Güncelleme Tarihi:
GELSENKIRCHEN Buer’de Schloss Berge Yeşil Salon’da düzenlenen toplantıya çeşitli branşlardan 30’a yakın doktor katıldı. Ruhr Bölgesinde yapılanan ve bünyesinde cerrahtan üroloğa, nörologdan kadın doktoruna, kardiyologdan plastik cerraha kadar farklı branşlardan doktorların bulunduğu QTS Doktorlar Derneği Başkanı Dr. Metin Özyurt, 70’i aşan üye doktorlarıyla yılda 500 binden fazla hastaya hizmet verdiklerini belirterek, “Bu çok önemli bir rakam, doktorlarımızın nasıl çalıştığının göstergesi. Derneğimizin faaliyetlerinden biri de meslektaşlarımıza bilgilendirme toplantıları düzenlemek. Bu kez de Acıbadem hastanesi doktorlarından genel cerrahi uzmanı Prof. Dr. Tamer Karşıdağ’ı davet ettik ve hastalarımızdan çok soru aldığımız obezite ve diyabet tedavileriyle ilgili bir sunum yapmasını istedik. Almanya’dan cerrah Metin Şenkal ise cerrahinin tarihiyle ilgili bir sunum gerçekleştirdi” dedi.
‘DİYABETİN TEDAVİSİ CERRAHİDİR’ DEMEK YANLIŞ
Prof. Dr. Tamer Karşıdağ, bilgilendirme toplantısında obez ve obezitenin ne olduğu konusunda bilgi verirken, diyabet tedavisi konusunda da bilgilendirme yaptı. Son yıllarda diyabet hastalarının cerrahi yöntemlere yönelmesi ve operasyon sonrası bazı sorunların da yaşanması üzerine “Diyabet hastalarına cerrahi müdahale öneriyor musunuz/” sorusuna, “Hayır” diye cevap veren Prof. Karşıdağ, “Diyabetin tedavisi cerrahidir demek yanlış, bariatrik cerrahi ya da diğer adıyla metabolik cerrahi bir şeker hastalığı cerrahisi değildir. Sadece obeziteyi düzeltmek için yapılan bir operasyondur. Bariatrik cerrahi kiloyu azaltmak için yapılan bir cerrahidir. Eğer kilo problemi yoksa hastada, şeker hastalığını düzeltmek için zayıf hastalara veya vücut kitle endeksi düşük olan hastalara yapılacak bir cerrahi değildir” dedi. Karşıdağ, fazla kilolu hastalarda cerrahi müdahaleden önce yapılabilecek başka işlemler olduğunu söyledi:
‘SON YILLARDA KİLO ALMA ORANI HIZLA ARTIYOR’
Dünyada yaklaşık 580 ila 600 milyon arasında insana obezite cerrahisi yapıldığını belirten Prof. Karşıdağ, şöyle devam etti: “Bunu dünya nüfusu ile kıyaslarsanız çok ciddi bir rakam, son 10-20 yılda tüm dünyada toplumlarda kilo alma oranı son derece hızlı artmaya başladı. Sadece yetişkinler arasında değil, çocuklarda da öyle. Bu yüzden erken yaşlarda önlem alınmalı; yeme içme çocukluk yaşlarından itibaren düzenlenmeli. Yaşam tarzımızı da ona uygun şekilde düzenlememiz gerekiyor. Bunun ailesel, toplumsal, okullardan başlayıp televizyondaki reklamlara kadar uzanan eğitimsel, ekonomik etkileri olan bir çalışma olduğunu bilmemiz gerekiyor. Bizim, insanların erken yaşlarda obezite hastalığına yakalanmamasını sağlamamız gerekiyor, işin bize gelmemesi gerekiyor, biz şu anda cerrah olarak sadece yangın söndürüyoruz.”
Prof. Tamer Karşıdağ, obeziteye karşı özellikle spor, fiziksel aktivite artışı, hızlı kalori veren ürünlerden çocukların uzak tutulmasını, çocukların ekran başında uzun saatler geçirmemelerinin sağlanmasını, egzersiz sürelerinin zorunluluk şeklinde değil de eğlenceli aktivitelere dönüştürülmesini önerdi.