Güncelleme Tarihi:
ALMAN yasalarına göre kendisinin çifte vatandaşlık hakkı bulunmuyor. O nedenle Türk vatandaşlığından izinle çıkmak için başvurmuş.
Gerisini kendisinden dinleyelim: “Çıkış belgesini almak için başkonsolosluğa gittim. Türk vatandaşlığımı kaybedeceğim diye zaten garip duygularla gittim ve pasaportumu verirken çok duygulandım. Bu da yetmedi. Görevli memur, ‘Bir yaşındaki kızınızın da Türk hüviyetini vermek zorundasınız’ deyince şok oldum. ‘Hayır’ dedim. ‘Ben kızımın Türk vatandaşı kalmasını istiyorum.’ Çünkü Alman yasalarına göre kızımın çifte vatandaşlık hakkı var. Türk vatandaşı olarak kalabilir. Ancak görevli memur bana, Türk vatandaşlık yasasısının buna izin vermediğini, babası daha önce Alman vatandaşı olduğu için ben de Alman vatandaşlığına geçince, kızımın otomatik olarak Türk vatandaşlığını kaybettiğini anlattı.”
*
Bunları anlatırken genç annenin sesi titriyordu.
Kızının hüviyetini verdiği için kafası dağınıktı. “Ben ne yaptım?” diye kendine kızıyordu. Ama annenin bir hatası yoktu. Bundan sorumlu olan, 5901 sayılı Türk Vatandaşlık Kanunun 27’nci maddesi.
Bu yasadan ötürü anne ve babası vatandaşlıktan çıkan çocuklar, Türk vatandaşlığını resen, yani kendiliğinden kaybediyor.
27’nci maddenin ikinci fıkrası aynen şöyle: “Çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını birlikte kaybeden ana ve babanın çocukları da Türk vatandaşlığını kaybeder.”
Bu yasaya göre anne babanın Türk vatandaşlığından çıkması halinde reşit olmayan 18 yaşından küçük çocuklar da anne babasına bağlı olarak, anne babanın irade ve taleplerinden bağımsız olarak, Türk vatandaşlığını doğrudan kaybediyor.
Bu da Almanya gibi Türklerin çok yoğun yaşadığı bir ülkede, ‘çifte vatandaşlık’ hakkına sahip Türk çocuklarının Türk vatandaşlığını kaybetmesine yol açıyor.
Böylece ‘çifte vatandaşlık’ hakkını doğrudan ortadan kaldırıyor.
*
Oysa Türkiye Anayasası’nın 62’inci maddesi devlete yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarına yönelik önemli yükümlülükler getiriyor. Anayasanın ‘Yabancı Ülkelerde Çalışan Türk Vatandaşları’ başlıklı 62’inci maddesi aynen şöyle:
“Devlet, yabancı ülkelerde çalışan Türk vatandaşlarının aile birliğinin, çocuklarının eğitiminin, kültürel ihtiyaçlarının ve sosyal güvenliklerinin sağlanması, anavatanla bağlarının korunması ve yurda dönüşlerinde yardımcı olunması için gereken tedbirleri alır.”
Çok açık; Devlet yurt dışındaki vatandaşların hem yaşadıkları ülkelerdeki haklardan azami ölçüde yararlanması hem de Türkiye ile bağlarını koruması için çalışma yapmakla yükümlü.
Ama 5901 sayılı vatandaşlık kanunun 27’nci maddesi buna engel.
*
AK Parti milletvekili Mustafa Yeneroğlu bu yasanın değiştirilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na bir kanun teklifi sundu. Yeneroğlu, kanun teklifinde ise şu gerekçeleri vurguladı:
“Yurt dışında yaşayan yaklaşık 6 milyon vatandaşımızın yarıdan çoğunun kural olarak çifte vatandaşlığa izin vermeyen ülkelerde yaşadığı göz önüne alındığında mevcut yasal düzenlemenin yurt dışındaki vatandaşlarımızın büyük bölümünü etkilediği ve bu ülkelerdeki çocuklar açısından ciddi hak kayıplarına ve mağduriyetlere yol açtığı ortaya çıkmaktadır. Devletimizin benimsemiş olduğu vatandaşlık rejimi ve yurt dışındaki vatandaşlarımıza yönelik politikaları açısından bakıldığında da çoklu vatandaşlığı kabul eden ülkemiz bakımından çocukların vatandaşlıklarını ebeveyne bağlı olarak kaybettirmek, vatandaşlık hukuku açısından gereklilik olmadığı gibi yurt dışındaki vatandaşlarımızın anavatanla bağlarının korunmasına yönelik devletimizin anayasal yükümlülüğüyle de bağdaşır nitelikte değildir.
Yukarıda zikredilen mağduriyetin engellenmesi için, Türk vatandaşlığını birlikte kaybeden ana ve babanın çocuklarının da Türk vatandaşlığını resen kaybedeceği şeklinde yasal düzenlemenin kaldırılarak çocukların Türk vatandaşlığından çıkışının anne ve babanın talebine bağlanması uygun çözüm olacaktır.”
Anayasanın öngördüğü 62’nci maddenin tüm yönüyle uygulanabilmesi için vatandaşlık kanununun 27’nci maddesinde değişiklik gerekiyor.