Bunlar bizim çocuklarımız

Güncelleme Tarihi:

Bunlar bizim çocuklarımız
Oluşturulma Tarihi: Haziran 16, 2008 13:25

Almanya'nın eski Cumhurbaşkanlarından Johannes Rau'nun eşi Christine Rau, göçmen kökenli çocuk ve gençlerin geleceğinin iyi bir eğitime bağlı olduğuna dikkat çekerken, "Bunlara hep birlikte sahip çıkalım. Çünkü onlar da bizim çocuklarımız" diye konuştu.

Haberin Devamı

ALMANYA'NIN 1999-2004 yılları arasında cumhurbaşkanlığını yapan ve 2006 yılında yaşamını yitiren Johannes Rau'nun eşi Christina Rau, 'bunlar bizim çocuklarımız' olarak nitelediği göçmen kökenli çocuk ve gençlerin eğitimine önem verilmesini istedi.

'Stiftung Zukunft Berlin' isimli Berlin'in Geleceği Vakfı'nın Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığını yapan ve adı şiddet eylemleriyle gündeme gelen Berlin'in Neukölln İlçesin'deki Rütli Okulu'nda iyi bir eğitim imkanı hedefleyen "Campus Rütli" projesine aktif katkıda bulunan Christina Rau, "Bu çocuk ve gençlere hep birlikte sahip çıkalım" çağrısında bulundu.

Sorun bölgesel değil

Christina Rau, Hürriyet'in sözkonusu proje ve çalışmalarıyla ilgili sorularını şöyle yanıtladı:

- Aylarca şiddetin gündemden düşmediği Rütli Okulu'nda öğrencileri topluma kazandırmak için bir projeyi hayata geçirdiniz. Niçin böyle bir proje?

Christina Rau: 'Rütli Schule'deki sorun bölgesel değildi. O gibi sorunlar ülkenin çeşitli kesimlerinde de mevcuttu. O nedenle bunun belirli bir bölgeye ve belirli bir kesime indirgenmesi doğru değildir. Bu gibi şiddet eylemlerine karşı bir şeyler yapılması gerektiğine inandım ben hep. Berlin'de tüm sorumluları biraraya getirip çözüm üretebileceğimizi düşündüğünüz için böyle bir projeyi hayata geçirdik.

Örnek proje

- Size 'Stiftung Zukunft Berlin' olarak 'Campus Rütli' kurulması için öneride bulunulduğunda ilk reaksiyonunuz ne oldu?

Christina Rau: Biz 'Stiftung Zukunft Berlin' olarak zaten böyle bir şeyin yapılması gerektiği konusunda kendi aramızda hemfikirdik. Neukölln'ün sürekli olarak olumsuz başlıklarda gündeme gelmesinden kurtarılması için yola çıktık. Pozitif sinyallar yayılmasını istedik Neukölln'den. Birçok olumlu gelişeme de var bu ilçede, ancak önplanda olan hep olumsuz gelişmelerdi. Neukölln Belediye Başkanı Heinz Buschkowski'yle oturduk 'Campus Rütli' projesini konuştuk. Bunun iyi proje olacağı görüşünde birleştik. Bu projeyle olumlu ve önemli gelişmeler kaydedilecğine inandık. Böyle bir projeyi diğer ilçelerin ve başka kentlerin de örnek alabileceklerini düşündük. Bana himayeme alma ricasında bulunuldu. Hiç tereddüt etmeden bunu üstlendim. Çünkü ben bu alanda olumlu yönde değişiklikler istiyorum ve bunun gerçekleşeceğine de inanıyorum. Böyle bir katkıda bulunmak benim için çok doğaldı ve öyle de hareket ettim.

Hepsi de aynı

- Son dönemlerde sık sık öğrencilerle biraraya geldiniz. Ne gibi kişisel tecrübeleriniz oldu?

Christina Rau: Her öğrenci gibi Berlin'deki okullardaki öğrencilerin de okulu bir şans değil, bir yük olarak algıladıklarına tanık oldum. Derslerin bittiğine sevindiklerini gördüm. Ama bu, hemen hemen bütün öğrenciler için geçerlidir. Bunun yerli-yabancı ile ilişkisi yoktur. Çocuklar kendi sevdiklerini yapmak istiyorlar. Benim arzum, çocukların okulu bir yaşam alanı olarak görmesidir. Hem eğitim görmeleri hem de orada başka şeyleri de öğrenmeli. O nedenle çocuk ve gençlere okul ve ona ait alanlarda başka imkanlar da tanınmalı. Karşılaştığım çocuklar benim çocuklarımın gittikleri okullardaki çocuklardan farklı değildi. Hepsinin sevinçleri, endişeleri tedirginlikleri ve yaşam zevkleri aynı. Göçmen kökenli çocuklar da bizim çocuklarımız. Diğerleri gibi onların da geleceği yapacakları iyi bir eğitime bağlı. Bunun için hep birlikte çaba göstermeliyiz. Onlara hep birlikte sahip çıkmalıyız.

Bizdensiniz hissi vermek çok önemli

- 'Campus Rütli' çok yönlü bir proje. Aileler buna nasıl yaklaşıyor?

Christina Rau: Evet, bu 'Campus' yalnız çocuklara dönük değil. Çocuk yuvasından başlayıp, ailelere de dönük etkinlikler yapılmaya başlandı bile. Küçük yaştan itibaren olumsuz gelişmelerle büyüyen çocukların ilerde şansları da az olacağı bilinmektedir. Bizim hedefimiz, çocukların ve gençlerin güçlü olduğu yönleri kendileri veya okuldaki eğitimciler tarafından zamanında saptanmasıdır. Yalnız tedrisat çerçevesinedki deslerdeki başarı veya başarısızlık değil, bu çocuk ve gençlerin başka alanlara duydukları ilgi ve başarları da zamanında belirlenmelidir. Onların hangi alanda desteğe ihtiyaçları olduğu saptanıp ona göre destek verilmeli. Kabiliyetli oldukları alanlarda destek verilmeli ve o tarafa yönlendirilmeli.

Şayet çocukların Almanya'da bir şansa sahip olmaları isteniyorsa, ebeveynler onların küçük yaştan itibaren Almanca öğrenmelerine özen göstermeliler. Yeterli düzeyde Almanca bilmeyen ebeveynlerin de aynı 'Campus'de Almanca öğrenmeleri yararlı olur. Bu okullarda çocuklara istendikleri hissi verilmeli. Ebeveynler de çocukların bu toplumun bir parçası olduğunu görmeli ve ona göre hareket etmeliler. Yalnız devlet değil, sivil toplum örgütleri de bu çocukların geleceklerini şekillendirmek için yakın ilgi göstermeliler. Ben velilerin işbirliği yaptığını görüyorum. Bu sevindiricidir. Bu önemli bir adımdır. Velilerin birlikte çalışması önemlidir.

Göçmen öğretmen gerekli

- Göçmen kökenli öğretmen sayısının artırılması önerisini nasıl buluyorsunuz?

Christina Rau: Böyle bir öneri yerindedir. Bu sadece öneri olarak kalmamalı, hayata da geçirilmelidir. Şu anda bazı gelişmeler var bu alanda. Göçmen kökenlilerin öğretmen olmalarını destekleyen vakıflar var. Bu mesleğe yönlendirmeler var. Okullarda göçmen kökenli öğretmen sayısının artırılmasının sayısız yararı vardır.

Kimlik uyuma engel değil

- Gençlik ve şiddetin ağırlıklı olarak gündeme getirilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Christina Rau: Herhangi bir konunun bu denli önplana çıkarılması beni kızdırıyor hep. Çok öfkelendiriyor beni bu gibi yaklaşımlar. Varolan bir sorunun çözümü için yöntemler aranmalı. Eğitim yoluyla uyum bizim hedefimizdir. Buna ağırlık vermeliyiz. Kaba kuvvetle değil, kafa gücüyle bir yere gelmenin önemli olduğu anlatılmalı gençlere ve çocuklara. Biz arzuladığımız değişikliklere nasıl ulaşabileceğimiz konusunda kafa yormalıyız. Uyum insanların kendi kökenlerinden, kimliklerinden, kültürlerinden feragat etmeleri anlamına gelmez. Uyum, asimilasyon değildir. Önemli olan bu toplumun bir parçası olarak burada yaşamaktır. Tabii yasalara saygılı bir biçimde.

Solingen bir daha yaşanmasın

- Eşiniz ve siz Solingen'de Genç ailesiyle ilişkileri hep sürdürdünüz..

Christina Rau: Genç ailesiyle hep sıkı ilişkilerimiz oldu. Böyle korkunç bir olay bir daha asla yaşanmasın. Bu aile beni her zaman çok etkiledi. Onlara hayranlık duydum barış çağrıları için. Politik kariyerinde bir dönüm noktasıydı eşim için. O olaydan sonra 'hala politika yapmanın bir anlamı var mı?' diye düşündü. Güçlüklerin üstesinden gelmek ve umudunu kaybetmemek için politikaya devam etti.

-Sizin çocuklarınız da göçmen çocuklarla aynı okullarda okudular. Ne gibi tecrübeleriniz oldu?

Christina Rau: Bizim çocukların Kuzey Ren Vestfalya'da (NRW) gittiği ilkokuldaki göçmen çocukların oranı yüzde 80 civarındaydı. Bizim çocuklar bunu çok doğal buldu. Bu onlar için çok normaldi. Kendilerine şimdi sorduğumda o günlerin kendileri için bir zenginlik olduğunu söylerler hep. Farklı dini bayramlara ve sınıf gezilerine hep birlikte katıldılar. Onlar birbirlerine karşılıklı olarak hep saygılı davrandılar. Benim de o dönemde Türk velilerle hep iyi ilişkilerim oldu.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!