Güncelleme Tarihi:
GAZETECİ Sıtkı Uluç, uzun yıllar görevde bulunduğu Avrupa'da yaşadıklarını "Elveda Batı(k) Avrupa" adlı kitabında kaleme aldı. AB ve Nato'da en uzun süreli akreditasyonu olan gazeteciler arasında yer alan Uluç, aldığı görevler sırasında yaşadıklarını ve ülkesine dönüş heyecanını okuyucularla paylaştı. "Nato, AB ve Diğer 'Genel Ev' koridorlarında 35 Yıl" üst başlığı ile sunulan kitap, Paris'ten İsveç'e, Atina'dan Portekiz'e birçok ilginç anıyı kapsıyor. Kitap Boyut Yayın Grubu tarafından yayımlandı.
KİTAP İÇİN NE DEDİLER....
Zeynel LÜLE / HÜRRİYET
Bu başlık, bir kitap adı.
Bana ait değil.
Yıllarca aynı diplomasi koridorlarını, toplantı odalarını, göreve giderken aynı ulaşım araçlarını paylaştığım, benden de kıdemli bir gazeteci dostumun kitabı.
O artık Avrupa'ya veda etti ve 30 yıl boyunca aralıksız görev yaptığı Brüksel'den Türkiye'ye geri döndü.
Yurtdışındaki 30 yıllık gazetecilik hayatında bir serüvenden diğerine koşturan Sıtkı Uluç'un "Elveda Batı(k) Avrupa" adlı kitabı, Avrupa'nın resmi kurumlarında yıllarca haber kovalamış ve koridorlarında ömür tüketmiş bir muhabirin Avrupa'yla ironik vedalaşması...
Kitabın her sayfasında kendimi buldum. Benim ve benim gibi bu mesleğin uluslararası ilişkiler kısmını takip eden her gazetecinin yaşadıkları.
Ama Sıtkı Uluç'un benden veya bu mesleği Brüksel, Strasbourg ve AB başkentlerinde yürütenlerden farkı, mükemmel şekilde "mizahi", hatta "hiciv" maharetli bir kaleme sahip olması.
Aslında kitapta, ağlanacak hallere gülüyorsunuz.
Güldükten sonra geriye yaslanıp neye güldüğünüzü düşündüğünüzde, içiniz burkulabiliyor.
Avrupa'yla vedalaşmak
Uluç'un kitabına verdiği ad, kitabın ruhunu ele veriyor. Kitap, Avrupa'nın resmi kurumlarında yıllarca haber kovalamış, kendi ifadesiyle koridorlarında bir ömür tüketmiş bir gazetecinin Avrupa'yla vedalaşması …
Boyut Yayın Grubu tarafından yayımlanan "Elveda Batı(k) Avrupa"da, 70'li yıllarda "Batık Türkiye"den kaçmak sevdasındaki gençlerin "kapak attıkları" Batı Avrupa'da yaşadıkları, AB yandaşlarının ve karşıtlarının çelişkili yaklaşımları, AB bayrağının gerçek öyküsü, Kemalistlere ve Silahlı Kuvvetler'e AB bakışı, Kıbrıs konusunda AB oyunları, AB'ye katılım müzakerelerinin kulis gerçekleri, AB sömürgelerinin bugünkü bilançosu, İslam ve laiklik konusunda AB kriterleri gibi konular işleniyor.
Neler yok ki
Başbakan'ın "Ulemaya sormalı" ifadesinin Danimarka'dan Türkiye'ye ne koşullarda yansıtıldığı, Batı Avrupa'da seksofobların nasıl iktidara geldikleri, krematoryum ve ötanazi gibi konularda yaklaşımlar, NATO Genel Sekreteri seçiminde yaşananlar, Türkiye'nin Brüksel Büyükelçiliği'nde günlerce dalgalandırılan Fenerbahçe bayrağının öyküsü, Batı Avrupalıların Osmanlı döneminden bu yana Türkiye'de sömürge arayışlarının belgeleri, "Federal" Belçika'nın gerçekleri, Belçikalı bir devlet bakanına Türkiye'de askerlik yaptırma gereğinin hikâyesi, AB'de, Türkiye'nin de adının karıştığı casusluk olayları …
Hepsi birden "Elveda Batı(k) Avrupa"da...
Veda mektubu
Bugünkü Türkiye-Avrupa ilişkileri malumunuz.
Sıtkı Uluç'la, bu ilişkileri yıllardan beri izleyen ve bu sürece "ömür vermiş" nadir iki gazeteciyiz.
Uluç bu sürece, sözünü ettiğim bu kitapla bir nokta koydu. Belki de bütün yükü benim sırtıma bırakarak Türkiye'ye döndü. Şimdi onun bu "veda mektubu", kitapçıların raflarında diğer nesillerin bilgisine sunulmuş durumda …
O yükü attı ve bana bıraktı.
Koridorlar, toplantı salonları bu telaşlı koşturmaca yalnız çekilmiyor.
Kitabı okuyun anlayacaksınız.
Bu yük tek başına taşınmaz.