Güncelleme Tarihi:
TÜRKİYE’deki kadınların görüşlerini ve endişelerini paylaşan göçmen kadınlar, “Hiç bir erkeğin, iktidarın ve devletin kadın bedeni hakkında söz söyleme hakkı yoktur” dediler. Avrupa Demokratik Kadın Hareketi yaptığı yazılı açıklamada, Erdoğan’ın kadının kürtaj hakkı ile söylediklerininin ‘kürtaj yasağı’ ile somutlanacağının işaretlerini vermekte olduğunu vurgulayarak şöyle denildi:
“Kadınların kürtaj hakkı, yüzyıllardır sürdürülen kadın mücadelelerinin bir ürünü, kazanılmış bir haktır. Bu hak, erkeğin ve devletin kadın bedeni üzerindeki vesayetini kaldıran çok temel haklardandır. Kürtaj yasağı, devletin, erkeğin sadece kadın bedeni üzerinde değil, bir bütün olarak kadının yaşamı üzerindeki tahakkümünü yasallaştırmak demektir. Kürtaj hakkı, kadının kendi cinselliğini ve doğurganlığını devletin ve erkeğin vesayetinden çıkararakş, kendi bireysel tercihi olması demektir. Kadınların her türlü haktan, sosyal güvenceden yoksun olduğu, cinsel baskı, sömürü ve tecavüze maruz kaldığı bir toplumsal düzen içerisinde kürtaj hakkı tek başına mevcut sorunu çözemese de kürtaj yasağının kadının sadece bedeninin değil, yaşam hakkının da elinden alınması olacağı ortadadır.”
Haklardan vazgeçilemez
Şehrazat Kültürlerarası Kadın ve Sanat Derneği’nden Hülya Arslan, “Sistem, çözümsüzlüğünün acısını yine kadınlardan çıkarmaya çalışıyor. Başbakanın ve hükümet üyelerinin açıklamalarını kadının emeğine el konulmasının yanı sıra, bedenine de el konularak kadın düşmanlığının katmerleneceğinin göstergesi olarak değerlendiriyoruz. Kürtaj hakkı erkeğin/devletin kadın bedeni üzerindeki vesayetinin kaldırılması hakkıdır ve bilinmelidir ki kadınlar kazanılmış haklarından vazgeçmeyeceklerdir” dedi.
Kadının en özel meselesi
Göçmen Kadınlar Derneği Başkanı Sidar Demirdöğen: Kürtaj tartışması bilimsel bir temelde yapılmalı. Bu tartışmalar Almanya’da da yapılıyor, bu doğal ancak tartışma etik ve bilimsel bir temelde sürdürülmeli. Devlet doğum yapmak istemeyen kadınlara ‘Kürtaj olamazsınız’ diyemez. Bunu diyerek ve yaparak kadının kendi bedeni hakkında karar vermesini yasaklıyor. Kadın hakları açısından bu bir suçtur. Sağlık bakanının tecavüz ve tecavüz çocukları hakkında söyledikleri ise çok daha korkunç. Bu açıklama tecavüze izin vermektir.
Önce doğmuş çocuklara
Kültürlerarası Diyalog Meclisi üyesi, Sosyolog ve İslam ilahiyatçısı Naime Çakır: Kürtajın yasak olduğu ülkelerde gözlemlediğimiz gibi, kürtajın yasaklanması kadın sağlığını ciddi şekilde tehlikeye atmanın ötesinde bir işe yaramayacaktır. Çünkü kürtaj yasaklandığında, kadınlar kürtaj olmak için illegal pratiklere başvuracaklardır. Burada geçerli olması gereken kadının kendi kararını kendisi vermesidir; kişisel kararlarının sorumluluğunu üstlenmesi ve bunun bir hak olması yönünden doğru olan budur.
Kadının emeği vardır
Hülya Yaman (Yeni Kadın Hareketi): Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın açıklamaları oldukça dramatiktir. Devlet tecavüz sonucu doğan çocuklara bakarmış, aldırılmamalıymış. Bosna’da tecavüz sonucunda dünyaya gelen çocukların porno sektöründe kullanıldığından haberi var mıdır Akdağ’ın? Ne hakla kadının doğurmadoğurmama kararını devlet, iktidarlarerkekler verebiliyorlar. Devlet kadının bedeni üzerinde otorite kuramayacağı gibi, kadının toplumsal hayatta nasıl bir rol almak isteğine de karar veremez.
Siz taşımayacaksınız
Özgür Güdenoğlu (Öğrenci): Elbette kürtaj bir doğum kontrol yöntemi olarak en son başvurulacak yol. Ama buna rağmen tartışılmaz bir haktır. Ve her kadının kendi kararıdır. Sağlık Bakanı, “Tecavüz sonucu hamile kalanlar çocuğunu devlete versin, devlet bakar” dedi. Türkiye’de Sağlık Bakanı olmak için hangi kriterlere sahip olmak gerekiyor bilmiyorum ama kadıninsan psikolojisinden, ruh sağlığından anlamak gerekmediği aşikar. Sayın Bakan, 9 ay tecavüzcüsünden olan bebeği karnında taşıyacak olan siz değilsiniz.