Güncelleme Tarihi:
“İKİ üç gün evde ateşim yükseldi ve terleme yaptı. Kendimi hiç bu kadar güçsüz hissetmemiştim. Eşim ateşimi düşürmek için bildiğimiz her şeyi uyguladı. Ancak sonuç alamadık. Üçüncü günde artık nefes bile alamaz hale gelince ambulans çağırdık. Hastaneye götürdüler. Hemen testlerden sonra yoğun bakıma aldılar. Bir hafta yoğun bakımda kaldım. Sürekli solunum cihazına bağlıydım. Bitkin olduğum için çoğu zaman uyuyordum ve yemek saatlerini de kaçırıyordum. Tuvalete gidip gelmem sanki saatleri alıyordu. Adım atmak çok zordu. Yoğun bakımda çok yaşlı vardı. En genci bendim. Bir Türk amca da yatıyordu ve ölmekten korkuyordu. Ona moral veriyordum. Ancak sürekli ölümden bahsediyordu. Üçüncü gün uyandığımda amcanın yanımda olmadığını fark ettim. Sorduğumda öldüğünü söylediler.
‘SADECE EŞİME BUŞMADI’
“Hastalığı nasıl kaptığımı bilmiyorum. Yoğun bakıma alınmam üzerine eşim ve üç oğluma da test yapıldı. İlk küçük oğlumda hastalık tespit edildi. Peş peşe yapılan testlerden sonra büyük oğlum ve ortanca oğlumun da virüs taşıdığı belirlendi. Eşimde ise çıkmadı. Doktorlar da biz de bu duruma şaşırdık. Eşim çocukların kaşığından yemek yedi. Benim terimi sürekli sildi ve ateşimi düşürmek için çalıştı. Yani yakın temasta olmamıza rağmen ona bulaşmamış. Çocuklar çok hafif atlattı. Evde kaldılar. Çok sinsi bir hastalık. Korunmak lazım. Önlemlere mutlaka uyulması gerekiyor. Çevremde hâlâ bu hastalığın varlığından şüphe edenleri görüyorum. Hastaneye düşmek çok ama çok zor ve kötü.”