Güncelleme Tarihi:
Şu ‘Bizim Almanlar’ı anlamak kolay değil.
Hem de hiç kolay değil.
Hatta zor.
Zaman zaman ise imkansız.
Ya Türkleri?
Evet, şu ‘Bizim Türkleri’ de anlamak kolay değil.
Hatta zor.
Hem de çok zor.
Çoğu zaman ise imkansız.
Neden mi?
***
Geçen hafta aşırı İslamcı teröristler, Fransa’nın başkenti Paris’te iki ayrı kanlı eyleme giriştiler.
Daha önceki dönemde yayınladığı Hz. Muhammed karikatürlerini bahane ederek haftalık mizah dergisi Charlie Hebdo’nun redaksiyonunu ve ardından bir Yahudi marketini basan radikal İslamcı teröristler, 17 kişiyi katletti.
İşte bu terörü kınamak için geçen hafta Pazar günü Paris’te bir gösteri düzenlendi.
Bu aynı zamanda, düşünceyi ifade ve medya özgürlüğünü savunmak için düzenlenen bir gösteriydi.
Bu aynı zamanda, Fransız
Devrimi’nin temel taşları olan özgürlük, eşitlik ve kardeşlik ilkelerine sahip çıkmak için düzenlenen bir gösteriydi.
Bu aynı zamanda, bir dayanışma gösterisiydi.
Bu gösteriye Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Ahmet Davutoğlu da katıldı.
Amaç, bu ve benzer terör saldırıları ile katliamlar kim tarafından girişilirse girişilsin, Türkiye’nin buna kararlı bir biçimde karşı çıkacağını ve sonuna kadar mücadele edeceğini haykırmaktı.
Nitekim öyle de yaptı.
Büyük bir bölümü Avrupa ülkelerinden olmak üzere dünyanın çeşitli kesimlerinden 50’ye yakın devlet ve hükümet başkanının katıldığı gösteride Davutoğlu da yerini aldı.
Böyle bir davranışı, 3 milyona yakını Almanya’da, 600 bine yakını Fransa’da olmak üzere Avrupa
ülkelerinde yaşayan 4.5 milyon Türk ve Türk kökenli insan da bekliyordu.
Böyle bir davranışı, Türkiye Türkleri de bekliyordu.
Böyle bir davranışı insanlık bekliyordu.
Ama belli ki, Türkiye’deki muhalefet değil.
Paris’ten Almanya’nın başkenti Berlin’e geçen ve Almanya Başbakanı Angela Merkel’le yaptığı resmi görüşmede de teröre ve teröristlere karşı Türkiye’nin ortak mücadeleye hazır olduğunu yineleyen Başbakan Davutoğlu daha Türkiye’ye döner dönmez adeta topa tutuldu.
Muhalefet partilerin önde gelenleri “Paris’e niye gittin? Paris’te ne işin vardı?” diye Davutoğlu’na eleştiriler yağdırdı.
Adeta ateş püskürdüler.
İşte bu tutumu anlamak mümkün değildir.
* * *
Aslında “Niye gittin?” diye değil, şayet gitmemiş olsaydı, Davutoğlu’na “Niye gitmedin?” diye hesap sorulması gerekirdi.
“Niye bizleri zanaltında bıraktın?” diye hesap sorulması gerekirdi.
“Niye Avrupalı Türkleri yalnız bıraktın?” diye hesap sorulması gerekirdi.
“Niye yurtdışı Türklerinin yanında olmadın?” diye hesap sorulması gerekirdi.
“Niye Türkiye’nin teröre destek veren bir ülke gibi gösterilmesine katkıda bulundun?” diye hesap sorulması gerekirdi.
Ama tüm bu eleştirilere ve suçlamalara Başbakan Davutoğlu, Paris’teki dayanışma gösterisi’ne katıldığı için hedef oldu.
İşte bu yüzden “Biz neden böyleyiz?” diyorum.
İşte bu yüzden şu ‘Bizim Türkler’i anlamak kolay değil.
Hem de hiç kolay değil.
Hatta zor.
Çok zor.
Çoğu zaman ise imkansız...