Güncelleme Tarihi:
Seçimi kazanıp milletvekili olduğunuz açıklanınca neler hissettiniz?
Açıkçası listedeki yerim çok iyiydi. Parti yönetiminin önerisi ve delegelerin taktiri ile listenin ön sıralarında kendime yer buldum. Sekizinci sıradan listeye girdim. Ve seçim sonuçlarında parti adına çok büyük bir yıkım olmadıkça benim milletvekili seçilmem garanti gibiydi. Bu yüzden seçim heyecanı yaşamadım desem çok yanlış olmaz. Bir tek partimin alacağı oy oranının ne olacağını merak ediyordum.
Sol Partinin aldığı oy oranı düştü, siz de hükümet ortaklığını kaybettiniz?
Bir parti koalisyonun küçük ortağı olarak 10 yıl boyunca iktidarda kalırsa yıpranması olası. Aslında bir düşüş bekleniyordu. Ama bizim beklediğimiz kadar düşüş olmadı. Fakat Sosyal Demokratlar’la hükümet kuracak kadar üyeye ulaşamayınca kaybın etkisi daha fazla oldu. Şimdi muhalefette olacağız. Etkin bir muhalefet yapacağız.
30 YILLIK PARTİLİYİM
Sol Parti’den sürpriz bir şekilde adaylığınız açıklandı. Milletvekili adaylık süreciniz nasıl gelişti ve neden Sol Parti?
Yıllardan beri eşcinsellere yönelik çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşlarında aktif olarak yer aldım. Eşcinsellerin eşit haklara sahip olması için mücadele ettim. Diğer sivil toplum kuruluşlarına da üyeliklerim oldu. Daha önce de bana siyasi oluşumlar içinde yer almam için teklifler geldi. Fakat bu dönem ben kendimi politika için daha hazır hissettim. Dolayısıyla hazırlıklıydım. Öneri gelince de kabul ettim. Kendimi solda görüyorum. Siyasete ilk 1984 yılında Batı Berlin’de etkin çalışmalar yürüten Sosyalist Birlik’te aktif olarak atıldım. Daha sonra duvarlar yıkıldıktan sonra PDS’ye üye oldum. Sendikacıların ve Sosyal Demokrat Parti’nin sol kanadından ayrılanların PDS ile yaptığı ittifak sonunda oluşan Sol Parti’ye girdim. Yaklaşık 30 yıldır Sol Parti’nin içindeyim desem yanlış olmaz. Ayrımcılığın ve ırkçılık karşısında dik duran tek parti Sol Parti’ydi. Başka bir partiyi tercih edemezdim.
SADECE BEN DEĞİLİM Kİ
Meclis çalışmalarına nasıl bir katkı sunacaksınız?
Son sekiz yıldır eyalet göç uyum konseyi kurulu üyesiyim. Son iki yıldır da konseyin başkanı uyum senatörü Carola Bluhm’un yardımcısıyım. Berlin Senatosu’na göç ve uyum konularında danışma hizmeti sunduk. Senato’ya tavsiyelerde bulunduk. Bu çalışmalarımı şimdi meclise taşıyacağım. Eşcinsel kimliğimle ön planda olduğum için eşcinsellerin sorunlarını meclise taşıyacağım. Her türlü ayrımcılığa ve homofobiye karşı yapılacak çalışmaları yürüteceğim.
Eşcinsel kimliğinizle mecliste çalışmak zor olacak mı?
Ben cinsel tercihimi ve kimliği 1980’li yıllarda deklare ettim. Yani kimliğimi yeni açıklamadım. Benim ne olduğumu ve ne m yaptığım biliniyor. Herhangi bir zorluk çekmeyeceğim. Berlin’e hükümet eden Eyalet Başbakanı Klaus Wowereit da benim gibi eşcinsel. Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle de eşcinsel. Ayrıca diğer partilerde de benim gibi eşcinselliğini açıklayan bir çok politikacı var. Berlin Eyalet Meclisi’nde bu dönem benim bildiğim gay olduğunu açıklayan sekiz milletvekili girdi. Partimizin eyalet başkanı da gay. Almanya’da politikacıların eşcinsel olması eleştiri konusu olmuyor. Belki halk arasında tepki gösteren bir kısım vardır. Ama bunu yüksek sesle kimse yapmaz. Artık toplum bu konuda çok rahatladı. Ayrıca cinsel kimlik milletvekilinin çalışmalarını ve performansını da olumsuz etkilemez.
Uzun yıllar önce cinsel kimliğinizi açıkladığınızı söylediniz. Nasıl bir tepki aldınız o dönem? Bunun olumsuzluklarını yaşadınız mı?
Kimliğimi ilk açıkladığımda Türk toplumunda büyük dışlamalar yaşadım. Zor günler geçirdim. Ama bunlar çok geride kaldı. Ve bana çok şey öğretti. Tecrübe edindim. O günden bu yana çeşitli çalışmalar yürüttüm. Dışlanmaya karşı çalışmalar yaptım. Gelen baskılar beni daha fazla mücadeleye sevk etti. Örgütlü mücadele etmenin gereği ortaya çıktı. Bunun içindir ki Almanya’daki ilk Türk Eşcinseller Kongresi’ni organize edenlerden biriyim. Avrupa genelinde katılımın olduğu kongreyi 1990’lı yıllarda yaptık ve çok başarılı geçti. Ardından Türk Gay ve Lezbiyenler Derneği’ni kurduk. Mücadele verdik. Verilen mücadelede birçok hak kazandık. Ayrıca eşcinselliğin Almanya’da Türkler arasında kabul edilmesi konusunda oldukça yol aldık.
Almanya’daki Türk eşcinselleri Alman eşcinsellerle kıyasladığınızda ne tür sıkıntıları var?
Türk eşcinseller çifte dışlanmayla kaşı karşıya kalıyorlar. Her ne kadar demokratik hukuk devleti olan Almanya’da yaşıyorsak da yabancı olarak bir kez dışlanma var. Bunu iş başvurularında, okullarda ve sokaklarda her zaman yaşıyorsunuz. Ev kiralamalarında aynı sorun karşınıza çıkıyor. Bu sorun sadece eşcinseller için değil, tüm Türk kökenliler için geçerli. Türk kökenli eşcinseller ayrıca cinsel tercihlerinden dolayı Türk toplumu içinde de dışlanıyor. Türk gay ve lezbiyenler bir yandan göçmen kimlikleriyle kendilerini Alman toplumuna, bir yandan da cinsel kimliklerini Almanya’daki Türk toplumuna kabul ettirmek zorundalar.
SANSÜRSÜZ VE EŞİT YAŞAM PEŞİNDEYİZ
Türkiye’deki eşcinsel kuruluşlarla ortak çalışmalar yapıyor musunuz? Aranızda dayanışma var mı?
Türkiye’de ilk kez 1993 yılında ‘Gay Pride’ ‘Eşcinsel Onur Haftası’ organizasyonu içinde yer aldım. Ardından 23 kişilik bir delegasyonla İstanbul’a destek için gittik. Sürekli eşcinsellerle dayanışma içindeyiz. Ayrıca oradaki mücadeleyi yakından takip ediyoruz. Talep geldiği taktirde onlarla ortak çalışmalarımız da oluyor. Yakında Diyarbakır, Ankara, İzmir ve İstanbul’daki eşcinsellerle bir araya geleceğim. Onları ziyaret edeceğim. Türkiyeli eşcinsellerin Almanya’daki sesi olacağım. Türkiye’de yasal düzenlemelerin yapılması gerekir. Toplumun her kesiminde gay ve lezbiyenler var. Toplumda eşcinselliğin sadece sanatçılar ve modacılar arasında olduğuna yönelik bir yanlış kanı var. Eşcinsel polis, futbolcu, politikacı, hakim veya doktor da var. Yani eşcinseller toplumun bir parçası ve her alanda yer alabiliyorlar. Toplumda sadece Hasan Ayşe’ye değil, Hasan Ahmet’e aşık olabilir, Ayşe Fatma’ya tutulabilir. Bu normal. Kısacası eşcinseller sansürsüz, özgür ve eşit hakların bulunduğu bir ülkede yaşayabilmeli.
TÜRKİYE EŞCİNSEL AÇILIMI DA YAPSIN
AK Parti demokratik açılım ve Kürt açılımı yaptı. Aynı şekilde eşcinsel açılımını da yapması gerekir. Avrupa Birliği’ne girmek isteyen Türkiye mutlaka cinsel ayrımcılıkla mücadele yasalarını çıkarmak durumunda. Ayrıca AB üyesi birçok ülkede yasal olarak eşcinseller evlenebilir. Onların partner olarak yaşamaları da yasal güvence altına alınmış durumda. Aynı şekilde bu, Türkiye’de de olmalı.