Ahmet KÜLAHÇI / Fotoğraf: dpa
Oluşturulma Tarihi: Ekim 09, 2019 10:10
Almanya Başbakanı Angela Merkel, geçen yıl yapılan Avrupa Parlamentosu seçimleri ile Eyalet Parlamentosu seçimlerinde Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi’nin (CDU) büyük ölçüde oy kaybına uğraması üzerine, 2000 yılından beri sürdürdüğü genel başkanlığı bıraktı.
YERİNE, CDU Genel Sekreteri ve Saarland Eyalet eski Başbakanı
Annegret Kramp-Karrenbauer, geçen yıl aralık ayında ‘genel başkan’ olarak koltuğa oturdu.
Hem de ‘erkek’ rakipleri
Friedrich Merz ve Federal Sağlık Bakanı Jens Spahn’ı devre dışı bırakarak.
O günlerde yapılan kamuoyu yoklamalarında, muhafazakar kanat olarak bilinen CDU ile ‘kardeş parti’ Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi’nin (
CSU) ortak başbakan adayı olması halinde ‘AKK’ kısa adıyla tanınan Annegret Kramp-Karrenbauer’e destek verenlerin oranı hep yüzde 50’nin üzerindeydi.
Ancak zamanla durum değişti.
Mayıs ayında Bremen’de yapılan Eyalet Parlamentosu seçimlerinde CDU oy oranını artırdığı halde, Brandenburg ve Saksonya’da eylül ayındaki seçimlerde partisinin büyük ölçüde oy kaybetmesi üzerine ‘AKK’ iyice gözden düştü.
Hele hele sürekli CDU Genel Başkanı olarak başka bir görev üstlenmeye hiç de zamanı olmadığını söylediği halde, Avrupa Komisyonu Başkanı seçilen Ursula von der Leyen’den boşalan Federal Savunma Bakanı koltuğuna yerleşmesi, tam bir ‘güven sarsıntısına’ yol açtı.
Son yapılan kamuoyu yoklamalarına göre Kramp-Karrenbauer’in başbakan adaylığına destek yüzde 29’a düştü.
Hatta CDU/CSU’nun gençlik teşkilatı ‘Genç Birlik’ (JU), Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile oluşturulan ‘büyük koalisyon hükümetinin’ çökmeden devam etmesi halinde 2021’de yapılacak genel
seçimler için muhafazakar kanadın başbakan adayını Merkez Karar Yürütme Kurulu’nun (MKYK) değil, üyelerin saptamasını şimdiden gündeme getirdi.
Muhafazakar kanat içindeki ‘Değerler Birliği’ (WU), kasım ayında yapılacak CDU kurultayında, başbakan adayının üyeler tarafından belirlenmesinin tartışılıp karara bağlanması için bir önerge sunacaklarını bile ilan etti.
Yani, bir yerde CDU Lideri Karrenbauer’e dönük isyan işaretleri gelmeye başladı.
‘Genç Birlik’ ve ‘Değerler Birliği’nin bu yaklaşımına bazı CDU’lu politikacılardan da tam destek geldi.
Hem de CDU ve CSU’nun oluşturduğu muhafazakar kanadın tüm başbakan adaylarını Almanya Federal Cumhuriyeti’nin resmen kurulduğu 1949 yılından beri hep ‘MKYK’ belirlediği halde.
Hem de tüm genel seçimlerde o dönemlerdeki CDU’nun genel başkanları ve iki kez de CSU liderleri (Franz-Josef Strauss ve Edmund Stoiber) başbakan adayı gösterildiği halde.
*
İşte parti üyelerine başbakan adayını belirleme yolu açılırsa, şu andaki eğilime göre Annegret Kramp-Karrenbauer’in şansının olmadığına kesin gözüyle bakılıyor.
Yani, Genel Başkan AKK, kesinlikle başbakan adayı olamayacaktır.
Bu da, “Genel başkan, başbakan adayımızdır” geleneğinin sonu demektir.
Tabii, “Başbakan adayını CDU/CSU’nun yöneticileri ortak saptarlar” geleneğinin de.
Üyelere söz hakkı verilmesi halinde, Kuzey Ren Vestfalya (NRW) Eyalet Başbakanı Armin Laschet’in muhafazakar kanadın başbakan adayı gösterilmesi bekleniyor.
Tabii Annegret Kramp-Karrenbauer’e karşı genel başkanlık yarışını kaybeden Friedrich Merz ile Jens Spahn’ın “Biz de varız” demeleri de.
Her ne kadar şu ana kadar CSU’lu başbakan adayları (1980’de Strauss ve 2002’de Stoiber) seçimlerde başarılı olamadılarsa da, CSU Genel Başkanı ve Bavyera Eyalet Başbakanı Markus Söder’in de genel seçimlerde muhafazakar kanadın başbakan adaylığına soyunması da.
*
SPD’de de bugünlerde köklü iki gelenek sonlandırılıyor.
Tek genel başkan yerine ‘eş başkan’ (bir kadın-bir erkek) dönemi başlıyor.
1993 yılı hariç (Rudolf Scharping-Gerhard Schröder yarışını üyeler belirledi ve Scharping kazandı) partinin tarihinde SPD Genel Başkanları hep kurultaylarda delegeler tarafından seçildiği halde, birkaç haftadan beri, haziran ayında partinin ilk kadın lideri Andrea Nahles’ten boşalan koltuk için eş başkan adayları parti üyelerinin gönüllerini ve oylarını kazanmak için yarışıyorlar.
Ekim ayının yarısından itibaren ilk kararı SPD’nin 430 bine yakın üyesi internet üzerinden veya mektupla gönderecekleri oylarıyla verecek.
Sonuçlar 26 Ekim’de açıklanacak.
İlk turda yüzde 50’nin üzerinde oy alan ‘ikili’ çıkmazsa, en fazla oy alan ‘iki ikili’ ikinci turda yarışacak.
İkinci turda en fazla oy alan ‘ikili’, 6-8 Aralık’ta Berlin’de yapılacak kurultayda bir de delegeler önünde hesap verecek.
Ve böylece SPD’nin tarihinde ilk kez, Yeşiller ve Sol Parti ile sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) gibi ‘eş başkan’ dönemi de başlayacak.