Güncelleme Tarihi:
“BİZ, AB üyesi ülkelerle bir araya geldiğimizde bu sözleşme hep gündemde. Sözleşmede Merkel en önemli rolü oynadı. Biz bu sözleşmeye bağlıyız ve geri gönderilen tüm mültecileri alıyoruz. Ama bir de AB’ye bakalım? 2016 yılı sonuna kadar ilk 3 milyar Euro’yu, 2018 sonuna kadar da geri kalan 3 milyar Euro’yu ödemeyi taahhüt etti. Şimdi 2020 yılındayız ve daha ilk 3 milyar Euro’yu tam almadık. Kim sözünü tutmadı? Yerine getirilmeyen başka sözler de var. Gümrük Birliği genişletilmedi ve AB üyelik müzakerelerinde yeni bir fasıllar açılmadı. Sadece bu saydığım sebepler bile sınırlarımızı açmaya yeter. Buna hakkımız var. Ama yapmadık. Cumhurbaşkanımız, ‘O zaman mültecileri alın’ dedi ve siz bunu hemen tehdit olarak algıladınız. Biz buna rağmen sözleşmenin devamından yanayız. Suriyeli sığınmacıları ülkelerine gönderdiğimizde, biz demografik yapıyı değiştiriyormuşuz. Siz bizim yerimizde olsanız ne yaparsınız? Destek almıyoruz ve bütçemizden 40 milyar Euro mülteciler için veriyoruz. Bu her ekonomi için ciddi bir meblağdır. Mülteci sorunu sadece güvenlik sorunu değildir, özellikle insani sorundur. Bu insanlar çok acı çekti, şimdi onlara birlikte yardım etmemiz lazım.”
‘GABRİEL’LE SAMİMİ ÇALIŞTIK’
Almanya ile Türkiye arasında bir süre gerilen ilişkileri düzeltmek için yoğun çaba sarf ettiklerini belirten Bakan Çavuşoğlu, özellikle Almanya eski Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel ile samimi biçimde çalıştıklarını söyledi: “Sadece resmi buluşmalarda değil, onun dışında da. Bunun sonucu da iyi ilişkilerimiz ‘çaydanlık diplomasisi’ olarak nitelendirildi. Gabriel, Şansölye tarafından desteklendi, ben de Cumhurbaşkanımız tarafından. Böylelikle durumu sakinleştirdik ve iyileştirdik. Bugün de tüm konularda hemfikir değiliz, ancak görüş ayrılıkları başka dost ülkelerle de bulunuyor. Almanya’da 3.5 milyon Türk yaşıyor. Biz burada yaşayan vatandaşlarımızı bir köprü olarak görüyoruz. Onların entegrasyonunu teşvik ediyoruz. Onların Almanca öğrenmeleri gerekir. Bu insanlar ekonomiye, kültüre ve spora önemli katkılarda bulunuyor ve bunun daha da artması gerekir. Bu nedenle Almanya’nın çifte vatandaşlık konusunu daha rahat şekillendirmesi lazım.”
‘BU BİR ÇİFTE STANDART’
“Almanya’da çok sayıda PKK destekçisi var. Alman güvenlik birimlerine sorun, Almanya’da PKK ne kadar para topluyor. Bu terörün finansmanıdır. Teröre desteği tespit edersek, yargımız Almanya’da olduğu gibi harekete geçer. Almanya’da PKK üyelerine yönelik bir dizi soruşturma var, bu bir sorun değil, ancak Türkiye’de böyle bir işlem olursa neden sorun oluyor? Türkiye Dışişleri Bakanı olsaydınız buna ne derdiniz? Diplomatik bir ifade kullanmak istiyorum, bu çifte standarttır. Sadece PKK değil, Almanya’da sığınma başvurusunda bulunan üst düzey FETÖ kadroları da var. Almanya’da darbe yapmak isteyen insanlara ev sahipliği yaparsak, Almanya nasıl tepki verirdi? Ülkenizde AK Parti’ye oy verenler, özellikle de Erdoğan’ı destekleyen insanlar baskı altında. Herkes ırkçılık ve ‘İslamofobia’dan etkileniyor. Medyanın da bu konuda olumsuz bir rolü var.”
‘TÖRERİSTLERLE MÜCADELE EDİYORUZ’
Çavuşoğlu, Suriye’nin kuzeyiyle ilgili ise şunları söyledi: “Şu çok açık, biz sadece bizi tehdit eden ve Suriye’yi bölmek isteyen bir terör örgütüne karşı mücadele ediyoruz. Biz orada yaşayan tüm halkları hiç ayrım yapmadan kardeş olarak görüyoruz. Biz, orada sadece Türkiye’ye yönelik tehditlere karşı değil, oradan gelen ve memleketine geri dönmek isteyen herkesin, Suriye içindeki ve Türkiye’deki mültecilerin güven içinde yaşaması için bir koruma bölgesi kuruyoruz.” Berlin’deki Libya Konferansı’na da değinin Çavuşoğlu, “Tüm katılımcıların 55 maddelik sonuç bildirgesini desteklemeleri iyi bir başlangıç ancak sonuçta yerinde ihtilafta olanların ateşkesi sürdürmesi gerekir” dedi.