Güncelleme Tarihi:
AŞIRI SAĞCI TERÖRİST 77 KİŞİYİ KATLETTİ
Norveç’te 2011 yılında Andres Behring Breivik isimli aşırı sağcı terörist, önce başkent Oslo’da hükümet merkezi yakınlarında bombalı saldırıda bulundu, sonra da Utoya adasında kamp yapan gençleri kurşun yağmuruna tutarak 77 kişiyi öldürdü.
Mahkemede, “Batı Avrupa’nın İslamlaşmasının ve İslami kolonileşmenin engellenmesi” için bu saldırıları gerçekleştirdiğini söyledi.
Yani apaçık İslam düşmanı olduğunu itiraf etti.
Almanya’da da hem gizli hem de açık İslam düşmanlığı 1980’li yıllardan beri sistematik olarak arttı.
Almanya’ya Müslüman işgücü göçü Türklerle 1961 yılında başladığı halde, hiç kimse onların dininin ne olduğunu yıllarca sormadı.
Paris’te sürgünde olan Ayetullah Humeyni’nin 1979 yılında İran’a geri dönüp aynı yıl İran İslam Cumhuriyeti’ni ilan etmesiyle Almanlar İslam’ı keşfetti.
İşte o zamandan itibaren Almanya’da cami, minare, İslam dini dersleri ve zamanla da Türkiye’den imam gönderilmesi ve son dönemlerde de Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) ile ilişkilerin sonlandırılması tartışmaları ülke gündemine yerleşti.
Hala da devam etmekte.
Almanya’da “Pegida” kısa adıyla tanınan “Batı’nın İslamlaşmasına karşı Vatanperver Avrupalılar” çatısı altında buluşan aşırı sağcılar, yıllardır İslam düşmanlığı yapmaktadır.
2017 yılındaki genel seçimlerde Federal Meclis’e giren sağ popülist “Almanya için Alternatif” (AfD) de öyle.
İSLAM DÜŞMANLIĞI SEÇİM KAZANDIRIYOR
Yalnız Almanya’da değil, diğer Avrupa ülkelerinde de İslam düşmanlığı seçim kazandırıyor.
Fransa’da aşırı sağcı Ulusal Cephe (FN) yıllardır İslam düşmanlığı yapmaktadır.
Adını “Ulusal Birlik” (RN) olarak değiştiren bu parti, koltuğu aşırı sağcı babası Jean Marie Le Pen’den devralan kızı Marine Le Pen, İslam düşmanlığını artırarak sürdürmektedir.
Belçika’da aşırı sağcı “Flaman Çıkarı” (VB) “İslam Avrupa toplumu için en büyük tehlikedir” diyerek İslam düşmanlığını körüklemektedir.
Hollanda’da aşırı sağcı Hollanda Özgürlük Partisi’nin (PVV) lideri Geert Wilders, ülkede Müslümanların kutsal kitabı Kur’an’ı Kerim’in yasaklanmasını istemektedir.
Cami inşa edilmesinin yasaklanmasını da.
Hem de, Hollanda Anayasası’nın yanısıra Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde ve Avrupa İnsan Hakları Konvansiyonu’nda çok açık bir biçimde, “Herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğü hakkı vardır” denildiği halde.
POLONYA’YI ANLAMAK
520 milyon nüfuslu Avrupa’da 25 milyon civarında Müslüman yaşadığı halde, Avrupalılar tam bir “İslamlaşma korku ve tedirginliği” yaşamaktadır.
Fransızların yüzde 78.8’i, Polonyalıların yüzde 72.1’i, İtalyanların yüzde 49.7’si, Almanların yüzde 46’sı, İngilizlerin yüzde 44.7’si, Hollandalıların yüzde 41.5’i ülkelerindeki Müslüman sayısının çok olmasından şikayet etmektedir.
Oysa ki bu ülkelerin hiç birinde Müslümanların toplam nüfus içindeki oranı yüzde 8’i bile bulmamaktadır.
Evet, 82 milyon nüfuslu Almanya’da 4.5 milyon Müslüman yaşamaktadır. 67 milyon nüfuslu Fransa’da 5.7 milyon Müslüman yaşamaktadır.
53.4 milyon nüfuslu İngiltere’de yaşayan Müslüman sayısı 1.7 milyon civarındadır.
60.5 milyon nüfuslu İtalya’da 750 bin Müslüman yaşamaktadır.
16.9 milyon nüfuslu Hollanda’da 945 bin Müslüman yaşamaktadır.
Ya Polonya da?
38 milyon 500 bin nüfuslu Polonya’da yaşayan Müslüman sayısı 32 bini bile bulmadığı halde, halkının yüzde 72.1’inin “ülkemizde çok Müslüman var” görüşünü paylaşmasını anlamak mümkün değildir.
Olamaz da.