Güncelleme Tarihi:
Yöntem, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin İstanbul Deprem Masterplanı Projesi ?er?evesinde, Fatih, Zeytinburnu ve Kü?ük?ekmece'de kullanıldı, ikinci etapta da Bah?elievler, Bayrampaşa ve Güngören il?elerinde uygulanacak.
Projenin akademik danışmanlığını yürüten ODT? İnşaat Mühendisliği Bölümü ?ğretim ?yesi Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu, projede, ODT?'nün İstanbul i?in geliştirdiği "Kademeli Değerlendirme" yönteminin esas alındığını belirterek, yöntemin zaman ve maliyet a?ısından büyük tasarruf sağladığını kaydetti. Çalışmanın, bu alanda dünyanın en önemli iki bilimsel dergisi olan Eartrhquake Spectra ve Earthquake Eng Str Dynamics'de yayımlandığını ifade eden Sucuoğlu, benzer koşullardaki ülkelerce de örnek alındığını ve kullanılmaya başlandığını dile getirdi.
Sucuoğlu, yöntemin en yaratıcı tarafının yumuşak kat, ağır ?ıkma gibi olduk?a basit 4-5 parametre ile yüzde 80 doğruluk payının yakalanması olduğunu belirtti.
Türkiye'de yapıların hasar görme nedenlerinin "?ok kaba saba unsurlara" dayandığını dile getiren Sucuoğlu, "?rneğin bir kişinin hastalığa yakalanma riskinde obezite ?ok etkilidir diyorsunuz. Obez insanları zaten görürsünüz, yani obez misin, değil misin ayrıntılı tahlil yapmanıza gerek yoktur. Bizim binalarımızın durumu da böyle" dedi.
"DURUM, SALGIN HASTALIKLA M?CADELEYE BENZİYOR"
İstanbul gibi yapı kalitesi sorunlu büyük bir metropolde, ?ok zaman alan ve yüksek maliyet yaratan detaylı analizler yerine, "riskli binaların" en kısa sürede tespit edilmesi ve harekete ge?ilmesi gerektiğini vurgulayan Sucuoğlu, durumu "salgın hastalıkla" mücadeleye benzetti. Sucuoğlu, eldeki sınırlı imkanların, en fazla tehdit altındaki grup i?in kullanılması gerektiğini ifade ederek, bu yolla kayıpların önemli öl?üde azaltılabileceğini söyledi.
Yöntem hakkında bilgi veren Sucuoğlu, ilk aşamanın, ?alışmanın temelini oluşturan "sokak gözlemleri" olduğunu belirtti. Tüm binaların tarandığını ve "yüksek riskli" olanların belirlendiğini kaydeden Sucuoğlu, ikinci aşamada da "yüksek risk" taşıyan binaların i?ine girilerek, taşıyıcı sistem ile ilgili bilgilerin derlendiğini söyledi. Sucuoğlu, bu aşamada, genellikle ilk filtreden ?ok farklı bir sonucun ortaya ?ıkmadığını, ancak sonu?ların güvenilirlik düzeyinin arttığını dile getirdi. Prof. Dr. Sucuoğlu, "Sonu? korelasyonu ?ok farklı değil. Diyelim ki taramaya 20 bin bina ile başladım. Birinci kademe sonunda 3 bin binayı tehlikeli gördüm, ikinci kademe sonucunu aldığımda bu 3 bin bina, belki 2 bin 700'e iniyor" dedi.
APARTMANLARIN DURUMU HER YERDE BENZER
Sucuoğlu'nun verdiği bilgiye göre, Türkiye'de, betonarme apartmanların "depremlerdeki yetersizliklerinin" bölgeler arasında pek fazla değişiklik göstermediğini göz önüne alan ODT?'lü araştırmacılar, 1999 Marmara ve Düzce depremlerinin ardından bölgede bulunan 1000'e yakın hasarlı binayı inceledi ve yapı özellikleri ile binaların deprem performansları arasındaki ilişkileri saptadı, istatistiksel model oluşturdu.
İstanbul'daki ?alışmalarda bu model esas alınıyor.
Yöntem, 1-6 katlı betonarme binalarda, İstanbul Büyükşehir Belediyesince ayrıntılı belirlenen zemin özellikleri dikkate alınarak, Marmara Denizinde olması beklenen 7,5 büyüklüğünde depreme göre uygulanıyor.
Yöntemin temelindeki sokaktan tarama, "kat sayısı", "yumuşak kat", "ağır ?ıkma" ve "görünen yapı kalitesi" parametrelerine dayanıyor.
Eğitilmiş gözlemcilerce ger?ekleştirilen inceleme, ortalama bir bina i?in 10 dakika sürüyor.
Gözlem yoluyla derlenen veriler, değerlendiriliyor ve her bina i?in bir "güvenlik skoru" hesaplanıyor. Bu skorlara göre binaların deprem şiddetine, zemin özelliklerine ve benzer yapıların ge?miş depremde gözlenen performanslarına bağlı olarak risk öncelikleri belirleniyor.
5 KATLI BİNA, 3 KATLIYA G?RE Y?ZDE 40 DAHA RİSKLİ
Söz konusu parametrelerin se?ilme nedenlerine ilişkin de bilgi veren Sucuoğlu, Türkiye'de hasar derecesini belirleyen en önemli faktörün "kat
sayısı" olduğunu kaydederek, "Çünkü deprem tasarımına sahip olmayan binalarda artan kat sayısı ile orantılı olarak artan yatay yükler, bunu karşılamak i?in gerekli olan kapasite artışı ile dengelenmez. Katlar, adeta üst üste dizilir" dedi.
Sucuoğlu, ODT? modeline göre, 5 katlı bir binanın deprem riskinin, aynı bölgede ve aynı özelliklere sahip 3 katlı bir binaya göre yüzde 40 daha fazla olduğunu bildirdi.
ZEMİN KATLARDA MAĞAZA, TEHLİKE YARATIYOR
Haluk Sucuoğlu, genel olarak "yumuşak" zemin katların, üst katlara göre daha düşük dayanıma sahip olduğunu, deprem sırasında ise en büyük yatay kuvvetlerin zemin katlarda oluştuğunu ifade etti.
"Yumuşak kat"ın en fazla, zemin katların ticari mekan olarak kullanıldığı ana caddedeki binalarda görüldüğünü kaydeden Sucuoğlu, "Böyle binalarda üst katlar konut olarak kullanılır. ?st katlar, ?ok sayıda bölme duvar nedeniyle daha yüksek dayanıma sahip. Ancak, zemin kat ?er?evelerinin i?i, ön cephede vitrin oluşturmak ve i?eride müşteri sirkülasyonuna izin vermek amacıyla boş tutulur. Ayrıca zemin kat, üst katlara oranla daha yüksek olabilir. Tüm bu faktörler sonucu 'yumuşak kat' tabir edilen zayıflık ortaya ?ıkar" diye konuştu.
Ge?miş depremlerde "yumuşak katların" tamamen ezilerek, binanın ?ökmesine yol a?tığının gözlendiğini belirten Sucuoğlu, "İstatistiksel modeller yardımıyla 5 ve 6 katlı binalarda, yumuşak katların binaların deprem hasarlarına etkisinin en az yüzde 60 civarında olduğu hesaplandı" dedi.
BİNALARDA AĞIR ÇIKMA, HASARI 2 KAT ARTIRIYOR
Türkiye'de binaların önemli bölümünde, "zemine oturan kat alanı ile üst katların kullanım alanı" arasında fark görüldüğüne işaret eden Sucuoğlu, bu tür ağır ?ıkmaların binada kütle ve rijitlik düzensizliğine neden olduğunu belirtti.
Sucuoğlu, "Ayrıca bu durumda belirgin taşıyıcı sistem süreksizliği meydana gelir, ki bu durum deprem dayanımı a?ısından ?ok sakıncalıdır. Cephe kirişleri ?er?eve aksının dışına ?ıkarak ?ıkmaları izler, böylece kolonlara dış merkezli olarak saplanırlar ve gerekli yanal dayanımı sağlayamazlar. Ge?miş depremlerde 5-6 katlı ağır ?ıkmalı binalar, ?ıkmasız binalara oranla yaklaşık 2 kat daha fazla hasar görmüşlerdir" dedi.
"Binanın görünen kalitesi"nin de bir öl?üde malzeme ve iş?ilik kalitesi ile yapının bakımına verilen önemi yansıttığını dile getiren Sucuoğlu, iyi eğitilmiş bir gözlemcinin, binanın görünen kalitesini kabaca "iyi", "orta" ve "kötü" olarak sınıflayabildiğini kaydetti. İstanbul'da özellikle korozyonun (aşınma) yapı kalitesini ?ok olumsuz etkilediğini belirten Sucuoğlu, görünen kalitesi kötü binanın, iyi olan binaya oranla depremlerde genellikle daha fazla hasar gördüğünü, ancak kullanılan modelde belirsizlik oranı en yüksek parametrenin de "gözlenen yapı kalitesi" olduğunu ifade etti.