Güncelleme Tarihi:
Alman Yeşilleri, beklediğimiz gibi Cem Özdemir’i “eş başkanlığa” getirdi ve Türklerin Almanya’ya göç tarihinde bir “milat” yaşandı. 50 yıldan beri bu ülkede yaşayan Türk toplumu, kendi içinden bir “parti başkanı” çıkardı. Bence bu karar Yeşillere yakıştı. Farklılıkları içlerine en çok sindiren ve yabancı topluma en açık siyasi parti olduğunu bir kez daha gösterdi. Avrupa’daki Türkler olarak, Cem Özdemir’in seçilmesine gönülden sevindik. Bizim için bu seçim çok önemliydi ve Almanya tarihinde Türkler için bir “milat” gerçekleşti.
XXX
Ama şimdi seçim bitti. Almanya, hatta Avrupa’da ki Türkler açısından “gurur verici” bir başarı elde edildi. Bunun keyfini yaşıyoruz. Ancak gelin daha yolun başındayken kartlarımızı açalım ve sonradan “söylemeye geç kaldık” demeyelim. Özdemir’in seçiminden sonra Türkiye’de ki siyasi partilerden gelen tepkilere bir göz attım. DTP haricinde hiç bir siyasi parti bu durumu “memnuniyet verici” olarak algılamamış.
AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, Özdemir’in seçiminin, Yeşiller Partisi’nin Türkiye ile ilgili bir kısım subjektif politikalarının, bir takım önyargılı yaklaşımlarının değişmesine vesile olacağını umut etiğini söylüyor. CHP İzmir Milletvekili ve TBMM Dışişleri Komisyonu üyesi Canan Arıtman ise, bu gelişmeyi Türkiye açısından kaygıyla değerlendirdiklerini söylüyor. MHP Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akçan da, Özdemir’in Yeşiller Partisi’nin yıllardır Türkiye’ye karşı izlediği politikayı devam ettirmesinin Türkiye için “vahim bir sonuç doğuracağı” görüşünü savunuyor, DTP Muş Milletvekili Sırrı Sakık ise, “demokrasi ve hukuk adına mutluluk verici olarak yorumluyor.
XXX
İnternet üzerinde, Cem Özdemir’le ilgili haberlerin altına yazılan yorumlar ise, üç aşağı beş yukarı aynı doğrultuda. Türkiye’de ki tepkiler, biz Avrupa’da yaşayanlardan farklı olabilir. Çünkü onlar, duruma “Avrupa’da yaşayanlar” açısından bakamıyor. Ancak genel olarak baktığımızda, Özdemir’in içinden geldiği toplumda “kucaklanan” bir siyasetçi olmadığını görüyoruz. Özdemir’in “Ben bir Alman siyasetçiyim” deme hakkı var. Ancak onu bulunduğu konuma getiren ve de parti içinde yükselmesine vesile olan “Türkiye kökenli” kimliğini bir tarafa bırakamaz. O artık, sorumluluğu daha az olan ve “birey” olarak hareket edebilen bir “Alman parlamenter” değil. Söylemleri, bir siyasi partiyi bağlayacak. Üstelik de onun bu konumdaki başarısı, Avrupa’da ki gelecek nesillerin önünü açacak. Başarısızlığı ise bu neslin önünü tıkıyacak. Cem Özdemir’in Türkiye ve Türklerle ilgili sorunlara “herkesten çok duyarlı” olması gayet doğal. Ama koca bir toplumu ve ülkeyi “rencide” edici söylemlerden mutlaka kaçınması, açıklamalarını ve eylemlerini “dostvari” şekle dönüştürmesi gerekiyor. Çünkü onun başarısı, bizim başarımız olacak.