Güncelleme Tarihi:
ANTALYA’DA BİR ARAYA GELDİLER
Ukrayna’da toplar, tüfekler patlarken, roketlerle evler, okullar, hastaneler yerle bir edilip çocuklar, kadınlar, siviller öldürülürken, Türkiye, barışın sağlanması için Rusya ve Ukrayna’nın Dışişleri Bakanlarını Antalya’da bir araya getirdi.
Hedef, savaşı durdurmak, barışı sağlamak ve insanların öldürülmesini önlemekti.
Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun girişimiyle Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba, her ne kadar ümit edilen sonuca ulaşılmasa da savaş başladıktan beri ilk kez 10 Mart’ta bir araya geldiler.
Türkiye pes etmedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan hem Putin hem de Zelenski ile telefon trafiğini sürdürdü.
Türkiye’nin bu kararlı tutumu sayesinde iki ülkenin heyetleri 29 Mart’ta İstanbul’da bir araya geldi.
Çeşitli alanlarda uzlaşma sinyalleri verildi.
Ukrayna aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 8 ülkenin garantör olmasını önerdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Garantörlük konusunda da biz, Ukrayna’nın güvenliğini teminden garantör ülkelerden biri olabiliriz, buna ilke olarak sıcak bakıyoruz ancak elbette bunun detaylarının açıklığa kavuşması gerekiyor” dedi.
Tabii son sözü iki ülkenin liderlerinin vereceğini bildiği için Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin ile Zelenski’yi Türkiye’de bir araya getirip savaşın durdurulması, barışın sağlanması çabalarını sürdürdü.
Henüz bir tarih verilmese de, bu yönde olumlu ilk sinyaller de geldi.
KOMPLO TEORİLERİ ÖN PLANA ÇIKARILDI
ABD Başkanı Joe Biden da, Fransa Devlet Başkanı Emmanuel Macron da, İngiltere Başbakanı Boris Johnson da, Almanya Başbakanı Olaf Scholz da, İtalya Başbakanı Mario Draghi de, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a barışın sağlanması için gösterdiği çabalardan dolayı teşekkür ettiler.
Putin ve Zelenski de.
Fransa’nın, İngiltere’nin, İtalya’nın önde gelen gazeteleri Türkiye’nin ‘barış görüşmelerine’ ev sahipliği yapmasından övgüyle bahsettiler.
Almanya’daki bazı gazeteler ile bilim insanı olarak geçinen bazı şarlatanlar, her zaman olduğu gibi yine ‘öküz altında buzağı arama’ yoluna giderek çamur atmayı yeğledi.
“Erdoğan kesinlikle barış meleği olamaz!” diyenler, yazanlar oldu.
“Erdoğan’ın hem içeride hem de uluslararası düzeyde prestij kazanmaya ihtiyacı var” diyenler, yazanlar oldu.
“Erdoğan bunu sadece insani nedenlerle yapmaz” diyenler, yazanlar oldu.
“Erdoğan, Rusya’ya yaptırımları Türkiye’de yaşanan ekonomik krizi aşmak için lehine çevirdi” diyenler, yazanlar oldu.
Yani yine komplo teorileri ön plana çıkarıldı.
Herkesin olduğu gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da her yaptığını, her söylediğini beğenmek zorunda değilsiniz.
Erdoğan’ı sevmek zorunda da değilsiniz.
Ancak ortada apaçık bir gerçek var.
O da, Türkiye’nin de Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da Ukrayna’da sürdürülen savaşın durdurulması, barışın sağlanması için gösterdiği yoğun çabadır.
“Çocuklar, kadınlar, siviller, askerler ölmesin!” çığlıklarıdır.
İşte bu nedenle “Çamur atmaya, karalamaya son verin” diyoruz.
“Sezar’ın hakkı Sezar’a” diyoruz.