Bu acı asla dinmeyecek

23 Mayıs 1993’te, Almanya’nın Kuzey Ren Vestfalya (KRV) eyaletinde bağlı Solingen kentinde 4 Neonazinin kundakladığı evde hayatını kaybeden Saime Genç (4), Hülya Genç (9), Gülüstan Öztürk (12), Hatice Genç (18) ve Gürsün İnce (27) için, katliamın 30’uncu yıl dönümünde Solingen Belediyesi’nde bir anma töreni düzenlendi. Törene, Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, Federal İçişleri Nancy Faeser, Federal Gıda ve Tarım Bakanı Cem Özdemir, Dışişleri Bakan Yardımcısı Yasin Ekrem Serim, Türkiye Cumhuriyeti Berlin Büyükelçisi Ahmet Başar Şen, Köln, Düsseldorf, Essen, Münster başkonsolosları, Solingen Belediye Başkanı Tim Kurzbach, Federal Meclis Başkanı Baerbel Bas, KRV Başbakanı Hendrik Wüst ile Türk ve Alman çeşitli sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı. Tören, Mirza Odabaşı’nın Mevlüde Genç’in hayatını anlatan filmden kısa bir kesitle başladı. Sunumdan sonra Belediye Başkanı Kurzbach katliamı anlatarak saldırının insanlığa, birlikte yaşama kültürüne bir saldırı olduğunu söyledi. Kurzbach, Mevlüde Genç’in mükemmel bir insan olduğunu, hayatı boyunca barış içinde birlikte yaşam ve dostluk için çaba gösterdiğini vurguladı. Konuşmasının sonunda hayatını kaybedenlerin isimlerini okuyan Kurzbach, salonu saygı duruşuna davet etti. Saldırıda iki kızını, iki ablasını ve yeğenini kaybeden Kamil Genç, acılarının hiç dinmediğini söyledi.

‘ACINIZ HER ZAMAN SİZİNLE’
Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier ise sağduyulu herkese aşırı sağ, ırkçılık ve yabancı düşmanlığına karşı kararlı bir biçimde mücadele verme çağrısında bulundu. Steinmeier, Solingen doğumlu Türkiye kökenli yazar ve tercüman Özlem Özgür Dündar’ın, Genç Ailesi’nin çektiği acıları anlattığı romanındaki, geçen yıl yaşamını yitiren Mevlüde Genç’in bu sözleriyle başladı: “Alışverişe gidiyorum ve yangının ortasında duruyorum torunumu sabah okula götürüyorum ve yangının ortasında duruyorum kahvaltı masasında oturuyorum ve yangının kokusunu alıyorum yatağımda yatıyorum ve yangının sıcaklığını yüzümde hissediyorum.” Steinmeier, “Sevgili Özlem Özgül Dündar, romanınızdaki bu sözlerde Mevlüde Genç’i duyuyorum. Yazdıklarınız ve Genç Ailesi’nin acısını ve kederini tasvir etme tarzınız beni derinden etkiliyor” dedi. Anma etkinliği öncesi Genç Ailesi ile buluşmasında onların acılarını paylaştığını belirten Steinmeier, şöyle devam etti:

“Siz bana acının ve hatıraların hayatınızı nasıl etkilediğini anlattınız. Bu acıyı yaşayan sizlerin aslında anma için bir yıl dönümüne ihtiyacınız yok. Acınız her zaman ve her yerde sizinle ve ben acınızın 30 yıl sonra da azalmadığını tahmin edebiliyorum. Bu acı asla dinmeyecek. Bugün, 29 Mayıs 1993’te öldürülen 5 genç kadını ve kız çocuklarını anmak için buradayım. Bugün hep birlikte sessizlik içinde Gürsün İnce, Hatice Genç, Gülüstan Öztürk, Hülya Genç, Saime Genç ve tabii ki geçen sonbaharda aramızdan ayrılan Mevlüde Genç’in yasını tutuyoruz. Mevlüde Genç, çektiği tüm acılara rağmen kin ve nefret değil, hep barış çağrısında bulundu. Barış içinde birlikte yaşama önemli katkılarda bulundu.”

‘SOLINGEN’DEN ÖNCE DE VARDI’
“Hoyerswerda’da, Saarlouis’de, Rostock-Lichtenhagen’de, Mölln’de ve başka yerlerde, 1980 yılında Münih’te Ekim Bayramı’nda, son yıllarda Halle’de, Hanau’da aşırı sağcı eylemlerde bulunuldu. Bu saldırılar, 1993 yılından önce de vardı, 1993’ten sonra da. Almanya’da aşırı sağcı saldırılar, yıllarca gözü dönmüş bireyler tarafından gerçekleştirildi diye algılandı ve bu bir hataydı. Cürümü işleyenlerin yapılanmaları ve ideolojileri üzerinde durulmadı. Hatta görmezden gelindi. Ben aşırı sağcılıktan bahsediyorum. Irkçılıktan bahsediyorum. İnsan düşmanlığından bahsediyorum. Almanya’da siyah saçlılara, ismi yabancı olanlara, başka dinden olanlara, sığınmacılara, yersiz yurtsuz olup da sokaklarda yatıp kalkanlara, engellilere, hatta hoşgörülü bir toplum için ağırlığını koyanlara karşı aşırı sağcı ve ırkçı şiddet hâlâ var. Susmak ve sessiz kalmak yerine, onlara karşı mücadele vermek için bizim medeni cesarete ihtiyacımız var. Benim için şu çok açık; Bu ülkeyi seven, insanlarından nefret etmez. Solingen’deki o korkunç cürümden 30 yıl sonra da hâlâ şaşkın, öfkeli ve üzgünüz. Ama, sindirilmiş, korkutulmuş, çaresiz, elimiz kolu bağlı da değiliz.”

SERİM: UNUTMAYACAĞIZ
Dışişleri Bakan Yardımcısı Yasin Ekrem Serim de anma etkinliğini 29 yıldır düzenleyen ve bu katliamın unutulmamasına katkıda bulunan Solingen Belediyesi’ne teşekkür etti. Almanya’daki Türk toplumunun da Türkiye’deki insanların da Solingen’i de benzer diğer saldırıları da asla unutmayacaklarını ve unutturmayacaklarını vurguladı.

ONLAR KALBİMİZDE YAŞIYOR
KRV Eyalet Başbakanı Hendrik Wüst de Hoyerswerda ve Rostock gibi ırkçı saldırıları hatırlatarak Solingen’in ilk olmadığını söyledi. Yabancı düşmanlığı yerine insan düşmanlığı söylemini kullanan Wüst, kurbanlar Saime, Hülya, Hatice, Gülüstan, Gürsün’ün isimlerini sayarak, “Onlar hep kalbimizde yaşıyor. Hoşgörü ve barış içinde birlikte yaşadığımız eyaletimizde kimsenin zarar görmesine izin vermeyiz” dedi.

5 KİŞİ CANINDAN OLDU
29 Mayıs 1993’te Solingen’de Genç Ailesi’nin yaşadığı bina, 16-23 yaşlarında olduğu belirlenen Neonazi 4 Alman genci tarafından kundaklandı. Saime Genç (4), Hülya Genç (9), Gülüstan Öztürk (12), Hatice Genç (18) ve Gürsün İnce (27) can verdi. Olaydan sonra 4 ırkçı Neonazi yakalanarak gözaltına alındı. Genç ailesinin hayatını karartan failler Markus Gartmann (23), Christian Buchholz (20), Christian Reher (17) ve Felix Köhnen (16) ise yaklaşık 2 yıl süren dava sonunda 10 ila 15 yıl hapis cezası aldılar ve cezalarını çektikten sonra serbest bırakıldılar. Kuzey Ren Vestfalya’da yaşıyorlar ancak adresleri gizli.