CDU/CSU’dan iltica kontenjanı önerisi
Güncelleme Tarihi:
CDU/CSU Federal Meclis Grubu Genel Sekreteri Thorsten Frei, bireysel iltica hakkının AB genelinde iptal edilerek, her yıl için 300-400 bin kişilik bir ilticacı kontenjanı belirlenmesini önerdi.
ALMANYA’da sığınmacı tartışmaları yeniden yoğunluklu olarak gündeme yerleşirken, ana muhalefet CDU/CSU Avrupa Birliği (AB) genelinde bireysel iltica hakkının iptal edilerek her yıl için belirli bir ilticacı kontenjanı saptanarak paylaştırılmasını önerdi. CDU/CSU Federal Meclis Grubu Genel Sekreteri Thorsten Frei, şu anda geçerli yasalara göre ancak herhangi bir AB ülkesi topraklarına girildikten sonra iltica başvurusunda bulunmanın mümkün olduğunu belirtirken, “Çok yaşlıların, zayıf ve hasta olanların şansı yok. O nedenle bu uygulama insancıl değil” görüşünü savundu. Teorik olarak 35 milyon Afgan’ın Almanya’da iltica başvurusunda bulunma hakkına sahip olduğuna dikkat çeken CDU’lu politikacı, AB’nin her yıl için 300-400 bin kişilik bir ilticacı kontenjanı belirlemesinin ve başvuruların da yaşanılan ülkelerde değerlendirilerek 27 üye ülkeye paylaştırılmasının daha doğru olacağını belirtti.
HEM DESTEK HEM TEPKİ
Thorsten Frei’ın bu yöndeki önerisine bazı çevrelerden destek gelirken, koalisyon hükümetini oluşturan SPD, Yeşiller ve FDP’den tepkiler yağdı. Sağ popülist Almana için Alternatif (AfD) Frei’ın önerisine tam destek verdi. Alman Polis Sendikası (DPolG) Başkanı Heiko Teggatz, “Böyle bir uygulama sayesinde nihayet ekonomik veya siyasi nedenlerle sığınma konusunda bir ayırım yapılması mümkün olur” dedi. Çeşitli Sivil Toplum Kuruluşları (STK) ile koalisyon hükümetini oluşturan SPD, Yeşiller ve FDP’nin yanı sıra Sol Parti de ana muhalefet CDU/CSU’nun önerisine tepki gösterdi. SPD Federal Meclis Grubu Başkan Yardımcısı Dirk Wiese, “Frei’ın bu önerisi gerçeklerle hiç bağdaşmıyor” açıklamasında bulunurken, Alman Anayasası’nın 16. maddesindeki “Siyasi takibata uğrayanların iltica hakkı vardır” temel ilkesine aykırı olduğunu da hatırlattı. Yeşillerli ve FDP’li bazı politikacılar da benzer nedenlerle CDU/CSU’nun önerisine tepki gösterdiler. Böyle bir önerinin yalnız Alman Anayasası’na değil, aynı zamanda 1948 yılından beri geçerli olan ‘Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ ile de bağdaşmadığının da altını çizdiler.