Büyükelçi “Kral çıplak” dedi

Güncelleme Tarihi:

Büyükelçi “Kral çıplak” dedi
Oluşturulma Tarihi: Kasım 15, 2010 00:00

HANS Christian Andersen'in çocuklar için yazılmış güzel bir hikayesi vardır. Bir zamanlar, bir ülkenin çok şık ve güzel giyinmesini seven bir kralı varmış. Kral, ülkesindeki bütün terzileri kendisine en güzel elbise dikmeleri için seferber etmiş. Kralı en şahane elbise dikmek için ülkenin terzileri kuyruğa girmişler.

Haberin Devamı

Kral bunların önerilerini pek tutmamış.
Terzilerin arasında genç ve acemi biri de varmış.
O krala, “Ben size başka hiç kimsede olmayan, sadece akıllı insanların görebileceği bir elbise dikeceğim” demiş.
Kral bu fikri çok beğenmiş.
Çaylak terzi, kralı aynanın karşına geçirip, “yalnız akıllıların görebileceği” elbiseyi “giydirdikten” sonra “beğendiniz mi” diye sormuş.
Kral, aptal konumuna düşmemek için “çok beğendim” demiş.
Çevresindeki yağcılar da krala “çok yakışmış” diyerek alkış tutmuşlar.
Sonra da Kral yeni giysilerle halkın önüne çıkmış.
Herkesten yoğun bir alkış almış.
Ancak o anda çocuklardan biri “kral çıplak” diye bağırmış.
Annesi susturmak istese de aynı çocuk “Kralın niye elbisesi yok. Kral çıplak” diye avaz avaz bağırmayı sürdürmüş.
Bunun üzerine diğer çocuklar da aynı şekilde bağırmaya başlamışlar.
Böylece kralın çıplak olduğunu halk da görmüş, daha doğrusu kabullenmiş oldu.
Ama Avusturya'da böyle olmadı.
Türkiye'nin Viyana Büyükelçisi Kadri Ecvet Tezcan “kral çıplak” deyince adeta kıyamet koptu.
Başbakan Werner Faymann, Büyükelçi'nin açıklamalarının diplomatik temayüllere uymadığını ve kabul edilemeyeceğini söyledi.
Hatta bazı politikacılar, “kral çıplak” diyerek ayıp (!) eden Büyükelçi Tezcan'ın “persona non grata” (istenmeyen kişi) ilan edilmesini bile gündeme getirdiler.
Avusturya Özgürlükçü Partisi (FPÖ) daha da ileri gitti ve Türkiye ile diplomatik ilişkilerin kesilmesini önerdi.
Aynı FPÖ, Avusturya‘nın Başkenti Viyana’da 10 Ekim tarihinde yapılan belediye seçimleri öncesi tam bir Türk düşmanlığı sergiledi.
FPÖ'nün seçim afişlerinden birinde “Viyana Kanı’nın korunması için biraz daha fazla cesaret” sloganı kullanıldı.
Bu yaklaşımın Nazi döneminin “saf kan” politikasından ne farkı vardır?
FPÖ bununla da yetinmeyip, Türkleri hedef alan “Viyana Destanı” adında bir kitapçık hazırlatıp tüm seçmenlere postayla gönderdi.
Kitapçıkta 1683 yıllındaki Viyana Kuşatması'na geri gidilerek, günümüzle bağ kuruldu ve “Türk korkusu” pompalandı.
Kitapçıkta eli kılıçlı şövalye kıyafetli FPÖ lideri Heinz Christian Strache, yanında elinde sapan bulunan küçük çocuğa “Eğer Mustafa’yı vurabilirsen sana bir salam var” sözleri yer aldı.
Yani FPÖ apaçık Türkleri hedef gösterdi.
Bu tutum, halkı toplumun bir kesimine karşı kışkırtıcılık değil de nedir?
Peki, buna karşı Avusturya halkı ne yaptı?
FPÖ'yü ödüllendirdi...
Avusturya'daki sağduyulu politikacılar ne yaptı?
Koskocaman bir hiç...
Avusturya'da politik sorumluluk taşıyanlardan, “kral çıplak” diyen Büyükelçi'ye ateş püskürmeleri değil, o ülkede yerli halk ve diğer uluslardan, kökenlerden insanlarla barış içinde yaşayan, yaşamak isteyen Türklere karşı “savaş açanlara” karşı kararlı bir mücadele vermeleri beklenirdi.
Hala da beklenmektedir...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!