Güncelleme Tarihi:
‘BU YASAYI HAYATA GEÇRİMEKTEN VAZGEÇİN’
CDU Genel Sekreteri Carsten Linnemann, son dönemlerde Almanya’nın çeşitli kesimlerinde “Filistin’le dayanışma” gösterilerini ‘bahane’ ederek, “Böyle bir yasa, özellikle mevcut siyasi durumda tek bir sorunu bile çözmez” dedi ve hükümete “Bu yasayı hayata geçirmekten vazgeçin” çağrısında bulundu.
Aslında bu, CDU ile ‘kardeş parti’ Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi’nin bu konuda ilk ‘oyun bozanlığı’ değildir.
Almanya’da Gerhard Schröder başbakanlığında SPD ile Yeşiller’in federal düzeyde 1998 yıkında oluşturdukları ilk koalisyon hükümeti, 1999 yılında 1 Ocak 2000 tarihi itibariyle ülkede 1913 yılından beri uygulanmakta olan kan bağına (ius sanguinis) dayalı vatandaşlık yerine doğulan yere (ius soli) dayalı vatandaşlığın yanı sıra ‘çifte vatandaşlık’ içeren tasarıyı Federal Meclis’ten geçirdi.
Ancak CDU/CSU tasarının bu şekilde yasalaşmasına karşı çıktı.
*
Daha tasarı yasalaşmadan 1999 yılı şubat ayında Hessen’de yapılan Eyalet Parlamentosu seçimleri öncesi CDU’nun başbakan adayı Roland Koch, “Çifte pasaporta hayır” diyerek yollara düştü.
Başta Frankfurt ve Wiesbaden olmak üzere Hessen eyaletinin çeşitli kesimlerinde kent merkezlerine stantlar kurularak çifte vatandaşlığa karşı imza kampanyaları sürdürüldü.
“Türklere karşı nerede imza atılıyor?” diyenler bu stantlara akın etti.
‘Kardeş parti’ CSU’nun iktidarda olduğu Bavyera eyaletinde de öyle.
Eyaletler Meclisi’nde çoğunluğu olmayan SPD ile Yeşiller, tasarıda değişikliğe “evet” demek zorunda kaldılar.
“İsteyen herkese çifte vatandaşlık” ısrarından vazgeçtiler.
Ama 18-23 yaşları arasında “Tek vatandaşlıkta karar kılmak” koşuluyla Almanya’da 5 yıldır yaşayan göçmen kökenlilerin burada dünyaya gelen çocuklarına doğuştan Alman vatandaşlığı verilmesi gerçekleşti.
Bu Alman Vatandaşlık Yasası’nda bir devrimdi.
‘TEK VATANDAŞLIKTA KARAR KILMA’
Nitekim 20 Aralık 2014 tarihinde ‘opsiyon model’ olarak bilinen “tek vatandaşlıkta karar kılma” uygulaması CDU’lu Şansölye Angela Merkel döneminde CDU/CDU ve SPD’nin oluşturduğu ‘büyük koalisyon hükümeti’ tarafından devre dışı bırakıldı.
Resmi verilere göre 83.2 milyon nüfuslu Almanya’da 5.3 milyonu 10 yıldan daha uzun süredir olmak üzere burada yaşayan 12 milyon ‘yabancının’, yani toplam nüfusun yüzde 14’ünün Alman pasaportu yoktur.
Almanya’da yaşayan ve 26 Avrupa Birliği (AB) ülkesinden gelen herkes ‘çifte vatandaş’ olabilmektedir.
AB üyesi olmadıkları halde İsviçre ve Norveçliler de.
Hatta ABD’liler, Japonlar, Güney Koreliler ve daha başka ülkelerden gelenler de.
Yani Almanya 58 ülkeden gelenlere ‘çifte vatandaşlık’ hakkı vermektedir.
Almanya’da yaşan 3.5 milyon civarındaki Türkiye kökenlinin yarıya yakını Alman vatandaşı ve bunlardan ancak 550 bine yakını da ‘çifte vatandaş’ statüsündedir.
Bu, hiç de adil bir durum değildir.
*
Bu olgu, Almanya gibi bir demokratik hukuk devletine yakışmamaktadır.
Bu durum Alman Anayasası’yla da bağdaşmamaktadır.
Alman Anayasası’nın 3. maddesinde “Tüm insanlar yasa önünde eşittir.
Kimse cinsiyeti, kökeni, ırkı, dili, ülkesi ve kökeni, inancı, dini ve politik görüşleri nedeniyle dışlanamayacağı gibi imtiyazlı da kılınamaz...” denilmektedir.
Bunu hiç şüphesiz Olaf Scholz başbakanlığındaki federal hükümetin hayata geçirmek istediği Modern Vatandaşlık Yasası’na çomak sokmak isteyen, oyun bozanlık eden CDU/CSU’lular da, sağ popülist Almanya için Alternatif’li (AfD) politikacılar da bilmektedir.
Bilmiyorlarsa da bunu onların kafalarına birilerinin zorla ve iyice sokması gerekmektedir.