Bir masal gibi

Güncelleme Tarihi:

Bir masal gibi
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 10, 2012 00:00

BUGÜNLERDE herhalde kimse Alman İçişleri Bakanı Hans Peter Friedrich’in yerinde olmak istemez.

Haberin Devamı

Almanya’da sekiz Türk, bir Yunan ve bir Alman kadın polisin katleden neonazi çetenin toplumda yol açtığı tahribatı var gücüyle gidermeye çalışan bakan şimdi de bir başka sorun ile karşı karşıya...

Londra’daki Olimpiyatlara katılan Alman kürek milli takımında Nadja Drygalla’nın erkek arkadaşının aşırı sağcı bir partinin üyesi olduğu ortaya çıktı. 21 yaşındaki milli kürekçi yarışları bırakıp Almanya’ya döndü. Alman kamuoyu bölündü. Bir bölüm “Herkes kendinden sorumlu. Sporcuların yakın çevresi kimseyi ilgilendirmez” diyor. Diğer bölüm ise sporcunun yakın çevresinin araştırılmasını, hatta sporcuların demokrasiye bağlılığının incelenmesini istiyor.

İçişleri Bakanı şimdi iki cephede çalışıyor. Güvenlikçi şapkasıyla bir yandan neonazi çetesi yüzünden göçmenlerin polise, istihbarata karşı kaybolan güvenini tesis etmeye çalışıyor. Ancak aynı zamanda spordan da sorumlu olduğu için bu şapkasıyla da spor ve demokrasi tartışmalarında bir ortak yol bulmaya çalışıyor.

New York Times Gazetesi, Alman milli kürekçi ile ilgili haberinde şöyle diyordu:
“Eğer sporcuların kişisel yaşamlarının haberlerde önemli bir rolü yoksa, olimpiyatlar olimpiyat olmaz. Ama şimdi bir genç sporcunun aşk hayatı bir milletin odağı haline geldi - ilham verici bir hikaye olarak değil, ders çıkarılacak bir masal gibi.” Haberde bunun suda halka halka yayılıp büyük dalgalar yarattığını da işaret ediyor.

Keşke bu masal olsaydı... Ama değil. Zaten bu durum sporla ilgili çevrelerde herkesin bildiği bir sırmış. Kamuoyuna yeni yansıdı. Ortaya çıkan bilgilere göre, milli kürekçinin daha önce polis veya gönüllü asker olma hevesi aşırı sağcı erkek arkadaşı yüzünden kursağında kalmış. Her iki kurum dolaylı da olsa bu talepleri geri çevirmiş. Bu kadarla kalsa iyi... Ama ucu dönüp dolaşıyor Türkleri ilgilendiren bir yere uzanıyor.

Neonazi çete 25 Şubat 2004’de Rostock kentinde bir döner büfesinde çalışan Mehmet Turgut’u katletmişti. Mehmet Turgut’u anmak için geçen Şubat ayında Rostock kentinde bir araya gelen 120 kişiye saldırmak isteyen bir avuç aşırı sağcı grubun içinde, milli kürekçinin erkek arkadaşının da olduğu ortaya çıktı... Rostock ilişkisine gelince milli kürekçi Rostock Kürek Kulübü’nde spor yapıyor. Erkek arkadaşı ise 2011’de yapılan eyalet seçiminde Rostock kentinde aşırı sağ partiden milletvekilliği için aday olmuş ama seçilememiş. Milli kürekçi ilişkisini inkar etmiyor ama arkadaşının düşüncelerini hiçbir zaman paylaşmadığını öne sürüyor. Arkadaşı da “Zaten o partiden, o çevrelerden koptum” diyor. Bakalım gelişmeler neyi gösterecek.

Spor ve demokrasi
SPORUN bir hedefi de halklar arasında barışçıl duyguları yaratmak, hatta pekiştirmektir. Dört yılda bir yapılan olimpiyatlarda birçok ülkeden sporcu bir araya gelip yarışmalar yapıyorlar. Bu konuyu konuşurken Almanya’ya 1950’li yıllarda ilk gelen Türk futbolcu Coşkun Taş’ın başına gelenlerini düşündüm.

Yıl 1954. Eintracht Frankfurt futbol takımı Almanya şampiyonu olur. Şampiyonluğu getiren final maçında golleri Macar futbolcu Istvan Szanti atar. Ertesi gün Alman gazeteleri maçı yazmaktan ziyade, Frankfurt’un şampiyon sayılmayacağını çünkü golleri bir Alman’ın atmadığını yazarlar. Frankfurt şampiyonluğa sevinemez, sessiz sedasız kupayı alır.

Ertesi yıl bu kez Coşkun Taş’lı FC Köln takımı finale kalır. Fırtına gibi oynayan Taş, son altı maçta üç gol atmıştır. Kulüp tarihinde ilk kez final oynayacaktır. Coşkun Taş da heyecanlıdır. Ama teknik direktör Coşkun Taş’ı finalde oynatmaz. Bir yıl önce Frankfurt’un başına gelenleri düşünüp, Coşkun Taş gol atarsa aynı şey bizim başımıza gelir diye düşünür. Zaten maçtan da sonra bu kararının kendisini de üzdüğünü söyleyip ondan özür diler ama bu Coşkun Taş’ın hayatında çok üzücü bir olay olarak bugünlere kadar sürer. Böyle şeyler artık yaşanmıyor ama bu olaydan neredeyse 60 yıl sonra da sporda ayrımcılığı, aşırı sağı konuşmak hiç de hoş değil.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!