Bitmeyen acılar, kapanmayan yaralar

Güncelleme Tarihi:

Bitmeyen acılar, kapanmayan yaralar
Oluşturulma Tarihi: Ocak 29, 2025 13:493dk okuma

Nazi döneminde Almanların işgal ettiği adını Auschwitz olarak değiştirdikleri Polonya’nın Oswiecim kentindeki Auschwitz-Birkenau Toplama Kampı’nda ölümü bekleyen çoğu Yahudi kökenli tutsakların 27 Ocak 1945 tarihinde Sovyetler Birliği (SB) Kızıl Ordu askerleri tarafından kurtarılmasının 80’inci yılı anma töreni düzenlendi hafta başında.

Haberin Devamı

Bitmeyen acılar, kapanmayan yaralar
İKİNCİ Dünya Savaşı sonrası yeniden Oswiecim adını alan kentteki müzeye dönüştürülen toplama kampının ana binasında düzenlenen bu tören, hem ‘anma’ hem de ‘kutlama’ etkinliğiydi.
Çünkü Kızıl Ordu’nun müdahalesi sayesinde Almanya’nın çeşitli kentlerinin yanı sıra Avusturya, Estonya, Fransa, Hollanda, Letonya, Litvanya’da Naziler tarafından kurulan ‘imha kamplarında’ ölümü bekleyen yüz binlerce insan kurtarılmıştı.
Ama Adolf Hitler liderliğindeki Nazi döneminde ‘üstün ırk’ çılgınlığı yüzünden 1 milyon 100 binden fazlası Auschwitz-Birkenau’da olmak üzere 6 milyondan fazla Yahudi, ‘Konzentrationslager’ olarak bilinen ‘toplama kamplarında’, ‘imha kamplarında’ katledildi.
Açlıktan, susuzluktan, işkenceden milyonlarca kişi öldü.
Gaz odalarında yüz binlerce kişi vahşice yakılarak öldürüldü.
Bu tam bir soykırımdı.
Aynı dönemde yüz binlerce Roman, eşcinsel, fiziksel engelli, komünist, sosyal demokrat da katledildi.

Haberin Devamı

CEHENNEMİ YAŞAYANLAR ANLATTI
Oswiecim’deki etkinliğe Polonya Devlet Başkanı Andrzej Duda ile Başbakan Donald Tusk ev sahipliği yaptı.
Birleşmiş Milletler’in (BM) 2005 yılında Uluslararası Holokost Anma Günü ilan ettiği 27 Ocak’taki etkinliğe, İngiltere Kralı 3’üncü Charles, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Kanada Başbakanı Justin Trudeau, İspanya Kralı VI. Felipe, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin de aralarında bulunduğu 60’a yakın ülkenin devlet başkanları ve başbakanları katıldı.
Almanya delegasyonunda Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, Başbakan Olaf Scholz, Federal Konsey Başkanı Anke Rehlinger, Federal Meclis Başkan Yardımcısı Petra Pau ile bazı bakanlar da yer aldı.
Etkinliğe Auschwitz-Birkenau ve başka yerlerdeki toplama kamplarından sağ olarak kurtulmayı başaran ve çoğu ABD’de yaşayan kadınlı erkekli 50’ye yakın 90 yaş üzeri ‘eski tutuklu’ da katıldı.
Bu etkinlikte devlet ve hükümet başkanları değil, daha dünyadayken adeta ‘cehennemi yaşayan’ ve hâlâ acıları dinmeyen bu insanlar konuştu.
Karlı ve soğuk kış günlerinde çorapsız, ayakkabısız çalışmak zorunda kaldıklarını ve soğuklar yüzünden el damarlarının patladığını, şimdilerde bile soğuk havalarda aynı şeyleri hissettiğini söyleyen bir kadının sözleri, katılımcıları çok duygulandırdı.
Gözleri yaşaran, hatta gözlerinden yaşlar akan katılımcılar bile oldu.

Bitmeyen acılar, kapanmayan yaralar

Haberin Devamı

DUYMAK BİLE İSTEMEMİŞTİM
2012 yılında ben de benzer duygular yaşamıştım.
Berlin Yabancı Gazeteciler Cemiyeti üyeleri olarak, ana giriş kapısının üzerinde “Arbeit macht frei” (Çalışmak özgürleştirir) yazılı Berlin yakınlarındaki Sachsenhausen Toplama Kampı’nda, Nazi döneminde Hollanda’daki Yahudileri İsviçre’ye kaçırırken babasıyla birlikte yakalanıp Sachsenhausen’e getirilen ve orada babasını kaybeden, annesi Alman, babası Hollandalı Peter Josef Snep’le 2012’de bir araya gelmiştik.
2016 yılında 95 yaşında hayatını kaybeden Josef Snep bize gözlerinin önünde insanların nasıl kurşunlanarak öldürüldüğünü, ‘köle işçilerin’ hangi koşullarda çalıştırıldığını anlatmıştı.
Tabii çocukların, kadınların, yaşlıların gaz odalarında can vermelerini, kendisinin ve ölümü bekleyen diğer insanların çektikleri acıları da.
Sachsenhausen’deki gaz odaları kalıntılarını dolaşırken o kadar duygu doluydum ki, anlatılanları duymak, dinlemek bile istememiştim.

Bitmeyen acılar, kapanmayan yaralar

Margot Friedlaender, Ahmet Külahçı

Haberin Devamı

‘UNUTMAMIZ MÜMKÜN DEĞİL’
Birkaç yıl sonra da anne ve babası ile ağabeyini toplama kamplarında kaybetmiş, kendisi de Çek Cumhuriyeti sınırları içinde kalan Theresienstadt Toplama Kampı’nda acılar çekmiş Yahudi kökenli Margot Friedlaender’i tanıdım.
Alman komşuların sahip çıktığı ve Nazilerle iş birliği yapan bir Yahudi’nin ihbarı üzerine yakalanarak Theresienstadt’a götürülen ve Kızıl Ordu’nun yardımıyla 1945 yılında kurtulup ABD’ye yerleşen, eşinin ölümünden sonra 2010 yılında doğduğu Berlin’e dönen Margot Friedlaender de benzer şeyler anlatmıştı.
“Beni ve başka birçok Yahudi’yi bizden (Yahudi) birilerinin ihbar etmelerini hiçbir zaman kabullenemedim, buna inanamadım” diyordu.
Şu anda 103 yaşında olan Margot Friedlaender insanlık dolu, sevgi dolu, güzellik dolu bir ‘barış elçisi’.
Yıllarca Almanya’nın çeşitli kesimlerinde okullara giderek öğrencilere sevgi, dostluk, barış aşılamış.
İlerlemiş yaşına rağmen hâlâ da bu yolda mücadele veriyor.
“Hıristiyan kanı, Yahudi kanı, Müslüman kanı yok, insan kanı var” diyor.
İnsanların hep birlikte barış içinde ‘insan gibi’ yaşamalarını istiyor.
Ancak son dönemlerdeki savaşlar ve birçok Avrupa ülkesindeki aşırı sağcı gelişmeler nedeniyle tedirginlik yaşadığını da gizlemiyor.
Tabii 18-29 yaş grubu Almanların yüzde 40’ının Nazi döneminde 6 milyondan fazla Yahudi’nin öldürüldüğünü bilmemelerine ve yüzde 12’sinin Holokost (Yahudi soykırımı) söylemini hiç duymadıklarını söylemelerine de şaşırıyor.
Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier de “Auschwitz-Birkenau ve diğer toplama kamplarında işlenen insanlık suçları, Almanya’nın tarihi ve kimliğinin bir parçasıdır. Bu sorumluluğu unutmamız mümkün değil” diyor.

BAKMADAN GEÇME!