Güncelleme Tarihi:
SİYASİ BOŞLUK KORKUSU
Almanya, 2007’de mali, 2010’da euro, 2015’te mülteci krizi gibi derin ekonomik ve siyasi krizlerden Merkel yönetimi sayesinde kazançlı çıkmayı başardı. 2005’te Merkel iktidarına kadar ekonomisi çok cılız büyüyen, hatta “Avrupa’nın hasta adamı” olarak nitelenen Almanya, bu tarihten itibaren sürekli bir büyüme sürecine girdi. OECD verilerine göre 15 yılda Almanya’nın kişi başına gayri safi milli geliri yüzde 16 arttı. Ekonomisi ortalama yüzde 1.6 büyüdü. 6 milyonu aşkın yeni iş yeri yarattı. İşsizlik yüzde 11’lerden yüzde 3.4’lere geriledi.
Düzenli bir ekonomik büyüme fırsatı yakalayan Merkel, Almanya’yı, ‘Avrupa’nın lokomotifi ve istikrar çapası’ yaptı. Euro Bölgesi’nde güç dengesini değiştirdi, siyasi ağırlığı Fransa’nın elinden aldı. Almanya, bugünkü konumunu müzakerelere çok iyi hazırlanan, soğukkanlı ve sakin hesaplar yapan fizikçi Merkel’e borçlu olduğunun farkında ve şimdi de Merkel’den sonra siyasi bir boşluğa düşülmesinden korkuyor.
AVRUPA VE TÜRKİYE
Merkel, AB’de sıkı bir borç freni ve mülteci politikasıyla ‘kalpten Avrupalı’ olmadığı eleştirilerine maruz kaldı. AB’de “Almanya ne derse o oluyor” tepkisine ve Almanya karşıtı bir havaya yol açtı. İngiltere AB’den ayrıldı. Diğer Avrupa ülkelerinde de “AB’den çıkalım” sesleri güçlendi.
Ama AB’nin Almanya için önemini iyi bilen aynı Merkel, koronavirüs krizinde AB’nin dağılma tehlikesine karşı hızlı hareket etti ve Almanya’yı başka Avrupa ülkelerinin borçlarına ortak eden 750 milyar euro tutarındaki yardım paketini onayladı.
Türkiye’nin AB üyeliğine sıcak bakmayan Merkel, zaman içinde Türkiye’yle sıcak bir diyalog kurdu. İki ülke arasında iş birliği güçlendi. 2017 referandumunda Türk politikacılara Almanya’da konuşma yasağı ilişkileri kopma noktasına getirdi. İki ülke arasındaki ilişkiler ilk kez Merkel’le bu kadar derin bir bunalım yaşadı. Ancak 2015’te yaşanan mülteci krizi, Avrupa için Türkiye’nin önemini yeniden hatırlattı ve Merkel, Türkiye’yle ilişkileri düzeltme yolunu seçti.
YANLIŞ TERCİH TOPLUMU BÖLER
Son olarak Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin doğal gaz ve petrol arama faaliyetleri sonucu AB üyesi Yunanistan ile yaşanan gerilimde, Almanya ara bulucuk rolü üstlendi. Gerek kendi partisi, gerek muhalefet, gerekse Fransa ve Yunanistan’ın baskılarına rağmen Türkiye’yle uzlaşma, diyalog, AB ile bağlarının koparılmaması politikasında kararlı bir tutum sergiledi.
Almanya’nın, Merkel döneminden sonra Avrupa ve Türkiye politikası, büyük çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu göçmenlere yönelik nasıl bir siyasi yol izleyeceği sorusu en çok merak edilen konuların başında.
Ancak şunu hiçbir zaman unutmamak gerekiyor. Almanya’da aşırı sağcı AfD’ye giden oyları geri alma çabasıyla göçmenleri hedef alan bir politikanın tercih edilmesi toplumu birleştirmez, aksine dada da böler.