Biz kim olmak istiyoruz

Güncelleme Tarihi:

Biz kim olmak istiyoruz
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 22, 2015 11:13

Lüneburg...Almanya’nın Aşağı Saksonya Eyaleti’ne bağlı, Hamburg’un 50 km güneyinde bir kent.

Haberin Devamı

İkinci Dünya Savaşı’ndan tam 70 yıl sonra Nazilerin toplama kamplarından Auschwitz’de görev alan Oskar Gröning, Lüneburg Eyalet Mahkemesi’nde sanık sandalyesinde.
Şu anda 94 yaşında olan sanık, en az 300 bin Yahudi’nin öldürülmesine katkıda bulunmakla suçlanıyor.
Suçlamaları ancak kulaklıklar sayesinde duyabiliyor.

Nasyonal Sosyalist (NSU) yeraltı örgütü teröristlerin öldürdüğü sekiz Türk’ten ikisinin yakınlarının Münih’teki duruşmalar

Biz kim olmak istiyoruz
da avukatlığını da yapan Mehmet Daimagüler, geçen hafta Lüneburg’daki Auschwitz Duruşmalarının son gününde son savunmayı yapıyor.

“Ben, Budapeşte’den György Schwarck’ın avukatıyım. Kızkadreşi Eva Auschwitz’de öldürüldü. Yaşamı söndürüldüğünde henüz 5 yaşındaydı. Çok sevdiği kızkardeşini kendisinden ayırdıklarında müvekkilim 7 yaşandaydı. Onu düşünmeden geçirdiği bir günü bile yok” diyerek aradan bu kadar zaman geçmesine rağmen müvekkilinin hala sonsuz acı çektiğinin altını çiziyor.
“Claire Parker, meslektaşım Ernst V. Münchhausen’in müvekkili. Auschwitz’e götürüldüğünde 12 yaşındaydı. Claire Parker, Auschwitz cehenneminden sağ olarak kurtuldu. Ama ölümün gölgesinde bir yaşam sürdürmek zorunda kaldı hep. Auschwitz’den sonraki yaşamında orada yaşadıklarından hiç bahsetmedi. Bergen-Belsen’deki toplama kampında ‘köle işçi’ olarak çalıştırılan ve sağ olarak kurtulan babasıyla birlikte yaşadı sonraları. Ama ikisi de birbirlerine yaşadıklarından hiç bahsetmedi. Bu sessizliği eşine ve çocuklarına karşı da sürdürdü. Konuşmadılar, sustular” diye devam ediyor.

Daimagüler, “Gregory A. Genç bir insan olarak yaşamdan koparılıp Auschwitz’e götürüldüğünde 13 yaşındaydı. Avukat meslektaşım Onur Özata’nın müvekkili. Bay A. Macaristan’da yaşıyor. İsminin açıklanmasını istemiyor. Çünkü Yahudi düşmanlarının saldırısına uğramaktan korkuyor. Bunu bir kez düşünmek gerekir: Auschwitz’den sağ çıkmış yaşlı bir adam, 2015 yılında Avrupa’nın göbeğinde Yahudi düşmanları tarafından tehdit edilmekte. Gregory ailesiyle birlikte Auschwitz’e götürüldü. Aynı vagonda en iyi arkadaşı da vardı. Yolculuk sırasında susuzluktan öldü arkadaşı. İnsanlar bu vagonlarda üstüste yolculuk ediyordu. Gregory de ölen eni iyi arkadaşının cesedinin üzerinde iki gün ayakta yolculuk etti. Toplama Kampı’ndaki bir görevlinin cesareti ve insanlığı sayesinde, diğer çocuklar gibi direkt gaz odalarına gönderilmedi. Hayvanların da taşındığı vagondan inerken aynı şahıs ‘15, 15’ diye fısıldadı ve bir SS subayının ‘Kaç yaşındasın?’ sorusuna ‘Emrinizdeyim, 15 yaşındayım’ diye yalan yanıt vererek ölümden kurtuldu. Annesi ile anneannesi ise Auschwitz’in ölüm makinesinden sağ çıkmadı” diyor.

* * *

Avukat Mehmet Daimagüler bu son savunmayı iki meslektaşı ve kendisi adına yaptı.
“Biz son haftalarda ve aylarda sık sık ‘Bu dava niye? Bu kadar uzun süre sonra ne getirecek? Yaşlı bir adam niye mahkeme mahkeme dolaştırılıyor?’ sorularına muhatap oluyoruz. Buna farklı yanıtlar verebilirdik... Ama biz tek şunu söylüyoruz: Müvekillerimiz için çok önemli olduğundan bu dava sürdürülmeydi. Bizim müvekillerimizin geceleri rahat uyuyabilmeleri için bu gerekliydi. Bu davanın görülmesi belki müvekkilerimizi yaşamlarının son yıllarında biraz rahatlatır. Müvekilliermiiz, bu davanın görülmesini ve bir Alman mahkemesinin karar vermesini isityorlar” dedi.
Ama Türk kökenli avukat Daimagüler, özellikle de şunun da altını çizdi: “Bu dava bizim ülkemiz (Almanya) için de çok önem taşımaktadır. Biz kim olmak istiyoruz? Nasıl bir toplumda yaşamak istiyoruz? Unutkan olmak mı, yoksa sorumluluk almak mı istiyoruz? Sözde kolay yolu mu tercih etmek, yoksa gerçeklerin yolunda mı gitmek istiyoruz?”

* * *

Mehmet Daimagüler, Almanya’da Yahudi soykırımının Almanlar adına işlenmiş cürüm olarak nitelendirilmesine de tepkiliydi.
“Almanlar adına cürüm (soykırım) zırvalığı da ne? Bu ‘Almanlar adına’ cürüm değildi, Almanlar tarafından komşularına, dernek, cemiyet ve spor kulüplerindeki arkadaşlarına, işarkadaşlarına karşı işlenmiş cürümlerdi” dedi.

Auschwitz’de yaşamlarını yitiren veya sağ olarak kurtulan insanlara tutuklu denmesine de tepkiliydi.
“Bu insanlar tutuklu olamazdı. Çünkü onlar hiçbir suç işlememişlerdi” dedi.

Avukat Daimagüler, “Geçmişimiz biz Almanların geçmişidir. Öyleydi, hala öyle ve öyle kalacaktır. Yeni yorumlamalara gerek yok. Geçmişimizin üstesinden gelemeyiz. Biz geçmişimizin gölgesinde şu anımızın üstesinden gelmeliyiz. Hem de insanca” dedi.

Mahkeme salonuda tam bir sessizlik hakimdi.

Yargıç, “Auschwitz bir ölüm makinesiydi. Orada görev alan herkes adam öldürmeye katkıda bulunma suçu işlemiştir” dedi.
Oskar Gröning’in en az 300 bin kişinin öldürülmesine katkıda bulunmak suçundan 4 yıl hapis cezasına çarptırıldığı kararını da açıkladı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!