Güncelleme Tarihi:
HAYATIMDA ilk kez, bir röportaja giderken, mesai arkadaşlarımdan "helalleşerek" ayrıldım. Niye mi? Çünkü, konuşacağım kişinin benimle bir ortaği özelliğim var. İkimiz de motosikletçiyiz. Ama aramızdaki en büyük fark, ben görerek, Alman Ralf Mackel ise görmeyerek kullanıyor motosikleti.
Kafaya koymuştum; röportajdan sonra, sadece karanlığı ve aydınlığı birbirinden ayırtedebilen Mackel ile birlikte piste çıkıp, motosikletiyle bir tur atacaktık. Ama tabii ki direksiyonun başında o olacaktı, ben de arkasında oturacaktım.
Saatte 271 km hız yaptı
Mackel, Formula 1'in bir alt kategorisi olan "Formel Renault" yarış arabasıyla çıktığı deneme sürüşünde saatte 271 kilometre hız yaptığını söyleyince, "Ama herhalde bu sürat rekorunuzu, bugün benimle kırmayacaksınız değil mi" deyince, hafif gülümsedi ve "Bak ve gör" dedi. Bunu bana söyleyen gözü görmeyen biri olduğu için önce bu söylediklerini nasıl yorumlamam gerektiğini anlayamadım. Ama gördüm ki, bana karşı insaflı davrandı ve çok hızlı gitmedi.
Yeşil renkli ve 129 beygir gücüyle saatte 270 km hız yapabilen "Ninja ZX6 R 600" yarış motoruyla turumuzu sağ-salim tamamladık. Sonra oturduk ve çocukluğundan bugüne kadar artarak devam eden motorsiklet ve yarış tutkusunu konuştuk.
- Önce şu soruyla başlayalım: Gerçekten ne kadar görebiliyorsunuz? Görme engelinizin nedeni ne?
Almanya'da körler iki gruba ayrılır. Devletin yasal olarak kabul ettiği "görme engellisi" yüzde 5'ten fazla görme yeteneği olmayan kişilerdir. Bir de "klinik açıdan görme engelliler" vardır ki bunlar yüzde 3 görebiliyorlar. Benim doğuştan sadece yüzde 3 görme yeteneğim vardı. 25-30 yaşlarıma geldiğimde görme yeteneğim iyice azaldı. Sağlıklı bir kişi de, çocukluğunda ve gençliğinde sahip olduğu yüzde 100 görme yeteğini yaşlandıkça yitirir. Ancak bu kayıp yüzde 3 veya yüzde 5 olursa, kişi bunu fark etmez çünkü yine de yüzde 90-95 görüyordur.
Ünlü televizyon sunucusu Günther Jauch beni programına davet etti. Ancak programdan önce doktora gidip, rapor getirmemi istedi. Rapora göre, sadece yüzde 0,3 görebiliyorum. Yani ben artık sadece aydınlığı ve karanlığı birbirinden ayırtedebiliyorum.
- Kimin işi daha zor, doğuştan görmeyenler mi yoksa, sonradan görme yeteneğini kaybedenler mi?
Sanıyorum, bir kaza sonucu veya sonradan görme yeteneğini kaybedenlerin işi ve hayatla mücadelesi, doğuştan görmeyenlere göre daha zor. Ancak hangi şekilde görme yeteğini kaybetmiş olursa olsun, görme engelliler hiçbir zaan hedefsiz olmamalı. Kendilerine koyacakları küçük hedeflere ulaştıkça, yeni hedefler belirlemeliler. En önemlisi ise, gözü görmeyenler dış görünümlerine çok dikkat etsinler. "Nasılsa ben görmüyorum" diyerek, renk açısından uyumsız kıyafetler giyilmemeli. Çünkü, gözü görmeyen bir kişi toplum girdiğinde mümkün olduğu kadar göze batmamalı.
- Motosiklet ve araba yarışlarına merakınız nasıl başladı?
Gözlerim görmediği için küçük yaşlardan beri, ses çıkaran her türlü motor ilgimi çekiyordu. Sonra benzinlikler ve tamirhanelerde ufak tefek işlerde çalışarak harçlık kazandım. Küçüklüğümden beri, hep sınırları zorladım ve görme engelimin hayatımı engellemesine izin vermedim. Özgürlüğü tatmak için ilk kez 5 yaşındayken mobilet, 9 yaşında da tarla yollarında ve arka sokaklarda araba kullandım. Motor yarışı tutkunu olduğum için bir gün, bir yarış esnasında Pit Stop'a girdim. Orada tanıştığım iki yarışmacının dikkati çekmişim ki, beni antrenman sürüşüne davet ettiler. Bu şekilde motor yarışlarına bulaştım. İyice piştikten sonra ise Alman otomobil yarışı DTM ve Uluslararası Motor Şampiyonası İDM'de sunulan şov bölümlerinde özel gösteriler yapmaya başladım. Halihazırda, Kawasaki Almanya ile işbirliği anlaşmam var ve şirketin tanıtım etkinliklerinde görev alıyorum.
- Peki pisti görmeden nasıl gidiyorsunuz? Gösterilerinize nasıl hazırlanıyorsunuz?
Görme yeteneğim olmadığından, duyma yeteneğim daha gelişmiş durumda. Motosiklet veya arabayla giderken, motordan gelen sesten ne kadar hız yaptığımı, arabanın çıkardığı sesin yankılanmasından pistin neresinde olduğunu duyuyor ve hissediyorum. Bunun için dışardaki sesleri içeri veren özel kask kullanıyorum. Örneğin pist kenarında duran lastiklerden yansıyan seslerden viraj veya düz yolda olduğumu anlıyor veya insan seslerinin yoğun olduğu yerden geçerken, orasının tribünler olduğunu biliyorum. Ama tabii, akşam deneme sürüşü yaptığım piste ertesi gün bir değişiklik yapılırsa, örneğin yol kenarında istiflenen lastikler birkaçı kaldırılırsa, oryantasyonum dağılır ve kaza yapma ihtimalim yükselir.
Piste çıkmadan önce parmağımla, harita üzerinde pisti ezberliyorum. Bu da 2-3 hafta sürüyor. Sonra birinin eşliğinde pisti defalarca turladıktan sonra kendim bu piste çıkıyorum. Şimdiye kadar hiçbir gösteride, telsiz bağlantısı ile yardım almadım. Tamamen kendi duyu ve hislerimle gidiyorum.
- Gençliğinizde sık sık mobiletle uzak turlara çıktığınız doğru mu?
Evet doğru. 16 yaşlarındaşken oturduğum Friedberg kentinde, motor yarışlarının yapıldığı 100 km uzaklıktaki Heidelberg kentine motosikletimle gidip geldim. Buna gençlik hatası da diyebilirim. Bugün ise böyle bir şeyi asla yapmam. O zamanlarda trenle veya otobüsle yolculuk yapmak çok pahalıydı ve zahmetliydi. Bu nedenle, mobiletimle daha ucuza gidip geliyordum. Hiç kaza yapmadığım gibi, kimse de fark etmedi, benim görme engellisi olduğumu. Ailem benden hem klasik bir görme engellisinin yapması gerekenleri yapmamı bekliyorlardı; dikkati çekmeyecek, sade ve kolay bir işte çalışabilecek, kendini riske atmayacak. Oysa ses çıkaran her türlü alet benim ilgimi çekiyordu. Ailem tabii, bu yaptıklarımı bilmiyor, birçoğunu da sonradan öğrendi.
- Görme engellisi çocuklar için hazırladığınız sosyal projeniz var. Bundan biraz bahseder misiniz?
Evimin bulunduğu Freiensteinau kentinde, 3 bin metrekarelik arazim var. Bu arazinin üzerine, görme engellileri için bir "Mobilite Merkezi" kurmak istiyorum. Burada özellikle evinden veya dar çevresinden çıkmamış görme engellesi çocukların gelip, burada benim gözetimimde dört tekerli Quad kullanarak, özgürlüğün tadına varmalarını istiyorum. Ayrıca, burada bir havuz kurup profesyonel balıkçılar, para karşılığında balık avlayabilecekler. Elde edilen gelir de, "Görme Engellileri Yardım Grubu Projesi"ne (Projekt: Blindenselbsthilfe) aktarılacak. Ayrıca, çocuklar için, kendi elleriyle ekmek pişirebilecekleri bir fırın kurmak istiyoruz.
Amacımız, çocuklar özgürlüklerini tadarak, özgüvenlerini artırabilsinler. Bu projeyi ancak bağışlarla gerçekleştirebiliriz. Bağışlar illaki para şeklinde olmak zorunda değil. Pist, fırın veya havuz için gerekli olan yapı malzemesi de bağışlanabilir. Yaklaşık 200 bin Euro toplayabilirsek, "Mobilite Merkezi"ni gelecek yılın sonuna kadar kurabiliriz. İlgilenenler, www.ralf-mackel.de internet sitesinden veya Almanya'dan 06666/918 0 918 numaralı telefondan bilgi alabilir.
Ayrıca otomobil kullanmaya meraklı olan Türk şarkıcı Metin Şentürk ile tanışıp, kendisiyle Türkiye'de görme engellilerin yararına bir programa katılmak isterdim.
Ralf Mackel kim
1965 yılında doğduğundan beri gözleri görmeyen Ralf Mackel, görme engellilerin eğitim gördüğü Friedberg'deki yatılı okulda ilk ve ortaokulu okudukten sonra ticaret okuluna gitti. Daha sonra bilgisayar programcılığı üzerine meslek yapan Mackel, 1984 yılında Heidelberg'de ilk kez görme engellesi bir kişiyle başlatılan bilgisayar program denetleme projesinde görev aldı. Mackel, 1986-1995 yılları arasında Telekom'un muhasebesinde çalıştıktan sonra, 1995 yılında oturduğu Usingen kentinde iflas eden oto elektrik yedek parçalarının satıldığı Bosch şubesini alarak şirketi kara geçirdi. 1999-2005 arasında Opel tamirhanesi işleten Mackel, 1993 yılından bu yana da motor sporuna merak saldı.
Mackel, 20 Eylül 2009 tarihinden itibaren, pahalı saatlerin satışa sunulduğu 1,2,3TV isimli özel televizyon kanalında sunuculuğa başlayacak. Kawasaki Almanya ile de sözleşme imzalayan Ralf Mackel, büyük motosiklet