Güncelleme Tarihi:
Avrupa Adalet Divanı, AB ülkelerine mülteci olarak gelen Türkleri ilgilendiren çok önemli bir tavsiye kararına (C-337/07) imza attı. Stuttgart İdari Mahkemesi'nin mülteci olarak Almanya'ya gelen Ali A.'nın daha sonra aile birleşimiyle yanına getirdiği İbrahim A. isimli oğlunun sınır dışı edilmesini istediği bir davayı, AB hukukuna göre değerlendirmek üzere Lüksemburg'daki Avrupa Adalet Divanı'na gönderdi.
Mültecileri de kapsar
Adalet Divanı'nın kararı uyarınca, AB ülkelerinde mülteci olarak yaşayan yüzbinlerce Türk vatandaşını da 1/80 kapsamına dahil etmesi. Adalet Divanı'nın buna benzer şimdiye kadarki kararlarında sadece "işçi ailesi" statüsüyle gelen Türkler söz konusu idi. Divan, ilk kez bu kararında Türkiye vatandaşlarının 1/80 Ortaklık Konseyi Kararı'ndan doğan haklardan yararlanmaları için hangi amaçla AB ülkesine geldiklerinin önemli olmadığını belirterek, "Türk vatandaşlarının 1/80 Kararı'ndan doğan haklarından faydalanmaları için hangi nedenle AB ülkesine geldikleri önem taşımıyor. Tek önem taşıyan nokta aile birleşimiyle gelen aile ferdinin en az üç yıl bir AB ülkesinde legal ikamet etmeleridir" dedi.
Yalan beyan engel değil
Stuttgart İdari Mahkemesi'nin Ali A.'nın iltica talebinde gerçek olmayan beyanlarda bulunduğunun ve bunun çok sonra ortaya çıktığının ve bu nedenle babası üzerinden oturum alan oğlu İbrahim A.'nın da oturum izninin geçersiz olduğunu şeklindeki iddiasını da Adalet Divanı kabul etmedi. Divan, "Baba Ali A.'nın yanlış beyanla iltica statüsünü alması, oğlunun oturma izni almasına engel teşkil etmez. Çünkü önemli olan, baba Ali A.'nın iltica statüsünün iptal edildiği zaman, oğul İbrahim A.'nın, oturma ve çalışma izni için aranan şartları taşıyıp taşımamasıdır" dedi.
Davanın gelişmesi
1996'da Almanya'ya iltica başvurusu kabul edilen Ali A. 1999'da eşi ve oğlu İbrahim A.'yı aile birleşimi yoluyla Almanya'ya getirdi. 1999-2002 arasında 2,5 yıl sigortalı olarak çalışan Ali A., şirket iflas edince işsiz kaldı. Oğlu İbrahim A. da 2003'te tecavüze yeltenme suçuyla 1 yıl üç ay gençlik cezasına çarptırıldı. Böblingen Yabancılar Dairesi, İbrahim A.'nın oturumunu uzatmayarak, genç hakkında sınır dışı kararı verdi. İbrahim A. Stuttgart İdari Mahkemesi'ne başvurarak "kendisine AB hukukuna (1/80) dayanılarak oturum izni verilmesi" gerektiğini belirterek karara itiraz etti.
Divan: Oturum verilmeli
Adalet Divanı kararında, önceki benzer davaları örnek göstererek, Türkiye-AT Ortaklık Konseyi 1/80 numaralı kararının 7. maddesine göre, aile birleşimi yoluyla AB ülkesinde yaşayan ve en az üç yıl iş piyasasına dahil olmuş anne veya babasının yanına gelen bir Türk vatandaşının, yasal olarak ikamet etmesi durumunda oturma izni ve bununla beraber çalışma iznine kavuşacağını belirtti. Adalet Divanı, İbrahim A.'nın babası Ali A.'nin sadece 2,5 yıl çalışmış olmasını da "Kendi suçu olmadan işsiz kalması, iş piyasasına dahil olmadığı anlamına gelmez. Zira işsiz kaldığı dönemde de potansiyel iş gücü olarak iş piyayasına dahil olduğu kabul edilmeli" cümlesiyle kendi suçları olmadan işsiz duruma düşen Türkler'in de, AB hukukunun ön gördüğü 3 yıl çalışma şartını yerine getirmiş saydı.
Bomba gibi bir karar
Hamburglu Ab hukuku uzmanı avukat Ünal Zeran, "Adalet Divanı Kararı, bomba gibi bir karar. AB ülkelerinde mülteci olarak yaşayan yüzbinlerce Türkiye vatandaşına yeni bir hak ufku açıyor. Bundan önceki Adalet Divanı Kararları'nda Türkiye vatandaşı mültecilerin durumu yorumlanmamıştı. Diğer bir nokta ise kendi suçları olmadan işsiz duruma düşenlerin işsiz oldukları sürenin de oturum izni için şart koşulan üç yıllık süreye dahil edilmesi. Bu karar bir kez daha Türkiye vatandaşlarının büyük ölçüde AB ülkelerindeki yabancılar yasaları kıskaçından kurtulduklarını gösteriyor" dedi.