Güncelleme Tarihi:
AMERİKA bir kıtadır.
35 ülkenin yer aldığı 911 milyon nüfuslu bir kıta.
Ama genelde Amerika denince akla Amerika Birleşik Devletleri (ABD) gelir.
Dünyanın en gelişmiş, en zengin ve en özgür ülkelerinden biri.
ABD’de farklı uluslardan, farklı kültürlerden, farklı dillerden ve farklı dinlerden 320 milyona yakın insan yaşıyor.
Halkın çok büyük bir bölümü beyazdır.
İkinci büyük grubu ise Afro-Amerikalılar olarak nitelenen siyahiler oluşturur.
Geçen hafta Baton Rouge (Louisiana) ve Falcon Heights (Minnesota) kentlerinde beyaz polis tarafından iki siyahi öldürüldü.
Tabii Afro-Amerikalılar başta olmak üzere çeşitli çevreler tarafından bu cinayetler ırkçılık olarak algılandı.
Polisin bu tutumunu protesto etmek için Dallas’da gösteri yürüyüşü düzenlendi.
Gösteriye toplumun her kesiminden insanlar katıldı.
Ancak bu gösteri sırasında bir Afro-Amerikalı 5 polisi öldürdü.
***
Motif: Beyazlara duyulan kin.
Beyazlardan nefret etmek.
Polislerin öldürülmesi de protesto edildi.
Bu gösterilere de toplumun her kesiminden insanlar katıldı.
Televizyon ekranlarına yansıyan görüntülere bakıyorum.
Polisle göstericiler arasında adeta bir savaş havası yaşanıyor.
Tıpkı bir iç savaş havası.
Irkçılık hortlamış gibi.
Dehşete düşüyorum.
Kendi kendime “Olamaz böyle bir şey” diyorum.
***
ABD’de ırkçılığa son verilmesi, dışlanmanın ve dışlamanın engellenmesi, tüm yurttaşların eşit haklara sahip olmaları için bundan yıllar önce mücadele başlatıldı.
Siyahilerin özgürlük mücadelesine Martin Luther King öncülük etti.
O bir özgürlük savaşçısı, bir yurttaş hakları savunucusuydu.
Washington’a özgürlük yürüyüşü düzenlendi.
Bu yürüyüşe Afro-Amerikalılara destek veren beyazlar da katıldı.
İşte bundan yaklaşık 53 yıl önce 28 Ağustos 1963 tarihinde Washington’daki Lincoln Anıtı önünde Martin Luther King, “I have a dream” (Bir hayalim var - Bir rüyam var) başlıklı o tarihi konuşmasını yaptı.
4 Nisan 1968’de uğradığı bir suikast sonucu yaşamını yitiren Martin Luther King, şöyle diyordu o konuşmasında:
“Bir hayalim var.
Bugün diyorum ki dostlarım, şu anın ve yarının getireceği güçlüklere ve engellemelere rağmen hala bir hayalim var benim. Amerikan rüyası içinde derinden yer edinmiş bir hayal.
Bir hayalim var: Gün gelecek bu ulus, ayağa kalkıp kendi inancını gerçek anlamıyla yaşayacak.
Şunu kendinden menkul bir gerçek kabul ederiz ki, bütün insanlar eşit yaratılmıştır.
Bir hayalim var: Gün gelecek eski kölelerin evlatlarıyla eski köle sahiplerinin evlatları, Georgia’nın kızıl tepelerinde kardeşlik sofrasına birlikte oturacaklar.
Bir hayalim var: Gün gelecek, adaletsizliğin ve eziyetin sıcağıyla bunalıp çölleşmiş olan Mississippi Eyaleti bile, bir özgürlük ve adalet vahasına dönüşecek.
Bir hayalim var: Gün gelecek dört küçük çocuğum, derilerinin rengine göre değil, karakterlerine göre değerlendirildikleri bir ülkede yaşayacaklar.
Bugün bir hayalim var.
Bir rüyam var: Gün gelecek ahlaksız ırkçılarıyla, ‘müdahale etme’ ve ‘etkisiz hale getirme’ sözcüklerini dilinden düşürmeyen valisiyle Alabama, işte tam orada Alabama’da, küçük siyah oğlanlar ve kızlar; küçük beyaz oğlanlar ve beyaz kızlarla el ele tutuşma şansına sahip olacaklar.
***
Evet, ABD’de bu süre içinde olumlu gelişmeler oldu.
Martin Luther King’in hayallerinin önemli bir bölümü gerçekleşti.
ABD’nin tarihinde ilk kez 20 Ocak 2009’da bir Afro-Amerikalı (Barack Obama) Devlet Başkanı oldu.
Ama görülüyor ki, bu özgürlükler, eşitlikler ülkesinde ırkçılık da, siyahilere karşı önyargılar da hala son bulmadı.
Yalnız ABD’de mi?