Güncelleme Tarihi:
YAPTIRIM İSTEDİLER
Benzer bir durum son günlerde de yaşanmaya başladı.
Polonya sınırına Belarus (Beyaz Rusya) üzerinden sığınmacılar akın etmeye başlayınca, gözler yine Türkiye’ye çevrildi.
Bazı Alman gazeteleri ‘düzensiz göçmenleri’, yani sığınmacıları İstanbul ve Antalya’dan uçaklara bindirerek Türkiye'nin Minsk’e gönderdiği yalanlarına yer verdi.
Hatta “Kaçak göçmenleri Erdoğan gönderiyor” diyerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a çamur atanlar bile oldu.
Tabii bu yalanları yaymaya bazı Alman politikacılar da katıldı.
Hatta Minsk’e düzenli sefer yapan dünyanın önde gelen hava yolları şirketlerinden olan Türk Hava Yolları’na (THY) yaptırım uygulanmasını isteyenler bile oldu.
THY’nin, Avrupa Birliği (AB) ülkelerine sefer yapmasına izin verilmemesini isteyenler bile vardı aralarında.
Seyahat özgürlüğünden yana olan “Bizim Avrupalılar”, nedense Belarus vizesi olanları Minsk’e götüren THY’ye yüklenmeyi yeğlediler.
Yani elde somut hiçbir veri ve belge olmadığı halde, zaman zaman olduğu gibi yine Türkiye’ye ‘çamur üstüne çamur atmalar’ başladı.
Tabii Türkiye ile AB arasında 18 Mart 2016 tarihinde imzalanan ‘Mülteci-Sığınmacı Sözleşmesi’nin iptal edilmesini gündeme getiren bazı politikacılar da yeniden meydanlara çıktı.
Hem de “AB Türkiye’ye para vermesin. Bu paralar Erdoğan’a gidiyor” diyerek.
ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİL
İşte farklı partilerden Federal Meclis’e veya Avrupa Parlamentosu’na girerek Alman halkını temsil ettiklerini düşünen bu politikacıların tutumlarını da yaklaşımlarını da anlamak mümkün değildir.
Türkiye’de 3.5 milyonu Suriyeli olmak üzere 5 milyondan fazla sığınmacı yaşamaktadır.
AB şimdiye kadar üye ülkelere gelmelerini ‘engellemek’ amacıyla Türkiye’deki bu sığınmacılara altyapı hizmetleri ve yardım edilmesi için 6 milyar euro ödeme vaadinde bulundu.
Şimdiye kadar da bunun 3.4 milyar eurosunu ödedi.
AB’nin ödediği bu paralar, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kasalarına değil, doğrudan projelere ve yerlerinden yurtlarından olmuş, hayatta kalabilme mücadelesi veren bu zavallı sığınmacılara yapılmaktadır.
Bunu hiç şüphesiz “Bu paralar Erdoğan’a gidiyor” yalanına kendi kendilerini de inandırmaya çalışan bazı Alman politikacılar da bilmektedir.
Ama bile bile çamur üstüne çamur atmayı sürdürmekten de nedense hâlâ bir türlü vazgeçmemekteler.