Ahmet KÜLAHÇI / Fotoğraflar: dpa
Oluşturulma Tarihi: Ekim 30, 2019 10:37
Eski Doğu Almanya sınırları içinde oluşturulan yeni eyaletlerden Thüringen’de geçtiğimiz pazar günü yapılan eyalet parlamentosu seçimleri öncesinde sürdürülen seçim kampanyası boyunca, Hıristiyan Demokrat Birlik Parti (CDU), Sol Parti ve sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) ile kesinlikle işbirliği yapmayacaklarını ve koalisyon oluşturmayacaklarını yineleyip durdu.
PAZAR günü sandıklar saat 18.00’de kapandıktan birkaç dakika sonra ilk tahminlere göre Sol Parti’nin seçimlerden en güçlü parti olarak çıktığı, sağ popülist
AfD’nin ise
CDU’dan daha fazla oy aldığının ortaya çıkması üzerine, Hıristiyan Demokratlar’dan benzer açıklamalar geldi.
Kameraların karşısına geçen CDU Genel Sekreteri Paul Ziemiak, “Biz seçimlerden önce Sol Parti ile de AfD ile de kesinlikle işbirliği yapmayacağımızı ve ortaklık etmeyeceğimizi açıkladık. Bu tutumumuzda bir değişiklik yok. Sol Pati ve AfD ile ile işbirliği ve ortaklık yapmamız kesinlikle mümkün değil. Seçimden önceki söylediklerimiz, seçimden sonra da geçerlidir” açıklamasında bulundu.
İlerleyen saatlerde aynı zamanda Federal Savunma Bakanı olan CDU Genel Başkanı Annegret Kramp-Karrenbauer de benzer açıklamalarda bulundu.
Ancak daha aynı akşam CDU Thüringen Eyalet Teşkilatı Başkanı ve partinin başbakan adayı Mike Mohring, farklı telden çalmaya başladı ve Sol Parti ile görüşebileceğini açıkladı.
Nitekim CDU yönetimi buna hiç de sıcak bakmadığı halde Mohring, bu tutumunda kararlı olduğunu yineledi.
Mike Mohring, “Politik ortanın çoğunluğu yok. Ama bu köşeye çekilip seyretmek değil, sorumluluk üstlenmemiz anlamanına geliyor. Bana göre eyaletimiz için istikrarlı bir konum, parti politikası çıkarlarından önce gelmektedir” dedi.
Hatta daha da ileri giderek, “Thüringen’e neyin daha iyi olduğunu bilmek için Berlin’e ihtiyacım yoktur. Thüringen’in geleceğine dönük kararların alınması sorusunun cevabı Berlin’de verilmemelidir. Buna biz Thüringen’de kendimiz karar veririz” dedi.
Yani bir yerde CDU genel merkezine isyan bayrağını açtı.
Seçimlerin ertesi günü de CDU’nun Berlin’deki genel merkezinde yapılan toplantıda, “Onunla (Thüringen Eyalet Başbakanı Bodo Ramelow) konuşmak için güvene ve özgürlüğe ihtiyacım var. Ramelow içerik olarak boş. Ve biz CDU olarak onunla istediğimiz her şeyi yapabiliriz. Eğer reaksiyon göstermezsek dayanamam” diyerek Ramelow ile görüşmekte ısrarlı olduğunu yineledi.
Mike Mohring, bazı CDU’luların, “Bu CDU’nun sonunun başlangıcı olur” uyarıları üzerine, “Sol Parti ile koalisyon yok” dese de Ramelow ile görüşme isteğinden vazgeçmedi.
*
CDU Thüringen Eyalet Teşkilatı da Mohring’e tam destek verdi ve “Bizi hemen hemen her dört seçmenden biri seçti. Thüringen’deki insanlara karşı bizim bir sorumluluğumuz var ve bize eyaletimiz için çalışma görevi verilmiştir. Biz bu görevi üstleniyoruz. Güçlü bir orta için çalışacağız, çünkü önemli olan bizim demokrasimizdir” içerikli bir tweet attı.
CDU genel merkezi Mike Mohring’in kararlı olduğunu görünce, Eyalet Başbakanı Bodo Ramelow ile görüşmesine yeşil ışık yaktı.
Ancak CDU’nun Sol Parti ile de AfD ile kesinlikle işbirliği ve ortaklık yapılmaması kararında herhangi bir değişikliğin olmadığı da yinelendi.
Mike Mohring’in Ramelow ile görüşmesine CDU’lu bazı politikacılardan da destek geldi.
Hatta Thüringen’de CDU’lu bazı politikacılar, sağ popülist AfD ile bile görüşülmesini gündeme getirdiler.
CDU’daki bu ‘isyan sinyalleri’ beni 1980’li ve 1990’lı yıllara götürdü.
CDU baştan beri Yeşiller’le ortaklık edilmesine karşıydı.
Sosyal Demokrat Parti (SPD) de öyle.
1982 yılında, “Yeşil faşolarla işbirliği yapmam. Yeşiller’le pazarlık masasında oturduğumuzu gösteren bir fotoğrafı fotomontaj olarak bile göremeyeceksiniz” diyen SPD’li Hessen Eyalet Başbakanı Holger Börner, 1985 yılında Almanya’da Yeşiller’le ilk koalisyon hükümetini kurdu.
Ve böylece başka eyaletlerde de Yeşiller’le koalisyon yolu açıldı.
CDU da yıllar sonra Yeşiller’le Hamburg’da, Hessen’de ve Baden-Württemberg’de ortaklık etti.
Aynı durum Sol Parti için de geçerliydi.
SPD de CDU da ‘eski komünistlerle işbirliği yok’ dediler yıllarca.
Ama SPD 1998 yılında Mecklenburg-Vorpommern’de Sol Parti’nin öncüsü konumundaki Demokratik Sosyalizm Partisi (PDS) ile Almanya genelinde ilk ‘kırmızı-kırmızı koalisyon’u kurdu.
Daha sonraki yıllarda da Berlin, Brandenburg, Thüringen ve Bremen’de.
Sıra şimdi de Sol Parti-CDU koalisyonuna mı geldi?
Bu sefer olmasa bile asla asla dememeli.