Güncelleme Tarihi:
AKLIMA SARRAZIN GELDİ
Bunu duyunca, Almanya’da yıllar önce benzer ırkçı bir yaklaşım sergileyen SPD’li Thilo Sarrazin aklıma geldi.
2002-2009 yıllarında Berlin Eyalet Maliye Senatörü ve bir dönem Alman Merkez Bankası Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yapan Sarrazin, ‘Lettre International’ isimli dergiye 2009 yılında verdiği demecinde, “Kosovalılar nasıl Kosova’yı istila etmişlerse, Türkler de Almanya’yı öyle istila edecekler: Yüksek doğum oranıyla” diyerek ırkçı bir tutum sergilemişti.
Berlin’de yaşayan Arapların ve Türklerin çoğunun uyum sağlamak istemediğini ve uyum sağlama yetisi olmadığını da ileri sürmüştü.
Hatta hiçbir bilimsel kanıtı olmadığı halde, “Ben bu ülkede yaşayan, devleti reddeden, çocuklarının eğitimi için doğru dürüst çaba göstermeyen, sürekli olarak başörtülü küçük kız çocukları üreten kimseyi kabullenmek zorunda değilim. Bu Berlin’de yaşayan Türklerin yüzde 70’i Arapların yüzde 90’ı için geçerlidir” diyerek, tam bir Arap ve Türk düşmanlığı sergilemişti.
Thilo Sarrazin, nefret kusan benzer söylemlerini 2010 yılında yayınlanan ‘Almanya Kendi Kendini Yok Ediyor’ adlı kitabında da sürdürmüştü.
Torunlarının kendilerini yabancı hissetmeyecekleri bir ülkede, bir kentte yaşamalarını istediğine yer vererek tam bir ırkçılık sergilemişti.
Yabancı düşmanlığını körüklemişti.
Kitabı yayımlandıktan kısa bir süre sonra Thilo Sarrazin’e Berlin’in ‘Küçük İstanbul’ olarak bilinen Kreuzberg kesiminde hem de üzerinde Türkçe ‘Kreuzberg Merkezi’ yazan binanın önünde, “Kendinizi burada yabancı hissediyor musunuz?” diye sormuştum.
“Hayır, kendimi Kreuzberg’de yabancı hissetmiyorum. Kreuzberg Berlin’in bir semti. Kendimi burada niye yabancı hissedeyim ki?” yanıtını vermişti.
Aynı yıl yaptığım bir söyleşide Başbakan Angela Merkel’e de “Türklerin ve göçmen kökenlilerin yoğun olarak yaşadıkları başkent Berlin’in Kreuzberg, Wedding ve Neukölln kesimlerinde caddelerden geçerken neler hissediyorsunuz?” diye sormuştum.
Hemen anlamıştı kimi ve neyi kastettiğimi...
Ve “Ben Almanya’da kendimi yabancı hissetmiyorum ve gelecek neslin de kendisini yabancı hissedeceği korkusu yaşamıyorum” yanıtını vermişti.
O SORUYA CEVAP VERMEDİ
Thilo Sarrazin, aynı günlerde Hessen’de katıldığı bir etkinlikte de, “Biz doğal yollardan ortalama aptallaşacağız. Türkiye’den, Yakın ve Orta Doğu’dan, Afrika’dan gelen göçmenlerin eğitim düzeyi diğer ülkelerden gelen göçmenlerinkinden daha düşüktür. Zekâ yüzde 80 ebeveynlerden çocuklara geçer” diyerek göçmen kökenlilerin Almanya’yı aptallaştıracağını ileri sürmüş ve tam bir ırkçılık sergilemişti.
Hürriyet’in bürosunun da bulunduğu Berlin’deki Federal Basın Evi’nde kitabının tanıtımında, atalarının Fransız, İngiliz ve İtalyan kökenli olduğunu bildiğim Thilo Sarrazin’e kendisinin de saf kan Alman olmadığını hatırlatıp, “Acaba siz şahsen Almanya’nın aptallaştırılmasına ne kadar katkıda bulundunuz?” diye sormuştum.
Tabii bu muzipçe bir soruydu.
Alman ve yabancı medya mensuplarının çoğu gülümsemişlerdi.
Hatta bazılarının, “Çok iyi bir soru” dediklerini de duymuştum.
Tabii Sarrazin bu soruyu yanıtsız bırakmıştı.
Ne diyebilirdi ki?..
Görülüyor ki, Almanya’da çok Sarrazin’ler var...
Maalesef...