'Bu ülke ortak vatanımız'

Güncelleme Tarihi:

Bu ülke ortak vatanımız
Oluşturulma Tarihi: Kasım 28, 2015 13:49

Maria Böhmer.Başbakan Angela Merkel tarafından 2005 yılında Federal Hükümetin Göç, Mülteciler ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı olarak göreve getirildi.

Haberin Devamı

2013 yılına kadar da bu görevi sürdürdü.

Maria Böhmer’le çeşitli etkinliklerde bir araya geldim.
Hem başbakanlıktaki makamında söyleşiler yaptım, hem de katıldığı etkinliklerde
kafama takılan şeyleri sordum.

Bu ülke ortak vatanımız


2013 yılından beri Federal Dışişleri Bakanlığı’nda Kültür ve Eğitimden Sorumlu Devlet Bakanı olarak görev yapan Maria Böhmer, Almanya’daki Türklerin uyumu için gerçekten yoğun çaba gösterdi.
“Almanya bir göç ülkesi değildir” yanlışında yıllarca ısrar eden üyesi olduğu Hıristiyan Demokrat Birlik Parti’nin (CDU) göç politikasını değiştirmesinde etkin rol oynadı.
Almanya’da yaşayan Türk kökenli insanların hep yanında oldu.
Türkiye’nin doğasına ve tarihine hayranlık duyduğunu hiç gizlemedi.
Almanya’daki Türkler arasındaki aile bağlarının güçlülüğüne hayranlığını da.
Antakya’nın fahri hemşehrisi oldu.

Haberin Devamı

Bu yıl Haziran ayında Hatay’da düzenlenen bir törende Maria Böhmer’e Fahri Hemşehrilik Beratı verildi.
Ben de oradaydım.
6 yıldır bu kente severek ve zevk duyarak gelip gittiğini söyledi.
“Buraya dostluğa geldim” dedi.
“Antakya dediğimiz de yüzlerce ve binlerce yıl öncesine gittiğimiz zaman çok önemli ve bilinen bir unvanı olan şehirden bahsediyoruz. Bu coğrafyada farklı dinden, farklı kültürden ve farklı kökenden, farklı dilden insanlar yüzyıllardır içiçe barış içinde yaşıyor. Altı yıl önce ilk defa buraya geldiğimde çok özel bir nedenim vardı, o dönemde Uyumdan Sorumu Devlet Bakanı’ydım. Türkiye’den Almanya’ya çok sayıda insanın gelmiş olması bizim için çok önemliydi. Gelen insanlarımız iki ülke arasında çok sıkı bağ oluşturuyorlar” dedi.
Maria Böhmer, “Antakya’nın artık Berlin’de yalnız bir dostu değil, aynı zamanda bir aile bireyi de var. Berlin’de artık bir kız kardeşiniz var” diyerek Antakyalıların gönlünü aldı.

* * *

Maria Böhmer’e 2009 yılındaki genel seçim öncesi anamuhalefet Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) seçim programına almak istediği çifte vatandaşlık, yerel seçim hakkı ve opsiyon model (18-23 yaşları arasında tek vatandaşlıkta karar kılmak) uygulamasına son verilmesi gibi taleplerini nasıl bulduğunu sormuştum.

Bu ülke ortak vatanımız



“Biz ‘opsiyon model’le ilgili tecrübelerimizi topluyoruz. Bu gençler zaten aynı zamanda Alman vatandaşı. Bu insanlara ben ‘Alman vatandaşlığını koruyun’ çağrısı yapıyorum hep. ‘Siz buralısınız’ diyorum. Türkiye’nin askerliğini yapmayanların vatandaşlıktan atılmaması ilgili yasa planlarını çok olumlu buluyorum. Bu karar, insanların çekimser davranmalarını engelleyecektir. Uzun süredir burada yaşayan insan, artık buraya aittir. Bu ülke bizim ortak vatanımızdır” yanıtını vermişti.

“Türkiye’nin tutumu, ‘çifte vatandaşlık yolunu açar’ şeklinde yorumlanabilir mi?” soruma da “Ben Türk tarafın beklentilerini yorumlamak istemiyorum. Bu kararı olumlu buluyorum. Askerliğini yapmayanların vatandaşlıktan atılmamaları öngörülüyor. Bu olumlu bir adımdır. Uzun süredir burada yaşayan, buraya çok iyi uyum sağlamış olan insanlar Alman vatandaşı olma adımını atmalıdır. ‘Ben bu ülkenin vatandaşı olmak istiyorum’ diyebilmelidir. Bu kalpten gelmeli” diye yanıtlamıştı.
Böhmer, yerel seçim hakkıyla ilgili bir soruma da “Yerel seçim hakkı vermek, insanların sadece yarım hakka sahip olması demektir. Ben insanların tüm haklara sahip olmalarını istiyorum. O nedenle de Alman vatandaşlığına geçerek bu insanların bütün haklardan yararlanmalarını istiyorum. Tüm hak ve görevle bu ülkenin vatandaşı olmalı insanlar. İşte bu nedenle ben insanlara ‘Yarım hakla yetinmeyin. Tüm hakka sahip olmak için Alman vatandaşı olun’ diyorum” yanıtını vermişti.
Almanya’ya Türk göçünün 50inci yılında (2011) yaptığımız bir söyleşide de, birkaç yıl çalışıp geri dönmek hayaliyle başlayan Türkiye’den işgücü göçünün zamanla kalıcılığa dönüştüğünü, eşlerin ve çocukların da Almanya’ya geldiğini hatırlatarak, “Üçüncü ve dördüncü nesil burada doğup burada büyüdü. Burada eğitim gördü. Yani Almanya bu insanların da vatanı oldu. Burada en önemli olan şey, Almanya’nın bu insanların da vatanı olduğunu hissetmeleri için hepimiz elimizden geleni yapmalıyız. Hükümet bu alanda özellikle son yıllarda ciddi adımlar attı. Bunu kararlı bir biçimde sürdürmeliyiz, sürdüreceğiz de” demişti.

* * *

Haberin Devamı

Türkiye’ye yaptığı resmi bir ziyaretten dönen Maria Böhmer’e, “Ankara ve İstanbul gibi büyük kentlerin yanı sıra bazı köylerden de geçtiniz. Kafanızdaki Türkiye fotoğrafında bir değişiklik oldu mu?” diye sormuştum.
Böhmer, şu yanıtı vermişti:
“Gerçekten daha farklı bir fotoğraf oluştu. Çünkü Kayseri gibi bir kentteki gelişme beni çok etkiledi. Türkiye’yi ekonomik olarak ileri götürmek için gösterilen çabalar takdire şayan.
Başbakan’ın, Kadınlardan Sorumlu Devlet Bakanı’nın, Diyanet İşleri Başkanı’nın kadın haklarına dönük olumlu yaklaşımlarına tanık oldum. Tüm bu gelişmelerin kırsal kesimlerde yaygınlaştırılmasını umut ederim.
Türkiye’deki ailelerin yaşam şekliyle buradaki Türk ailelerin yaşam biçimi arasında da bir farklılık saptadım. Türkiye’de konuştuğum insanlar bana Almanya’da yaşayan Türklerin çok büyük bir bölümünün kırsal kesimlerden gittiklerini, bunların çoğunun da Türkiye’de gerçekleştirilen reformları yaşamadıklarını ve gelişmelerden yeterli ölçüde haberdar olmadıklarını söylediler. Türkiye’deki olumlu gelişmelerin Almanya’daki Türk ailelere de yansıtılması için ortak çaba göstermek için işbirliği yapacağız Türk tarafıyla. Örneğin kadın-erkek eşitliği. Bu bütün toplumlar için önemlidir.”

* * *

Haberin Devamı

Maria Böhmer, Almanya’da olduğu gibi Türkiye’de de toplumsal barışın korunmasında eğitimin önemli bir yeri olduğunun altını hep çizdi. Çocukların küçük yaştan itibaren yuvaya gönderilmesi için aydınlatma kampanyaları sürdürdü.
Türkiye’de dönemin Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’le de görüştüğünü söyleyen Böhmer, “Eğitim alanında Türkiye’de ciddi ve sevindirici gelişmeler var. Özellikle kırsal kesimlerde eğitimin geliştirilmesine özen gösterilmekte. Ancak hala 600 bine yakın kız çocuğunun okula gitmemesi üzüntü vericidir. Bu durum beni çok etkiledi. Çünkü Almanya’daki insanların çok büyük bir bölümü de kırsal kesimden gelmektedir. Uyumun anahtarı eğitim olduğuna göre hem Türkiye’de hem de burada eğitime ayrı bir önem verilmesi ve özen gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ve ‘eğitim, eğitim, eğitim’ diyorum” demişti.
Aile Birleşimi yoluyla Almanya’ya gelecek eşlerin Almanca bilmelerini, dil sınavına katılmalarını içeren tartışmaları da sormuştum Maria Bhömer’e. Şu yanıtı vermişti:
“Türkiye’deki görüşmelerimizde Almanya’ya gelmek isteyenler için Türkiye’de kurslar düzenleyip Almanca öğretilmesi de gündeme geldi. Bu da memnuniyet verici bir yaklaşımdır. Çünkü evlilik yoluyla Almanya’ya geleceklerin burada uyum sağlamaları böylece daha kolay olacaktır. Biz güçlük çıkarmak için değil, buraya gelecek kadın ve erkeklerin bu ülkeye daha kolay uyum sağlamalarını ve kendi ayakları üzerinde daha kolay, daha sağlam durmalarını istiyoruz.”

Haberin Devamı

Maria Böhmer’e, “Göç ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı uyumdan ne anlamaktır?” diye de sormuştum.
“Birincisi; benimseme. Yaşanan ülkenin benimsenmesi ve bu ülkeye evet denmesi. Almanca bilmek, Almanya’daki yasalara saygılı olmak. Buradaki yasalar ve değerler ışığında yaşamak. Ancak bu insanların kendi değerlerinden ve kültürlerinden ve dillerinden, dinlerinden feragat etmeleri anlamına gelmez.
İkincisi; katılım. Toplumsal, kültürel, ekonomik, politik gelişmelere katılım.
Üçüncüsü; sorumluluk üstlenmek. Bu göçmen kuruluşları için de kişiler için de geçerlidir. Bizim politikamızın sloganı ‘Desteklemek ve talep etmektir.’ İnsanların Almanca öğrenmelerini istiyorsak, onlar için yeterli sayıda dil kursu düzenlemeliyiz” demişti.
Devlet Bakanı Maria Böhmer, bugün de aynı şeyleri savunmakta...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!