Güncelleme Tarihi:
?ĞRETMEN Behzat Yal?ınkaya'nın ü?üncü erkek evladı doğduğunda, tarih 10 Mart 1950'yi gösteriyordu. Aileye bir erkek daha katılmıştı. Bebeğe, annesi Sakine Hanım'ın babasının ismi uygun görüldü: Abdurrahman. Ailenin altı ?ocuğu vardı. Kü?ük Abdurrahman, iki abi, ü? de kız kardeşe sahipti. Kürt kökenli, 1919 doğumlu baba Behzat Bey, Şanlıurfa Suru?lu'ydu. Bu gen? cumhuriyet ?ocuğu, idealist bir öğretmen ?ıktı. ?yle ki, Şanlıurfa'da gece okulu a?tırdı ve burada öğretmenlik yaptı. Behzat Bey, 50 sene öncesinin Urfası'nda, kızlarını da okutmayı isteyecek kadar aydın ve ilericiydi. Ama, Kara Köyü camiine en büyük para desteğini verenlerin de başındaydı. Behzat Bey'in, Suru?'un Kara Köyü'nde ortak?ılarına ektirdiği arazileri vardı. Ama toprak ağası değildi. A?ık?ası ?ocuklarının da toprakla haşır neşir olmasını pek istemiyordu.
ADI NAKŞİLER'İN ŞEYHİ ABDURRAHMAN'DAN MI
Anne Sakine Hanım'ın ise, Kürt Hacı Ali Efendi'nin sülalesinden olduğu öne sürülüyordu. 1915 doğumlu Sakine Hanım, dini bütün, başörtülü bir kadındı ve aileden olmayan erkeklerin yanında bile oturmazdı. Ancak o da, ?ocuklarının okumasına destek oldu. Kürt Hacı Ali Efendi ise, devrinin büyük, ?ok sevilen ?limlerinden biriydi. Nakşibendi şeyhiydi. Mezarı da Şanlıurfa'da, Bediüzzaman Kabristanı'nda, Nebi Efendi adlı velinin türbesindeydi. Aynı türbede, Kerküklü Büyük Şeyh Abdurrahman Efendi'nin de mezarı bulunuyor. Sakine Hanım'ın babasının adı da Abdurrahman. Ve onun adı, Yal?ınkaya'ya veriliyor. Kısacası, Abdurrahman Yal?ınkaya'nın atasının Büyük Şeyh Abdurrahman Efendi olması da ihtimal d?hilinde. (Yine de ulaştığımız bilgilere göre Abdurrahman Yal?ınkaya'nın annesinin soyu Kürt Hacı Ali Efendi ile alakalı.)
ANKARA'DA OKUSUN DİYE G?Ç ETTİLER
İddiaya göre, Şanlıurfa'da, Milli Nizam Partisi'nden itibaren dindarlardan oluşan siyasi partilerde görev almış Ali Güner de, Sakine Hanım'ın kardeşlerindendi. Yani Abdurrahman Yal?ınkaya'nın dayısı, Milli Nizam geleneğinden gelen bir sağ siyaset?iydi.
Yal?ınkaya Ailesi, Şanlıurfa'da kalmadı. Kü?ük Abdurrahman'ın en azından lise eğitimini Ankara'da sürdürmesi i?in memleketlerini terk edeceklerdi. Avukat olmak isteyen Abdurrahman, Ankara gö?ünden sonra Yıldırım Beyazıt Lisesi'ni bitirdi, Ankara ?niversitesi Hukuk Fakültesi'ne kaydını yaptırdı. Gen? Abdurrahman, fakülte biter bitmez meslek hayatına atıldı, Ankara h?kim adayı oldu. Ardından sırasıyla Acıpayam, Bulanık H?kimliği, Gürün Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı, Gürün Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanlığı, Silifke H?kimliği ve Yargıtay Tetkik H?kimliği görevlerinde bulundu. 14.04.1998'de de Yargıtay ?yeliği'ne se?ildi. Yargıtay Yedinci Ceza Dairesi ?yesi iken Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nca gösterilen adaylar arasından, Cumhurbaşkanı, 21.06.2004'te kendisini Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği'ne se?ildi. Ardından Başsavcı olarak ataması yapıldı. Yine hukuk?u olan 1955 doğumlu Oya Hanım'la evlendi, iki de ?ocukları oldu. Oya Yal?ınkaya da Yargıtay Tetkik H?kimliği görevi yapmış bir hukuk?uydu. 2004 yılında isteğiyle emekliye ayrıldı.
YALÇINKAYA'NIN İLK 'ODAĞI' DTP OLMUŞTU
Yargıtay Başsavcısı Yal?ınkaya, Kasım 2007'de ilk önemli ?ıkışını yaptı. Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) tümden kapatılması istemiyle dava a?tı, bu partinin, 'devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı eylemlerin odağı' haline geldiğini iddia etti. Sekizi milletvekili 221 DTP'li hakkında beş yıl süreyle siyasi yasak istedi. Kapatma davası, ?ok da büyük bir ?alkantıya yol a?madı. Hatta Başbakan Tayyip Erdoğan bile, önce, "Yürütme olarak tasarrufumuzun dışındaki alanları herhalde kimsenin bize sormaması gerekir" dedi, ama ardından ekledi: "Biz, eğer demokrasiye inanmışsak, daha ileri demokrasi diyorsak, o zaman demokratik yollardan parlamentoya gelmiş insanlara kalkıp anti-demokratik uygulamalar yapmak suretiyle onları farklı mecralara itemeyiz." Mart 2008'de, Yal?ınkaya asıl bombasını patlatacak ve Adalet ve Kalkınma Partisi'ni kapatmak i?in harekete ge?ecekti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yal?ınkaya'nın kişisel tarihi şimdilik buraya kadar. Ancak genel tarih, savcı hakkında ne yazacak, işte orası henüz belli değil.
Nakşi abisi yalnız öldü
ABDURRAHMAN Yal?ınkaya'nın büyük abisi, 1941 doğumlu Bakır, babası gibi öğretmen oldu. Hi? evlenmedi ve mazbut bir hayat sürdü. Ailenin 60 dönüm toprağının bulunduğu Kara Köyü'nde, 2004'te hayata gözlerini yumdu. Büyük ihtimalle, ailede yeni kuşak arasındaki en dini bütün kişiydi. Muhtemelen o da Nakşibendi'ydi. Ancak sanılanın aksine, şeyhlik mertebesine yükselmedi. Zaten aksi olsaydı, bir evde yalnız başına ölmesine de göz yumulmazdı.
Kü?ük abisi intihar etti
YALÇINKAYA Ailesi'nin ikinci erkek ?ocuğu, 1948 doğumlu Hüseyin Tuncer de okudu, Dicle ?niversitesi Tıp Fakültesi Deontoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyelerinden biri oldu. 6 Mayıs 1999 tarihli Hürriyet Gazetesi'nde ?ıkan habere göre, Yrd. Do?. Dr. Hüseyin Tuncer Yal?ınkaya, üniversitedeki odasında, tabancayla intihar etti. Evli ve iki ?ocuk babası Yal?ınkaya, bıraktığı mektupta, intiharından kimsenin sorumlu olmadığını belirterek, "Artık bu depresyona dayanamıyorum. Ailem ve ?ocuklarım beni affetsin. Beni Suru?'a gömün" diye yazdı.
'Enteresan bir tabiat sahibi'
D?NEM, 68 kuşağının ortalığı inlettiği yıllardı. Abdurrahman Yal?ınkaya, olaylara bulaşmadan 1972-73 öğretim yılında fakülteyi bitirdi. Pek de popüler olmayan Yal?ınkaya i?in, fakültenin 1972-73 yıllığının 116'ncı sayfasında şunlar yazılmıştı: "Sessizliği ve ?alışkanlığı ile ?ok takdir edilir. Fakültenin kapısını a?arken gücü tükenen arkadaşımız, renkleri seyretmek ve onların değişimlerinden duygulanmak gibi enteresan bir tabiat sahibidir. Bu müstesna arkadaşımıza yazarlık hayatında başarılar dileğiyle..."