Bir demokrasi sevdalısını daha yitirdik

VOGEL, 1960 yılında Münih Anakent Belediye Başkanı seçildi. Henüz 34 yaşındaydı. Tam 12 yıl görevde kaldı. 1972 yılı Yaz Olimpiyatları’nın Münih’te yapılmasında etkin rol oynadı.
Ancak mensubu olduğu SPD ‘sol kanadı’ ile ters düştüğü için Anakent Belediye Başkanlığı’nı aynı yılın ilk yarısında istifa ederek bıraktığından, yarışları ‘normal seyirci’ olarak tribünden izledi.
Vogel, SPD’deki ‘kanatlar kavgası’ yüzünden politikayı bırakmayı bile düşündü.
Ancak o dönemlerde Almanya’nın Başbakanı ve SPD’nin Genel Başkanı olan Willy Brandt, Vogel’e sahip çıktı.
SPD’nin ‘anıt adamı’ olarak tarihe geçen Willy Brandt, Vogel’i Federal İmar ve İskan Bakanı yaptı.
Özel Kalem Müdürü Günter Guillaume’un eski Doğu Almanya olarak bilinen Alman Demokratik Cumhuriyeti Gizli Haber Alma Servisi ‘Stasi’ (Devlet Güvenlik Bakanlığı-Servisi) adına casusluk yaptığı ortaya çıkınca, Başbakan Brandt 1974 yılında istifa ederek yerini Helmut Schmidt’e bıraktı.
Schmidt, yeni kabinede hukukçu Hans-Jochen Vogel’i Federal Adalet Bakanı yaptı.
1981 yılında Suudi Arabistan’daki projeleri için ‘devlet garantisiyle’ aldığı 100 milyon Mark krediyi ödemeyip kayıplara karışan Dietrich Garski yüzünden Berlin’de Hükümet Eden Belediye Başkanı (Eyalet Başbakanı) Dietrich Stobbe istifa edince, yerine ‘parti neferi’ Vogel geldi.
Kısa bir süre sonra yapılan seçimleri Hristiyan Demokrat Birlik Partisi’nin (CDU) adayı Richard von Weizsaecker kazandığı için Vogel’in Eyalet Başbakanlığı sadece 4 ay sürdü.
O günlerde Vogel’in Türkler başta olmak üzere yabancılar yüzünden “10 yıl sonra Kreuzberg (Türkler yoğun olduğu için Küçük İstanbul olarak bilinen Berlin’in ilçesi) bizim San Salvadorumuz olacak” demişti.
Zira Latin Amerika ülkesi El Salvador’un başkenti bugün olduğu gibi, o zamanlarda da, en çok cinayet işlenen, en çok adam öldürülen bir kent olarak biliniyordu.
Ama Berlin hiçbir zaman San Salvador olmadı.
Ancak Hans-Jochen Vogel, Hür Demokrat Parti’nin (FDP) 1982 yılında ‘cephe değiştirip’ Helmut Schmidt’in yerine CDU’lu Helmut Kohl’ü iktidara getirmesi üzerine, 1983 yılındaki erken genel seçimlerde Alman sosyal demokratların Başbakan adayı oldu.
Çünkü diğer SPD’li politikacılar aday olmaya yanaşmamıştı.
“Kohl’ü indirin, Kohl’ü seçmeyin. Daha iyi adam Başbakan olmalı. Hans-Jochen Vogel- SPD- Almanya’nın çıkarına” yazılı ve Vogel fotoğraflı afişlerle sürdürülen seçim kampanyalarından birine ben de katıldım.
Bir grup Alman gazeteciyle Vogel’le birlikte aynı tren vagonunda Bonn’dan Frankfurt’a yolculuk ettik.
Sohbet sırasında Hürriyet muhabiri olduğumu söyleyince, “Almanya Türklere çok şey borçlu. Türkler bugünkü refah düzeyine ulaşmamıza önemli katkılarda bulundu” demişti.
Tabii Vogel, Helmut Kohl’ün karşısında tutunamadı.
Ama seçimlerden sonra SPD Federal Meclis Grup Başkanı oldu.
1991 yılına kadar da bu görevi sürdürdü.
Ancak SPD sözcüsü yapmak istediği Yunan kökenli Margarita Mathiopoulos’a partililerin karşı çıkması üzerine Genel Başkan Willy Brandt 1987 yılında istifa edince Vogel bu görevi de üstlendi.
Çünkü kimse o dönemde SPD Genel Başkanı olmak istememişti.
Alman Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in vurguladığı gibi, Hans-Jochen Vogel, Alman toplumunda hoşgörü, saygı ve birlikte yaşam için yıllarca kararlı bir mücadele verdi.
Hans-Jochen Vogel, tam bir demokrasi sevdalısıydı.
Aynı zamanda tam bir SPD neferiydi.
Evet, Almanya bir demokrasi sevdalısını daha kaybetti.

Not: Koronavirüs belasına rağmen Türkiye’deyim. Yazılarıma izninizle bir süre ara vereceğim. Tüm okuyucularımızın ve İslam aleminin Kurban Bayramı’nı şimdiden kutlarım.