Güncelleme Tarihi:
İZLANDA’da asla öngörülemeyen sadece hava durumu değil gerçek olamayacak kadar olağan dışı o kadar çok şey var! Ben hayatımda dünyanın hiçbir ülkesinde bu kadar sık ve inanılmaz hızla değişen hava koşulları yaşamadım, bir de buna ek olarak coğrafyası, kültürü, insanıyla, inanışlarıyla her şey değişik. İzlanda gezimi Kuzey Işıkları’nı da görebilmek maksadıyla mart ayının ortasında gerçekleştirdim. İzlanda’da bu ayda bu kadar soğuk ve inanılmaz değişken hava koşullarıyla karşılaşacağımı tahmin edemezdim tabii. Neyse ilk şoku atlattıktan sonra İzlanda gezim sırasında öğrendiğim ve size önerebileceğim tabiri caizse ilk altın kural: ‘Esneklik’. İzlanda’ya hangi mevsimde giderseniz gidin tamamen ‘esnek, olmanız ve beklentilerinizi en aza indirmeniz gerekiyor. İzlanda’da seyahat planlamanız diğer seyahatlerden alışık olduğunuzdan çok daha karmaşık olabilir... Ben İzlanda gezime başkent Reyjavik’i baz alarak başladım. Zaten İzlanda gezisi dediniz mi hiç şüphesiz akıllara ilk olarak ‘Golden Circle Turu’ geliyor.
KUTU GİBİ BİR ŞEHİR
İzlanda’nın en popüler turistik yerlerinden üçü yani; Gullfoss Şelalesi, Thingvellir Ulusal Parkı ve Haukadalur’un gayzerleri bu ünlü ‘Altın Çember Turu’nu ‘oluşturuyor. Golden Circle turunda gezilecek yerler başkent Reykjavik’e yaklaşık bir buçuk saatlik araba mesafesinde, araba kiralayarak ya da organize turlarla bu geziyi günübirlikte yapabilirsiniz. Ben İzlanda gezime Başkent Reykjavik’te başladım. Reykjavik sokak sanatının çok yaygın olduğu kutu gibi küçük bir şehir. Nerdeyse bütün şehri yürüyerek dolaşabilirsiniz tabii ki eğer hava durumu elverirse. Yürüyerek dolaşmanın avantajı yürüyüş esnasında gözünüzü açık tutarsanız şehrin ruhunu en iyi şekilde yakalayabilmek. Ben Reykjavik’te özellikle liman bölgesine bayıldım, burada rengarenk ve minicik ışıklarla süslenmiş oldukça şirin restoran ve cafeler var...
Perlan&İzlanda’nın harikaları :
Aurora Planetarium gösterisi ile 360 derece sinema, buz tüneli ve kuş kayası ile Perlan’daki modern sergiyi mutlaka görmenizi tavsiye ederim. Perlan sergi sarayında volkanların, depremlerin ve levha tektoniğinin nasıl çalıştığını ve İzlanda’nın soğuk bölgelerinde hangi canlıların yer üstünde ve su altında yaşadıklarını öğreniyorsunuz. 350 ton buzdan yapılmış 100 m uzunluğundaki yapay buzul tüneli ise ziyaretçilere çok özel bir deneyim yaşatıyor. Aşağı katta bulunan bu buz mağarası eksi 15 derece ve aslına uygun şekilde yapılmış. Reykjavik şehrinin ve Faxaflói körfezindeki küçük adaların hatta görüş iyiyse Snæfellsjökull’un bile muhteşem manzarasına sahip Perlan’daki izleme platformunu da ziyaret etmeye değer. Servis aracı: Perlan Müzesi ile Harpa Konser Salonu arasında 10:00-19:30 saatleri arasında ücretsiz bir otobüs çalışıyor. Perlan Müzesi’ne giriş ücretli.
Strokkur ve Geysir/ Gayzer:
İzlanda’nın en ikonik sembollerinden biri haline gelmiş olan bu gayzer Golden Circle’ın en önemli duraklarından biri. Haukadalur Vadisi üzerinde bir büyük, pek çok da irili ufaklı gayzerlerin bulunduğu bir alan burası. Ülkedeki en büyük gayzerin yanı sıra en küçük gayzer ‘little geysir, da bu vadide yer alıyor. Strokkur Gayzeri her 6-7 dakika da bir, 15-35 metre yüksekliğinde sıcak su fışkırtıyor. Ülkede en çok fotoğraflanan yerlerin başında geliyor. Bu bölge inanılmaz bir doğa harikası ve bu bölgede insanda, sanki dünya üzerinde değilmişsiniz de Mars gibi bir gezegene gelmişsiniz hissini uyandırıyor. Burada Gayzerler dışında da kaynayan bir sürü doğal havuz var. Bu doğal kaynak sularının sıcaklığı 80 ile 200 derece arasında değişiyor. Gayzer bölgesine giriş ücretsiz. Giriş öncesinde alışveriş ve ziyaretçi merkezi var, ayrıca otopark ve tuvaletler de ücretsiz.
Kerid Crater Lake ( Krater Gölü):
Bana İzlanda’da bir kez daha kelimenin tam anlamıyla ‘Hayaller ve gerçekleri’ yaşattı. Bu krater gölü aslında masmavi suyu olan, rengarenk bir çukurda adeta bir doğa harikası ve en çok fotoğraflanan göllerden biri. Ben de bu beklentiyle Golden Circle’ın son durağında kendimi Kerid Krater Gölü’nde buldum ama tabii ki her yer karla kaplı olduğundan, o rengarenk çukurdan ve gölden eser yoktu...
VİKİNGLER DİYARI
9. ve 10. yüzyılda Vikingler ilk kez adaya yerleşmişler. Adadaki ünlü İzlanda atlarını da onlar buraya getirmiş. Atların bodur olmasının nedeni ise küçük Viking gemilerine sığabilecek büyüklükteki atları getirmeleri. Dünyadaki ilk meclis burada Vikingler tarafından kurulmuş, bu nedenle dünyada demokrasinin ilk adımlarının burada atıldığına inanıyorlar. Ülkenin altı sürekli kaynadığı için enerji, ısınma gibi ihtiyaçlarını jeotermallerden karşılıyorlar... Ülkede çok az miktarda meyve ve sebze yetişiyor, onlar de jeotermal kaynaklara yakın yerlerdeki devası seralarda yetiştiriliyor. Seralar sıcak su sistemleri ile ısıtılıyor...
İzlanda ve Elfler:
Mitolojik ve doğa üstü ruhlara olan inanç, İzlanda toplumunda derinden kök salmış. Elfler; İskandinav, Anglo Sakson ve Cermen kültürlerinde sıkça rastlanılan ‘mitolojik ve doğaüstü’ varlıklar. İzlanda’da bu varlıkları gördüklerini iddia edenlerin sayısı hiç de küçümsenecek kadar az değil ve siz siz olun asla bu konuyla ilgili dalga geçmeyin çünkü İzlandalılar, Elfler konusunda inanılmaz hassaslar. İzlanda Üniversitesi tarafından 2007 yılında yapılan bir araştırmaya göre, İzlanda halkının yüzde 62’si Elflerin gerçek olduğuna inanıyor araştırma bugün yapılsa yine aynı sonuç alınır. İzlanda kültüründe mitolojik kahramanlar olan Elflere ‘Huldufólk’ ismi veriliyor. Huldufólk, ‘saklı halk’, ‘görünmez insanlar’ anlamına geliyor. İnanca göre Elfler devasa kayalıklarda yaşıyorlar ve genel olarak insanlara karşı tehlike teşkil etmiyorlar hatta onlara inanan insanlara yardım bile ediyorlar. Yalnızca yaşam alanlarına bir zarar geldiğinde veya rahatsız edildiklerinde gayet de tehlikeli olabiliyorlar. İzlanda da bu görünmeyen varlıkları, yani Elfleri rahatsız etmemek için yol yapım planlarının değiştirilmesi oldukça sık rastlanan bir durum. Elflerin yaşadığına inanılan kayaları tahrip etmemek için inşaat şirketleri bile evlerin konuşlandırılmasını ona göre planlıyor. Aynı şekilde, İzlanda’da Elflere çarpabilir diye herhangi bir yere taş atmak hiç hoş karşılanmıyor yani nerdeyse yasak.
ELF OKULU BİLE VAR
Reykjavik’te İzlanda Paranormal Derneği’ne bağlı olan ‘Elf okulu’ bile var. En son 2013 yılında Alftanes Yarımadası ile Reykjavik’in bir banliyösü olan Gardabaer arasında planlanmış bir otoyolda ‘Huldufólk’ (saklı halkın) ‘görünmez insanlar’ın elf kilisesinin yaşam alanı tehlikede denilerek inşaatın durdurulması zorunlu kılınmış ve yol yapım planı değiştirilmiş. Her ne kadar inanılmaz gibi görünse de İzlanda’da Elfler, devlet başkanlarından tutunda entellektüel kesimlerden birçok ünlü ismin hayatlarına da ciddi anlamda yön veriyormuş. Bu kişiler hakkında anlatılan, yazılan çizilen birçok hikâye var. İzlanda gezim sırasında karşılaştığım İzlandalılardan bu hikâyeleri bolca dinledim ve bu konuda ne kadar ciddi olduklarına bizzat şahit oldum...
BAŞBAKANLARI DA SIRA DIŞI
İzlandalıların başbakanları da oldukça sıra dışı. Örneğin, İzlanda Başbakanı Katrin Jakobsdottir, Makam aracında arkada oturmak yerine şoförünün yanında oturuyor. Kilisenin arkasında hiçbir korunması olmayan bir evde oturuyor, yani nerdeyse gidip evinin penceresinden içerisine bakabilirsiniz. Başbakanın gerçekten halktan biri olduğu, korumaları bile olmadan bisikletiyle sokakları dolaşıp halkla muhabbet ettiği söyleniyor. Bu yazımda da sık sık belirttiğim gibi, İzlandalılar her anlamda gerçekten değişik ve inanılmaz bir halk. İzlanda’da tuhaf olan bir diğer olay da şehir içlerinde köpeklerin dolaşmasının kesinlikle yasak olması! Köpek sahipleri köpeklerini ancak şehir dışındaki özel parklarda gezdirebiliyorlar ben bunu duyunca hemen Almanya’yı düşündüm, köpekler Almanya’da nerdeyse insanlardan daha değerli. Almanlar böylesi bir yaptırımı asla kabul etmezdi...
YANINIZA AYAKKABI ÇİVİLERİNİ ALIN
İzlanda’ya kışın gidecekseniz yanınıza almanız gereken en önemli şeylerden birisi, su ve rüzgâr geçirmez kalın kışlık giyecekler dışında (Schuh-Spikes) yani ayakkabı çivileri, ayakkabının altına giyiliyor. Bence gezileriniz sırasında buz üzerinde güvenle hareket etmek den daha önemli bir şey yok... İnanın bana özellikle şelalelerde ve parkta onsuz yürümek hemen hemen imkânsız gibi yanımda sağımda, solumda buzda kayıp düşen birçok turist gördüm…
SKY LAGOON
Yeni açılan ‘Sky Lagoon’da Atlantik denizinde ve sonsuzluk havuzunda kaybolun... Reykjavik’in şehir merkezine yaklaşık on dakikalık sürüş mesafesinde yer alan jeotermal lagün ‘Sky Lagoon’ Kopavogur’daki Karsnes Limanı’nın doğal ortamında kurulmuş. Bedeninizi, zihninizi ve ruhunuzu dinlendirebileceğiniz mükemmel bir yer. SPA’nın öne çıkan en büyük özelliği ise Atlantik denizi ile birleşmiş gibi görünen doğal bir sonsuzluk havuzu olması. 75 metre uzunluğundaki lav kayaları boyunca uzunan doğal jeotermal havuza girdiğinizde birkaç metre sonra, rüstik kaya duvarlarının ortasında, aniden Kuzey Atlantik’in uçsuz bucaksız manzarası ile karşı karşıya geliyorsunuz. Arka planda kayaların arasından akan bir şelale ve Atlantik denizi ile birleşiyormuş gibi görünen buharlaşan sularla birlikte mükemmel ötesi bir deneyim. Havuzun kenarındaki, çimenlerle kaplı çatısı olan ve neredeyse çevrenin büyüsünde kaybolan sıradan küçük kulübeye dikkat!
DENİZ MANZARALI SAUNA
Bu dışarıdan neredeyse hiç fark edilmeyen küçük bir kulübe gibi görünen yer, aslında İzlanda’da şimdiye kadar yapılmış en büyük tek parça pencereye sahip 90 derece sıcaklıktaki fin saunası. Merak etmeyin mayo ile giriliyor ve bu tek parça pencerenin dışında, sonsuz gibi uzanan Atlantik denizi görüntüsünü yaşamanızı kesinlikle öneririm. Hatta biraz şansınız varsa ve SPA’da akşama kadar kalırsanız bu parlak zümrüt yeşili sularda ruhunuzu dinlendirirken aynı zamanda hem dramatik bir gün batışını yaşayabilir hem de Kuzey Işıkları’nı bile görebilirsiniz.