Büyük lokma ye büyük söz söyleme

Güncelleme Tarihi:

Büyük lokma ye büyük söz söyleme
Oluşturulma Tarihi: Ocak 07, 2019 09:52

Almanya’nın kaderini ve geleceğini bu yıl yapılacak seçimler büyük ölçüde etkileyecek. Tabii Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri (CDU/CSU) ile Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) kaderini ve geleceğini de.

Haberin Devamı

Büyük lokma ye büyük söz söyleme
26 Mayıs’ta Avrupa Parlamentosu seçimlerine paralel olarak Bremen’de Eyalet Parlamentosu seçimleri ve 16 eyaletin 8’inde yerel seçimler yapılacak.
Eski Doğu Almanya sınırları içinde oluşturulan yeni eyaletlerden Brandenburg ve Saksonya’da 1 Eylül’de, Thüringen’de de 27 Ekim’de Eyalet Parlamentosu seçimleri yapılacak.
Son dönemlerde yapılan kamuoyu yoklamalarına göre, sağ popülist Almanya İçin Alternatif (AfD) özellikle yeni eyaletlerdeki seçimlerden güçlenerek çıkacak.
AfD’nin Brandenburg, Saksonya ve Thüringen’de yüzde 20’nin üzerinde oy alarak “ikinci büyük güç” konumuna yükselmesine kesin gözüyle bakılıyor.
İşte bu eyaletlerde köklü partilerin, bırakın tek başına iktidar olmayı, başka bir partiyi yanlarına alıp ‘ikili koalisyon hükümeti’ kurmaları bile mümkün olmayacağa benziyor.
CDU ve SPD’nin yanı sıra Yeşiller de Hür Demokrat Parti (FDP) de, daha şimdiden tutumların ilan ettiler:
“Sağ popülist AfD ile ortaklığa kesinlikle yokuz.”
CDU, baştan beri Sol Parti ile ortaklığa karşı.
Ama nereye ve ne zamana kadar?

Haberin Devamı

*
Çünkü biz Almanya’da böyle yaklaşımlara daha önceki yıllarda da tanık olduk.
1980’li yılların ilk yarısıydı.
1982 yılında FDP’nin Bonn’da cephe değiştirip SPD’li Başbakan Helmut Schmidt’i koltuğundan etmesi ve CDU Genel Başkanı Helmut Kohl’ü başbakanlık koltuğuna taşıması üzerine Hessen’de yapılan eyalet
parlamentosu seçimlerinde, o dönemlerin “yaramaz çocukları” olarak bilinen Yeşiller, yüzde 5 sınırını aşarak parlamentoya girdi.
FDP ise yüzde 5 barajını aşamadı.
Seçim kampanyası boyunca Yeşillerle kesinlikle işbirliği yapmayacaklarını ilan SPD’li Eyalet Başbakanı Holger Börner, seçimlerden sonra ne yapacağını şaşırdı.
1983 yılında erken seçime gidilmesi kararı alındı ve SPD’li Börner, seçim hükümeti olarak iktidarda kaldı.
25 Eylül 1983 tarihinde Hessen’de yapılan erken seçim öncesi Börner, seçimden sonra Yeşiller’le ortaklık yapıp yapmayacakları sorusuna, “Beni Yeşiller’le pazarlık masasında oturduğumuzu gösteren bir fotoğrafı,
fotomontaj olarak bile göremeyeceksiniz” yanıtını verdi.
Ama Börner, yaklaşık 2 yıl sonra söylediklerinin hepsini unutuverdi.
Ve SPD ile Yeşiller Almanya genelinde ilk kez 1985 yılında Hessen’de koalisyon hükümeti kurdu.
Bir sohbet toplantısında “Yeşil faşolarla ortaklık olmaz” dediği ileri sürülen Holger Börner, yıllar sonra Federal Dışişleri Bakanı olan Yeşiller’li Joschka Fischer’i Hessen Çevre ve Enerji Bakanı yaptı.
Üzerinde jean pantolon, desenli spor ceket, kıravatsız spor gömlek ve ayağında sonradan müzelik olan beyaz spor ayakkabılarıyla yemin etti Fischer.
Hem de “Yeşiller’le birlikte bir fotoğraf fotomontaj olarak bile göremeyeceksiniz” diyen Holger Börner’in önünde.

Haberin Devamı

***
Yıllar sonra SPD’li Gerhard Schröder, Yeşiller’le ortaklık ederek Almanya’nın Başbakanı oldu.
Bu ortaklık 1998-2005 yılları arasında tam 7 yıl sürdü.
Benzer yaklaşımı SPD ile Sol Parti arasında da yaşadık.
SPD başlangıçta, eski Doğu Almanya’daki Sosyalist Birlik Partisi’nin (SED) uzantısı ve Sol Parti’nin öncüsü konumundaki Demokratik Sosyalizm Partisi (PDS) ile “Kesinlikle işbirliği yapmayız” dedi.
Ama aynı SPD, 1998 yılında Mecklenburg-Vorpommern Eyaleti’nde PDS (Sol Parti) ile Almanya genelinde ilk kırmızı-kırmızı koalisyonu kurdu.
2001 yılında da Berlin’de SPD-PDS (Sol Parti) koalisyonunu. Hatta zamanla Thüringen’de Sol Parti’nin küçük ortağı bile oldu. Yeşiller’le ortaklığa hep “hayır” diyen CDU, Baden Württemberg’de 2016 yılında Yeşiller’in “küçük ortağı” bile oldu.
Hatta 2017 yılındaki genel seçimlerden sonra Başbakan Angela Merkel, Yeşiller’le koalisyon görüşmeleri bile yaptı.
Tüm bu gelişmeler dikkate alındığında, seçimlerden sonra CDU’nun yeni eyaletlerde sağ popülist AfD ile pazarlık masasına oturmayacağını kim garanti edebilir?
İşte bu bağlamda, “büyük lokma ye büyük söz söyleme” Türk özdeyişi aklıma geldi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!