Güncelleme Tarihi:
Bochum’daki Opel fabrikasında üretime son verildiği haberi.
Yürüyen bantlardan akan son otomobil bir Zafira Compakt Van’dı.
Satılmayacaktı.
Bir yardım kuruluşuna bağışlanacaktı.
Maden bölgesi Ruhr Havzası’nın göbeğindeki Bochum’da Opel fabrikası bundan tam 52 yıl önce üretime başladı.
Hem de 10 bine yakın çalışanıyla.
Bazı dönemlerde çalışan işçi sayısı 22 bine bile ulaştı.
Bochum’daki tesislerde Kadett, Manta ve o dönemlerin seks sembolü olarak nitelenen spor Opel GT modelleri üretildi.
Madencilerin kenti Bochum adeta bir otomobil kenti haline geldi.
Bir Opel çalışanının ifadesiyle tam 52 yıl sonra Bochum’da “Opel’in kalp atışları durdu.”
* * *
Opel’le ilgili haberleri dinlerken, okurken birden kendimi 1970’li yıllarda buluverdim.
1973 yılı yazıydı.
Strasbourg (Fransa) Üniversitesi’nde yapmakta olduğum tıp öğrenimimi bırakıp Almanya’ya geldiğim dönemdi.
Bochum Ruhr Üniversitesi’nde Almanca dil kurslarına katılıyorduk.
Yaz tatili başlayınca birkaç arkadaş Opel fabrikasında iş buldu.
Bana da önerdiler.
Gidip konuştum.
“Yarın gel başla” dediler.
Sabahın köründe uyanıp Opel’in yolunu tuttum.
İşim, yürüyen bantlardan akan otomobillerin kirlenmiş camlarını silmekti.
Bir elimde ıslak, diğer elimde kuru iki bez.
Otomobilin ön ve arka camlarının yarısı ile benim tarafımdaki diğer camları ben temizliyorum.
Bandın diğer tarafını da genç bir bayan.
Ama kadrolu işçi.
Ben ıslattığım camları kuru bezle silmeye çalışıyorum.
Ama çok zorlanıyorum.
Çünkü yürüyen bant durmuyor.
Ben bir öne, bir arkaya koşuyorum.
Bandın diğer tarafındaki iş arkadaşım bayan benim koşuşturmacama gülüyor.
Kahvaltı molasına kadar bir koşuşturmaca.
O günü bitiriyorum.
Öğleden sonra öğrenci yurduna kendimi zor attığımı hatırlıyorum.
Derin bir uyku.
Ertesi gün yine yürüyen bandın başındayım.
Kendi kendime “Bu iş olmayacak. Çek git” diyorum.
Diğer yandan da “Evet sen ağa torunusun. Şimdiye kadar doğru dürüst zor bir işte hiç çalışmadın. Ama sen bir Anadolu çocuğusun, dayan” diyorum kendi kendime.
İkinci günü de pes etmeden bitirdim.
Ertesi gün de sabah saat 05.30’da işbaşı yaptım.
Bandın diğer tarafındaki iş arkadaşım bayan güle oynaya otomobillerin kirlenen camlarını silerken ben hala koşuşturuyordum.
O gün öğleye doğru kararı verdim.
Bir daha gelmeyecektim.
Ve öyle de oldu.
* * *
Benim Opel maceram 3 gün sürdü.
Ertesi gün Opel yönetimine bir mektup yazdım.
Bu işin bana uygun olmadığını ve yapamayacağımı yazdım.
Çalıştığım 3 günün karşılığı olarak hak ettiğim paranın da verdiğim banka hesabına havale edilmesini rica ettim.
Öyle de oldu.
Evet, aradan tam 41 yıl geçmiş.
Üzüldüm Opellilere...
Üzüldüm Opel’in kapanış haberine...