Güncelleme Tarihi:
“Berlinale”nin direktörü Dieter Kosslick, sahnede bu yılki etkinliklerle ilgili gözlemlerini anlatırken,"En güzel anılarımdan biri, 'Bal' filminde oynayan küçük Bora'nın kırmızı halı üzerinde devleşmesiydi. Bora'nın bana, 'Ben de sana sarılmak istiyorum' demesi, beni çok etkiledi. Çok duygulandım" dedi.
Dieter Kosslick, bunu söylediği sırada 7 yaşındaki Bora Altaş'ın oynadığı “Bal” filminin Altın Ayı ödülüne layık görüldüğü henüz bilinmiyordu.
Şüphesiz Dieter Kosslick bundan haberdardı, ama salonu dolduran yüzlerce davetli ve televizyon ekranlarının karşısındaki milyonlarca izleyici bunu bilmiyordu.
Altın Ayı dışındaki tüm ödüller dağıtılmıştı...
Berlinale'nin en değerli ödülünün sahibini açıklaması için sahneye jüri başkanı olan Alman rejisör Werner Herzog davet edildi.
Herzog, Semih Kaplanoğlu'nun “Bal”ının Altın Ayı ödülüne layık görüldüğünü açıklayınca, yalnız salonda değil, muhtemelen televizyon başında da alkışlar koptu.
Semih Kaplanoğlu, Herzog'dan Altın Ayı ödülünü aldı ve Türkçe yaptığı kısa konuşmasında, Türk filmi adına olanaksızlar içinde mucize yaratıp böyle bir ödül almaktan gurur duyduğunu söyledi.
Yapımcı Kaplanoğlu, “Bal” filminin çekildiği Çamlıhemşin'in de bulunduğu bölgede hidroelektrik santralleri yapılmak istendiğine dikkat çekerek, “Umarım bu film, doğayı tahrip edecek hidroelektrik santralleri yapımı planlarından vazgeçilmesine katkıda bulunur” dedi.
Semih Kaplanoğlu, filmde emeği geçenlere teşekkür ederken, Berlinale direktörü Dieter Kosslick'i duygulandıran küçük Bora'nın salonda değil, Türkiye'de olduğunu söyledi.
Oysa ki, “Bal”ın prömiyerinde “Yusuf” rolünü oynayan küçük Bora oradaydı.
Küçük Bora'nın Berlin'de Altın Ayı'yı neden ellerinin arasına alamayıp, keyfini ve gururunu yaşayamadığı sonradan ortaya çıktı.
Çünkü Altın Ayı'nın “Bal”ın olacağı akıllardan geçmediği için küçük Bora, Türkiye'ye, yani Çamlıhemşin'e ailesinin yanına geri gönderilmişti.
Zaten Bora Altaş'a verilen vize de Berlinale ile sınırlı olduğu için apar topar Berlin'e geri getirilmesi “sorunlu” olacaktı.
Nitekim de öyle oldu...
Çamlıhemşinli Bora, Altın Ayı'ya Berlin'de dokunma, okşama olanağı bulamadı.
Bora Altaş'ı, yaşamı boyunca unutamayacağı duygu, heyecan ve gurur dolu bir tabloyu yaşamasına “sınırlı vize” engel oldu.
Oysa ki, Avrupa Adalet Divanı'nın “Soysal kararı”na göre, sanatsal etkinliklere katılacak Türk vatandaşlarının vizeden muaf tutulması gerekmektedir.
Ancak Almanya “Soysal kararı”nı takmamaktadır.
Daha doğrusu, hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkesini her fırsatta başkalarının gözlerinin içine sokan Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, Avrupa Adalet Divanı'nın tüm üye ülkeler için geçerli bu kararına saygı göstermemektedir.
İşte bu saygısızlık, Bora'nın tatlı “Bal”ını acılaştırdı.
Hatta zehir etti...