İlhan BABA / NÜRNBERG
Oluşturulma Tarihi: Eylül 11, 2022 16:21
9 Eylül 2000’de Nürnberg’deki Leignitzer Caddesi’nde çiçek sattığı aracının içinde NSU terör örgütü tarafından katledilen Enver Şimşek için anma programı düzenlendi. Ancak törene katılımın çok az olması, hatta ailesinin de katılmaması ve gösterilen duyarsızlık şaşkınlık yarattı. Almanya’daki Türk düşmanlığı ve ırkçı nefretin en vahşi göstergesi olan NSU cinayetinin daha şimdiden unutulması herkesi üzdü.
ANMA törenine sadece Nürnberg Başkonsolosu Serdar Deniz, Nürnberg Metropol Türk Toplumu Başkanı Bülent Bayraktar, DİTİB Eyalet Birliği adına DİTİB Fürth Başkanı Refet Avcı ile dua okumak için de Fürth DİTİB Mevlâna Camii Hocası Seyfettin Çoban katıldı. Anma törenine aileden de kimse katılmadı. Bir dakikalık saygı duruşuyla başlayan törende konuşan Başkonsolos Deniz, şunları söyledi: “NSU terör örgütü tarafından hunharca katledilen Enver Şimşek cinayeti, cinayetler serisinin ilk katliamı olarak kayıtlara geçmiştir. NSU kurbanlarının Alman polis dışında 8’i sadece Türk oldukları için biri de Türk’e benzediği için öldürülmüştür. Bu cinayetlerin üçü Nürnberg bölgesinde işlenmiştir. Ailesini geçindirmek için çalışan, emeğiyle Alman ekonomisine katkıda bulunan 3 masum insan, Enver Şimşek, Abdurrahim Özüdoğru ve İsmail Yaşar, NSU terör örgütü tarafından Nürnberg’de iş yerlerinde acımasızca katledilmiştir. Kurban yakınları resmi makamların ağır suçlamalarına maruz bırakılmış, yıllarca yas tutmalarına bile izin verilmemiştir. NSU kurbanlarının anılması, yaşananların unutulmaması ve unutturulmaması konusunda, Türk sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile vatandaşlarımızın daha duyarlı davranıp içten katılım sağlamaları önem taşımaktadır. Nürnberg’de yaşayan bizlerin ve Almanya’daki Türk toplumunun olduğu kadar Alman idarecilerin ve Alman dostlarımızın da özel bir sorumluluğu olduğunu düşünmekteyiz.”
‘BÜYÜK SORU İŞARETLERİ BIRAKTI’“Almanya’daki Türk toplumu henüz Solingen ve Möln’de yaşanan büyük acıların ve kayıpların açtığı yaraları saramamışken, NSU terör örgütünün işlediği seri cinayetler toplumda bir kez daha derin korku ve endişe yaratmıştır. 10 yıl gizli şekilde faaliyetlerini sürdüren NSU üyelerinin cinayet işlemeleri devam ederken, yakalanamamaları daha sonra yakalanmalarının akabinde Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi’nde 5 yıl boyunca devam eden davada sorumluların yetersiz cezalar almaları akıllarda büyük soru işaretleri bırakmıştır. Bu durum, NSU’nun esasen basit bir çete olmadığının ve bazı çevrelerce korunduğunun göstergesi olarak algılanmaktadır. Diğer yandan 2019 yılının son çeyreğinde yaşanan Halle saldırısı ve geçtiğimiz yılın ilk çeyreğinde Hanau’da meydana gelen Türkleri ve göçmenleri hedef alan kanlı katliamlar, ırkçılık ve yabancı düşmanlığının sadece NSU ile sınırlı olmadığını da gözler önüne sermiştir.”
‘TÜRK TOPLUMU KORKUSUZCA YAŞAMALI’“Almanya’ya 1960’larda misafir işçi olarak gelenlerin çocukları ve torunları bu topraklarda yaşamaya başladıkları ilk andan itibaren ülke ekonomisine anlamlı katkı vermeye başlamışlar. Bilahare takip eden nesillerde düz işçilikten Alman ekonomisinin değişik sektörlerinde gerek yönetici gerek iş yeri sahibi insanlar olarak bu ülkenin gelişmesine katkıda bulunmayı sürdürmüşlerdir. Türk toplumunun Almanya’nın ekonomisine katkıda bulunurken, hayatından endişe duymadan güven ve huzur içinde yaşamayı talep etmesi en doğal hakkıdır. Ne var ki, Türkiye kökenli insanlarımızın 21’inci yüzyılda Almanya’da hâlâ bu endişe ve korkuyu taşıyarak hayatlarını sürdürmeye çalışmaları üzücüdür. Unutulmaması gerekir ki, bu insanlar Türkiye kökenli, aynı zamanda Almanya’ya da aittirler. Almanlarla iyi ve kötü günde kader birliği etmişler ve etmeye devam edeceklerdir. Bu insanlar, iki dost ve müttefik ülkenin ortak zenginliğini teşkil etmektedirler. Alman yetkililerin bu topraklarda Türk toplumunun korkusuzca yaşam hakkını temin edecek adımları atacağına inanmak istiyoruz. Enver Şimşek’in adının öldürüldüğü yere verilmesi yönünde Nürnberg Belediye Başkanı Marcus König tarafından alınan inisiyatifin ve ortaya konulan kararlı duruşun aynı zamanda ırkçılığa ve faşizme karşı da sağlam bir duruş ve mesaj teşkil ettiğinin bir kez daha altını çizmek istiyorum. Bu nedenle kendisine ve bu projenin gerçekleştirilmesinde katkısı olan, emeği geçen çalışma arkadaşlarına şahsım ve bütün vatandaşlarım adına tekrardan şükran duygularımı iletiyorum.”