Güncelleme Tarihi:
YANIMDAKİ İKİ GENÇ
Türkiye de 100 binden fazla Ukraynalının ‘evi’ oldu.
Daha önceki yıllarda tatillerini geçirmek için 1.5 milyondan fazla Ukraynalı Türkiye’ye gelirken, pandemi ve savaş nedeniyle bu sayı yüz binlere düştü.
Ama bu yıl yaz tatilini geçirdiğim Antalya’da bu durumun değişmeye başladığına tanık oldum.
Antalya Konyaaltı Halk Plajı kadınlı, erkekli, çocuklu Rus ve daha ziyade çocuklu, kadınlı Ukraynalıyla doluydu.
Tabii aralarında yıllardır Antalya’da yaşayan ve artık Antalyalı olan birçok Rus ve Ukraynalı da vardı.
Güneşlenmek için uzandığım şezlongun yanındaki şezlonglarda biri kız diğeri erkek iki gencin Almanca sohbet ettiklerini duydum.
Almanya’nın hangi kentinden geldiklerini sordum.
İkisi birden aynı anda “Hamburg’dan” yanıtı verdi.
Sohbeti biraz koyulaştırdıktan sonra ikisinin de Hamburg’da doğduğunu ve aynı kentte hukuk öğrenimi gördüğünü öğrendim.
Çok geçmeden anne babalarının eski Sovyetler Birliği’nin (SB) dağılma döneminde Rusya ve Ukrayna’dan Almanya’ya göç eden Alman kökenli ‘Sovyet vatandaşı’ olduklarını da.
Tabii ister istemez konu Rusya-Ukrayna savaşına geldi.
Uzun süredir arkadaşlık eden Ukraynalı kız ile Rus genç, “Putin çıldırmış”, “Putin delirmiş” diyerek anlatmaya başladılar.
24 Şubat’ta Ukrayna’ya savaş açan Putin’e ateş püskürüyorlardı.
“Putin ne yaparsa yapsın, bu iki halkı birbirine düşman edemez, edemeyecek de” dediler.
“Biz düşman değil, kardeşiz” dediler.
Türkiye’nin, Antalya’nın güneşini, denizini, insanlarını sevdikleri için son yıllarda yaz tatilinde hep Antalya’ya gelip birkaç hafta kaldıklarını da söylediler.
Bundan sonra da mutlaka Türkiye’nin başka kesimlerinde tatil yapmak istediklerini söylemeyi de ihmal etmediler.
‘İNSANCA YAŞAMAK İSTİYORUZ’
Aradan birkaç gün geçtikten sonra Antalya’nın Konyaaltı kesimindeki bizim binanın 3’üncü katına 4 genç Rus kızın taşındığını duydum.
Bir gün alışverişten dönerken binanın bahçesinde onları güneşlenirken gördüm.
Kendi aralarında bir şeyler konuşup gülüyorlardı.
“Hello” dedikten sonra İngilizce nereden geldiklerini sordum.
İkisi Rusya’dan, diğer ikisi de Ukrayna’dan geldiklerini söylediler.
Aynı katı, aynı odaları, aynı mutfağı, aynı banyoyu paylaşıyorlardı.
Daha ben bir şeyler sormadan kendiliklerinden anlatmaya başladılar.
Savaştan kaçtıklarını söylediler.
İnsanların üzerine bomba yağdırılmasına, insanların öldürülmesine karşı olduklarını söylediler.
“Biz özgür bir şekilde insanca yaşamak istiyoruz” dediler.
“Biz düşman değil, kardeşiz” dediler.
Onları bizim eve davet edip kahve ve sonra da sıcak yaz gününde dondurma ikram ettim.
Mutlu oldular.
Onlar da ateş püskürüyordu Putin’e.
“Bu çılgınlığa son vermeli. Bu savaş sona ermeli” diyorlardı.