Biz daha çoğuz
Güncelleme Tarihi:
Yalnız Almanya’da değil, diğer Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde de, özellikle son dönemlerde yabancılar, göçmenler, göçmen kökenliler ve sığınmacılar ile ilgili haberleri okurken, görüntüleri izlerken içim kararıyor. Gerçekten kara bir tablo yansıtılıyor. Hem de kapkara bir tablo.
Avusturya’da muhafazakar Avusturya Halk Partisi (ÖVP) ile aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) de öyle.
İtalya İçişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olan sağ popülist Lig Partili Matteo Salvini, ölümü bile göze alarak derme çatma botlarla Akdeniz’in dalgalarıyla boğuşurken uluslararası kurtarma ekipleri tarafından gemilere doldurulup İtalya’ya götürülen sığınmacılara limanlarını açmamakta direniyor.
Fransa’da, Belçika’da, Hollanda’da sağ popülistler, sınırların sığınmacılara tamamen kapatılmasını istiyor.
İsveç’te, Danimarka’da da öyle.
Almanya’da aşırı sağcılar ve sağ popülist Almanya İçin Alternatif (AfD) “Sığınmacılara hayır” diyor.
***
Başbakan Angela Merkel’in genel başkanlığını yaptığı Hıristiyan Demokrat Birlik Parti’nin (CDU) kardeş parti konumundaki Hıristiyan Sosyal Birlik Parti (CSU) de öyle.
CDU’dan da yer yer çatlak sesler çıkıyor.
Chemnitz kentinde biri Iraklı, diğeri Suriyeli iki sığınmacının 35 yaşında bir Alman vatandaşını bıçaklayıp öldürmeleri, yalnız sığınmacılara değil, ülkede yaşayan göçmenlere ve göçmen kökenlilere tepkilerin, hatta saldırıların artmasına yol açtı.
Köthen’de bir Afgan sığınmacının 22 yaşında bir Alman’ın ölümüne yol açması, bu tepki ve saldırıları daha da artırdı.
Bu kentlerde ve Almanya’nın başka kesimlerinde aşırı sağcılar ve sağ popülistler tarafından düzenlenen gösterilere bakıyorum.
Ellerinde “Defolun gidin!” pankartları.
Hitler selamı verenler bile var yasak olmasına rağmen.
Dehşete düşüyorum.
Barış içinde toplumsal yaşamın kopma noktasına geldiği yönünde sinyaller alıyorum.
Tedirginlik duyuyorum.
Kendi kendime “Bu, benim Almanyam’a yakışmıyor” diyorum.
Ama yıllardır yaşadığımız bu ülkede çoğunluğun çok sağduyulu bir tutum sergilediğini de görüyorum.
Chemnitz’de aşırı sağcılara ve sağ popülizme, ırkçılığa karşı “Wir sind mehr” (Biz daha çoğuz-Biz daha fazlayız) sloganı altında düzenlenen konser etkinliğine 60 binden fazla demokratın katılması tedirginliğimi azaltıyor.
***
Uyum ve Göç için Alman Vakıflar Uzmanlar Konseyi’nin (SVR) yeni açıklanan 2018 Uyum Barometresi’ne bakıyorum.
Sonuçları okuyunca tedirginliğim daha da azalıyor.
Ve “İşte benim Almanya’m” diyorum.
Evet, aşırı sağcılar ve sağ popülistler ile farklı partilerden bazı politikacılar, Almanya’nın kapılarının sığınmacılara tamamen kapatılmasını isterken, Almanların çoğunun farklı düşündüğünü görüyorum.
SVR’nin Uyum Barometresi’ne göre, Almanların yüzde 60.4’ü, “Diğer AB ülkeleri sığınmacı kabul etmese bile, Almanya sığınmacılara kapılarını açmalı” diyor.
Yani Almanların çoğu aşırı sağcılar, sağ popülistler ve oy avcılığı yapan bazı politikacılar gibi düşünmüyor.
Almanların yüzde 70.6’sı “Sığınmacılar ilerde Almanya’nın ekonomik kalkınmasına kesinlikle katkıda bulunacak” görüşünü paylaşmakta.
Almanların yüzde 79.3’ü “Göçmenler Almanya’nın ekonomik kalkınmasına çok olumlu katkıda bulundular” görüşünde.
Yani aşırı sağcıların, sağ popülistlerin ve çıkarcı, oy avcısı bazı politikacıların “Göçmenler sosyal sisteme yük” palavralarına kulak asmamaktalar.
***
Almanlar uyum atmosferine 100 üzerinden 63.8 puan veriyorlar.
Komşuluk ilişkilerinde uyuma 60.2, işyerinde uyuma 65.4, Sosyal ilişkilerde uyuma 72.2, eğitim alanında uyuma 57.1 puan veriyorlar.
Göçmen kökenlileri daha yakından tanıyan, onlarla iç içe olan Almanlar ise her alanda uyum atmosferine daha yüksek puan veriyor.
Yani Almanların çoğu “Bu yabancılar, göçmenler, göçmen kökenliler uyum sağlamak istemiyor” diyenlere şamar gibi bir tutum sergiliyorlar.
İşte “Biz daha çoğuz” diye seslerini yükselten sağduyulu Alman demokratların bu yaklaşımı ve tutumu barış içinde birlikte yaşamın korunması için beni umutlandırıyor.
Bunu görünce de “İşte benim Almanya’m” diyorum.