Güncelleme Tarihi:
GÖRMEZDEN GELDİLER
Evet...
Hamas’ın saldırılarının, çocuk, genç, yaşlı kadın erkek, sivil demeden insanları öldürmesinin savunulacak, kabul edilecek hiçbir yönü yoktur.
Olamaz da...
Ama İsrail de Gazze’de çocuk, genç, yaşlı, kadın, erkek, sivil demeden binlerce insanı öldürdü.
Bunun da savunulacak ve kabul edilecek hiçbir yönü yoktur.
Olamaz de...
Ancak Alman medyası bunu neredeyse görmezden geldi.
Arap kökenlilerin yoğun olduğu Berlin’in Neukölln kesiminde Hamas’ın saldırılarını kutlayan, sokakta tatlı dağıtan birkaç kendini bilmezin tutumunu ön plana çıkardı.
Almanya’nın farklı kesimlerinde ‘İsrail’le dayanışma’ gösterileri yapılırken, başkent Berlin’de ve başka birçok kentte ‘Filistin’le dayanışma’ gösterilerine izin verilmedi.
İzinsiz gösteriler de polis tarafından dağıtılırken, birçok gösterici gözaltına alındı.
Polisle sürtüşmeleri ön plana çıkaran Alman medyası, özgürlükleri unutup, ‘gösteri yasağına’ destek verdi.
Sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) Eş Başkanları Alice Weidel ile Tino Chrupalla, Hamas’ı destekleyenlerin sınır dışı edilmesini istediler.
AfD kervanına SPD Eş Başkanı Lars Klingbeil ile başka politikacılar da katıldı ve “Kim Almanya sokaklarında Hamas saldırılarını kutlarsa ve Alman pasaportu yoksa, sınır dışı edilmeli” dediler.
YASALARA GÖRE HERKES EŞİT
SPD’li Federal İçişleri ve Yurt Bakanı Nancy Faeser de buna destek verdi.
CDU Genel Sekreteri Carsten Linnemann, “İsrail devletini inkâr edenler sınır dışı edilmeli” dedi.
Hükümet ortağı FDP’li Federal Meclis Başkan Yardımcısı Wolfgang Kubicki, ‘yabancılar’, yani Alman vatandaşı olmayanlar tarafından düzenlenen Filistin yanlısı gösterilerin yasaklanmasını istedi.
Kubicki, haftalık Focus dergisinde yayınlanan makalesinde, Alman Anayasası’nın 8’inci maddesine göre ‘yalnız Alman vatandaşlarının bir araya gelme, toplanma, yani gösteri yapma hakkına sahip olduğuna’ yer verirken, İkamet Yasası’na göre Alman pasaportu olmayanların politik aktivitelerde bulunamayacağını savundu.
Bu gösteriler için izin alanların hemen hemen hepsi, ‘yabancı kökenli de olsa’ Alman vatandaşıdır.
Bu gösterilere katılanların büyük bir bölümü de öyle.
Kaldı ki, Alman vatandaşı olmasalar bile ‘Yasa önünde eşitlik’ başlıklı Alman Anayasası’nın 3’ünü maddesinde “Bütün insanlar yasa önünde eşittirler... Cinsiyeti, soyu, ırkı, dili, yurdu ve kökeni, inancı, dini ve siyasi görüşlerinden dolayı hiç kimse mağdur edilemez ve hiç kimseye imtiyaz tanınamaz” denilmektedir.
Aynı zamanda bir hukukçu olan Kubicki’nin bunu bilmemesi mümkün değildir.
Kaldı ki, çifte vatandaşlıkları olmayan ‘göçmen kökenlilerin’ de ‘saf kan’ Almanların olduğu gibi Alman pasaportları iptal edilemez.
Bunu Kubicki’nin de öyle düşünen Alman politikacıların da kafalarına iyice yerleştirmeleri gerekir.
Ama sağduyulu Alman politikacılar da Alman medyası da bu gerçekleri görmezden, duymazdan gelmeyi yeğlediler, hâlâ yeğliyorlar.
İşte bu nedenle de “Bu kadar da olmaz, olamaz!” diyorum.