Ahmet KÜLAHÇI / Fotoğraf: Arşiv
Oluşturulma Tarihi: Mart 26, 2022 11:39
Bir medya mensubu olarak, tam bir basın özgürlüğü, düşünceyi ifade özgürlüğü sevdalısıyım. Hem de sonuna kadar. Bir medya mensubu, bir demokrat, bir özgürlük sevdalısı olarak, basın organlarında çamur atma, karalama özgürlüğüne karşıyım. Hem de sonuna kadar.
11-13 Mar’ta Antalya’da yapılan ‘Diplomacy Forum’a (Diplomasi Forumu) katılan
Almanya’nın Dışişleri eski Bakanı Sigmar Gabriel, “Haritaya bir göz atıldığında bizim güvenliğimiz için Türkiye’nin ne kadar önemli olduğu görülür” içerikli ve “Mehr Türkei wagen” (Daha fazla Türkiye cesareti) başlıklı bir tweet attı.
2018 yılında Dışişleri Bakanı iken Goslar’daki evinde konuk ettiği Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na çay ikram ederken çekilmiş bir fotoğrafı da paylaştı.
14 Mart’ta Almanya Başbakanı Olaf Scholz, günübirlik Ankara’ya resmi bir ziyaret yaparak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüştü.
Scholz, Erdoğan’la görüşmesinden önce Anıtkabir’i ziyaret ederek Gazi Mustafa Kemal
Atatürk’ün mozolesine çelenk bıraktı.
Bundan bir süre sonra Almanya’daki günlük Frankfurter Allgemeine Zeitung (FAZ) gazetesinde, ‘Tausche Autokrat gegen Autokrat’ (Otokratı otokrata karşı değiştir) başlıklı bir makale yayımlandı.
Makaleyi, şair-yazar diye geçinen, Almanya’daki bazı dergi ve gazetelerde makaleleri çıkan, annesi Alman, babası Kürt kökenli Alman bir ‘sözde gazeteci’ yazdı.
“Dışişleri eski Bakanı Sigmar Gabriel, birkaç gün önce ‘Daha fazla Türkiye cesareti’ başlıklı bir tweet attı. İnsan bununla neyi kastettiğini soruyor kendi kendine. Daha çok lokum, daha çok börek, daha çok mantı cesareti mi? Daha çok sansür, daha çok otokrasi mi?” diyerek aklı sıra Gabriel’le dalga geçti.
Bu bir görüş ve düşüncedir.
Buna kimsenin itirazı olmamalıdır.
Ancak aynı makalede, “Olaf Scholz, pazartesi günü Erdoğan’ı sarayında ziyaret etti. Daha önce Cumhuriyet’in (Türkiye) kurucusu ve katliamcı Mustafa Kemal Atatürk’ün mezarına çelenk koydu. Zira bu ülkede hâlâ pek çok kişinin bilmediği bir şey var; Atatürk Türkiye’ye yalnız laikliği getirmedi, Dersim bölgesinde soykırımvari katliama girişerek on binlerce Kürt Alevi’yi öldüren veya süren ordusunu da gönderdi” şeklinde çirkin satırlara yer vererek, Atatürk’e hakaretler yağdırdı.
Yani Ata’mıza edepsizce çamur attı.
Tam bir karalama kampanyasına girişti.
ATATÜRK, DÜNYA BARIŞININ ÖNCÜSÜDÜRİşte bunun basın özgürlüğüyle de düşünceyi ifade özgürlüğüyle de uzaktan yakından ilişkisi yoktur.
Bunu FAZ gibi bir gazetenin yöneticilerinin de sorumlularının da bilmesi gerekir.
Atatürk, “Yurtta sulh dünyada sulh” diyen bir liderdir.
Atatürk, “Zorunlu olmadıkça savaş cinayettir” diyen bir devlet adamıdır.
27 Kasım 1978 tarihinde UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü) Paris’teki Genel Kurul’da Atatürk’ün 100’üncü doğum yılı 1981’i dünyada ‘Atatürk’ü Anma Yılı’ ilan etme kararı almıştır.
Bu dünyada bir ilktir.
Bu karar, Genel Kurul’da 156 ülkenin temsilcisinin oy birliğiyle kabul edilmiştir.
UNESCO’ya göre Atatürk, dünya genelinde halklar arasında anlayış, iş birliği ve uluslararası barışın sağlanması için yoğun çaba harcamış üstün bir şahsiyettir.
Büyük bir devrimcidir.
Sömürgecilik ve emperyalizme karşı savaşan ilk devlet adamıdır.
İnsan haklarına saygılıdır.
Dünya barışının öncüsüdür.
İnsanlar arasında hiçbir renk, din, ırk ayrımı gözetmeyen eşsiz bir devlet adamıdır.
Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusudur.
‘BÖYLE BİR LİDER ÇIKMASI MÜMKÜN DEĞİL’
‘Atatürk’ü Anma Yılı’ önergesi karara bağlanmadan önce kafalarında başka liderler için de böyle öneriler gelebileceği yönünde soru işaretleri bulunan delegelere, Sovyetler Birliği delegesi, “Beyler kendinize gelin, 20’nci yüzyılda hiçbir ülke bir Atatürk çıkarmadı ki, böyle bir kaygı söz konusu olsun. Bu mümkün değildir. Tarihler, şimdiye kadar Atatürk gibi bir lider yetiştirmemiştir. Atatürk’ün olağanüstü niteliklerine bakalım, ileride böyle bir lider gelmeyecektir. Rahatlıkla 1981 yılını ‘Atatürk Yılı’ ilan edebilirsiniz” diye seslenmiştir.
Bunu hiç şüphesiz FAZ gazetesinin yöneticileri de sorumluları da bilmektedir.
Yayımlanan makalenin basın özgürlüğüyle de düşünceyi ifade özgürlüğüyle de kesinlikle uzaktan yakından ilişkisinin olmadığını da.
Karalama ve çamur atma özgürlüğünün basın özgürlüğü kapsamına girmediğini de.