaydan çok önemli bir sinyal daha verildi...
O da gelecek yıl Baden-Württemberg ve Berlin'de yapılacak Eyalet Parlamentosu seçimlerinden sonra Yeşiller Partili Eyalet Başbakanı çıkarma sinyali...
Kamuoyu yoklamalarına göre, Alman politikasının “hırçın çocukları”nın bu iki eyalette de Eyalet Başbakanı çıkarma şansı oldukça yüksek...
Tabii en son kararı seçmen verecek...
Ama yine de Yeşiller'in bu hedefe ulaşma olasılığı hiç de az değil...