Güncelleme Tarihi:
EZBERLERİ BOZDUK Başbakan Recep Tayyip Erdoğan KKTC'de 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı nedeniyle düzenlenen törende konuştu. Anavatan ve garantör ülke olarak Kıbrıs sorunun adil ve kalıcı bir çözümle sona ermesinin sadece Ada’da değil Doğu Akdeniz’de de yeni bir dönemi başlatacağını düşündük. Bu çabayla tüm ezberleri bozduk. Artık ortaya çıkmıştır ki, Kıbrıs meselesinin çözümünde çaba gösteren taraf Kıbrıs Türk halkı ve garantör Türkiye’dir. |
KIBRIS'IN ÇILGIN PROJESİ
KKTC'ye yapılan yatırımların giderek arttığı belirtilerek, “Çılgın projeler diye nitelendirebileceğimiz örneğin Akdeniz'den borularla su taşınması projesi var ki ada için gerçekten hayati önem taşıyan proje. Bunun yanında Doğu Akdeniz'deki doğalgaz rezervleri var. Bütün bunlar KKTC'ye ekonomik sıçrama yaptırabilecek durumda. Bu yatırımlar KKTC'nin ekonomik olarak güneyle yarışacak, belki onu geçecek konuma gelmesi, Türkiye'nin Kıbrıs konusunda geleceğe dönük bir planın parçaları mı?” şeklindeki soru üzerine Erdoğan, şunları söyledi:
“Biz şu anda yolumuzda devam ediyoruz. Durmak yok, yola devam. Şimdi Anamur'da baraj yapılıyor başladı, Martta temelini attık, şimdi buranın barajının temeli atılacak ve 3 yıl içinde inşallah denizin altından suyu Kuzey Kıbrıs'a veriyoruz. Yılda 15 milyar metreküp su buraya gelecek. Bu nitelikli bir su olacak. Ama Güney'in böyle bir imkanı yok. Bakıyorsun bir ara hatta neredeyse Yunanistan ile birbirlerine gireceklerdi. Paslı gemilerle... O suyu attılar. Aynı şekilde enerjide kuzeyin bir sorunu yok. Fuel oil ile üretiliyor ama biz istersek buraya aynı hattan ayrıca bir enerji hattı da çekebiliriz. Maliyeti yüksek olduğu düşüncesiyle o hattı çekmiyoruz. Ama bizim için onlar zaman alıcı değil, su hattını çekmekten daha seri yapabilecek bir iştir. Su burası için en önemli şey, enerji en önemli olay. Bunları yaptıktan sonra bizim Kuzey Kıbrıs'taki en önemli hayati konu burada bir defa tarımı çok iyi bir konuma getirmektir. Bu imkan var mı burada? Var. Hayvancılık çok iyi bir konuma Kuzey Kıbrıs da kesinlikle gelmeli. Bunu hafife almamalıyız, bunu başarmalıyız. Diğer bir adım eğitimde şu anda 43 bindeyiz. Hedefimiz eğitimde Kuzey Kıbrıs 60 bin yükseköğrenim kapasiteli bir imkana kavuşmak, imkan var şu anda öğrenci noktasında pastadan payımızı alamıyoruz. Bunun için bizim dünyaya açılmamız lazım. Türkiye'den öğrenci gelebileceği gibi biz farklı kıtalara ağırlıklı olarak Afrika kıtasına niçin Kuzey Kıbrıs'ı açmayalım? Oradan buraya burslu öğrenciler de getirebiliriz. Onların burada yetişmesi Kuzey Kıbrıs'a çok büyük şeyler kazandıracaktır. Adeta onlar döndüklerinde kendi ülkelerinde Kuzey Kıbrıs'ın birer misyon şefi olacaktır. Bunun üzerinde durmamızda büyük fayda var. Kaldı ki burada 4-5 yıl icabında bir eğitim ancak tıp eğitim öğretimi alırlarsa 6-7 yıla sarkabilir. Bunun dışında Kuzey Kıbrıs'ın üniversiteleri kalite itibariyle fena değil, gayet iyi bir noktada.
Doğalgaz noktasındaki konuda ise farklı bir takım hesaplar yapılıyor ama bu hesaplar Türkiye'ye rağmen Doğu Akdeniz'de yapılamaz. Bununla ilgili bazı şeyler gelmiştir, biz de rezervimizi koymuşuzdur 'asla böyle bir şeye girmeyiniz' diye, 'girdiğiniz takdirde oralardaki müdahalemiz farklı olur'. Bunları da söylemişizdir. Dolayısıyla her an orada da konuya müdahilizdir, dolayısıyla Kuzey Kıbrıs'ın, Türkiye'nin içinde olmadığı bu tür bir adımı kimse buralarda atamaz. Bunun da bilinmesini istiyoruz. O bakımdan Kuzey Kıbrıs'ın geleceği noktasında şartlar ve gelişmeler lehimize bunu da açıkça söylemek istiyorum.”
“TÜRKİYE'DE YAPILAN AYNEN KUZEY KIBRIS'TA YAPILACAK”
Erdoğan, “Kuzey Kıbrıs'taki dönüşümü, KKTC ekonomisinin büyümesini bazı çevreler tehdit olarak algılıyorlar. Rekabet artıyor, dolayısıyla bir gerilim de yaşanıyor. Nitekim zaman zaman bu dillendiriliyor, örneğin yürürlükteki ekonomik program bir dayatma olarak nitelendiriliyor bazı çevreler tarafından. Bu konuda alınabilecek tedbirler var mı?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Burada bana göre bizim atmamız gereken en önemli adımlar, sistemle ilgili bazı sorunlarımızın olduğunu düşünüyorum. Bunu da gerek sayın cumhurbaşkanımızla, gerek sayın başbakanımızla bunları paylaştım. Bu dönemde burada özellikle Kıbrısla ilgili Başbakan Yardımcım Beşir bey, aynı zamanda iyi bir planlamacıdır. Devlet planlamada. Şu anda büyükelçim o da iyi bir planlamacıdır. Benim aslında Devlet Planlama Teşkilatı'nda Müsteşar olarak daha önce düşündüğüm bir arkadaşımızdır. Burada atılacak sistem noktasındaki adımlarda kendileri gerçekten iyi bir yardım iletebilirler. Nerede eksiklerimiz var, nerede açıklarımız var? Bakın biz istihdamdaki reforma yönelik adımlardan tutunuz, eğitim, sağlık reformu bu alanlarda, mesela ekonomide, özellikle vergi politikalarında çok ciddi adımlar attık. Bunlar bir anda Türkiye'nin ekonomisini, dünya ekonomisi şu anda sirkülase olmuşken, finans krizine girmişken, Türkiye bu süreci başarılı şekilde atlattı. 9 yılda Türkiye çok ciddi değişim ve dönüşüm yaşadı. 79 yılla mukayese edilemeyecek bir değişim, dönüşümü yaşadık. Bizim en önemli geldiğimiz nokta bu yıl itibariyle bütçe sürekli olarak fazla vermeye başladı. Büyük ihtimalle bu yıl sonu itibariyle bizim bütçemizde inşallah denk bütçeyi yakalayacağız. Çok daha ilginci mesela şöyle geçmişle mukayese ettiğiniz zaman, duble yollara bakıyorsunuz. Kuzey Kıbrıs'ın geçmişine bakalım. 2002'ye kadar burada kaç kilometre duble yol yapılmıştır. Tek şeritli yollar diye biliyorum. Ama biz şurada 9 yılda 500 kilometre, son açacaklarımız hariç... Aynı şey tabii ülkemde yapılıyor. Ben diyorum ki Türkiye'de yapılan aynen Kuzey Kıbrıs'ta yapılacak. Bunlara daha sonra biz kaliteyi de getireceğiz.”
“YATIRIMCIYI TEŞVİK EDİYORUZ”
“Türkiye'de terörle mücadelede bile sivil otoriteler artık askeri otoritelerin önüne geçiyor. Oysa bizde uzun zamandan beri tartışılıyor. Polis örgütünün hükümete daha yakın çalışması. Bu konularda Türkiye'nin tavrı ne olabilir?” sorusu üzerine Erdoğan, bu taleplerin normal olduğunu, bunlar üzerinde çalışılabileceğini belirtti.
Nitelikli eleman noktasında çifte vatandaşlık konusunun çok önemli olduğuna işaret eden Erdoğan, dünyada Amerika'da ve pek çok AB üyesi ülkede bu tür adımlar atıldığını dile getirdi. Erdoğan, Kuzey Kıbrıs'ın yatırımcıya da ihtiyacı olduğunu belirterek, bunu Türkiye'de teşvik ettiklerini söyledi.
Erdoğan, “Var olan gerilim giderilebilir mi?” şeklindeki soruya karşılık, şunları kaydetti:
“Gerilim diye bir şey yok. Biraz argo olacak ama kafanızı takmayın. Bu gerilimi meydana getirenler Kuzey Kıbrıs'taki bazı marjinal gruplardır. Onların biz kimler olduğunu çok iyi biliyoruz. Onlar Kuzey Kıbrıs'ın kalkınmasını, gelişmesini isteyenler değil, Kuzey Kıbrıs'ın kalkınmasına takoz koyanlardır. Bunların karşısında hep birlikte dikilmemiz lazım. Ben bugünkü heyecanı gördüm. Havaalanına gelenlerden, bütün caddeler boyu Kuzey Kıbrıslı kardeşlerimin heyecanını gördüm. Marjinal gruplar ise hazmedemiyorlar bu işi. Türkiye ile Kuzey Kıbrıs'ın birbirinden ayrı düşmesi düşünülebilir mi? Kusura bakmasın biz o marjinal gruplara Kuzey Kıbrıs'ı bırakamayız. Terketmek diye bir şey yok. Bize böyle el kol sallayarak 'Kuzey Kıbrıs'ı bıraksınlar, gitsinler, şöyle olsunlar, böyle olsunlar'...
Güneyden gelenlerle işbirliği yaparak böyle bir yaklaşım tarzı ortaya koyanları ne benim Türkiye'deki 74 milyon halkım affeder ne de biz böyle bir şeye 'evet' deriz. Kaldı ki Kuzey Kıbrıs'ta zaten aklı selim sahibi kimse böyle bir işe de 'evet' demiyor. Bizim için aslolan Kuzey Kıbrıs'taki halkımızın, vatandaşımızın refahını artırmaktır. Kuzey Kıbrıs'ı çok daha güçlü hale getirebilmektir. Bunun için de elimizden gelen her şeyi a'dan z'ye inşallah sonuna kadar yapacağız.”
KKTC'YE AKTARILAN KAYNAK ARTTI
Başbakan Erdoğan, “KKTC ekonomisinin ayakları üzerinde durması gerektiğine ve Türkiye'nin katkısının artarak devam edeceğine vurgu yaptınız. Kıbrıs konusunda New York Zirvesinin ardından çıkacak sonuç ışığında bir değerlendirmenin olacağına da vurgu yaptınız. Bu açıklamaların ışığında Kıbrıs halkı geleceğine nasıl bakmalı?” şeklindeki soru üzerine KKTC'ye kendileri göreve geldiği dönemde aktarılan kaynağın arttığını söyledi. Erdoğan şöyle devam etti:
“Şimdiki rakamın bereketi var. Nerede o bereket? Neyin nereye gittiğini, nasıl olması gerektiğini beraber konuşuyoruz, ona göre adımını atıyoruz. Şimdi bundan bazı çevreler rahatsız oluyor. Niye rahatsız oluyorsun? Yani bu konuda bir yatırım fizibıl mı, değil mi? Bunu da ne yapacağız? Şimdi biz bunu tamamen verelim, ama nereye gidiyor sormayalım. Bu olur mu? Bunlar zaten kredi olarak verilmiyor. Hibe olarak verilen şeyler bunlar. Ama müsaade edin de hiç olmazsa nereye gittiğini bilelim. Yani yol yapılıyorsa yapıldı mı? Okul yapılıyorsa yapıldı mı? Hastane yapılıyorsa yapıldı mı? Biz şimdi IMF'ten hibe almıyoruz, krediyle borç alıyoruz, adam bize parayı nereye harcadığımızı didik didik soruyor. Onun dışında 3,5 yıldır IMF ile ilişkilerimizi kestik. Görevi aldığımızda bizim IMF'ye 23,5 milyar dolar borcumuz vardı. Şimdi 7 milyar dolar borcumuz var.”
Erdoğan, o dönem IMF ile bağları kopardıklarını belirterek, “Dedik ki, 'biz sana paralarını ödüyor muyuz? Ödüyoruz. Bundan böyle para olarak bununla ilgili konuşuruz, ama bizim siyasi noktada gelip de bizimle siyasi bir hesaplaşmanın içerisine giremezsiniz” diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, yarın (bugün) Barış ve Özgürlük Bayramının 37. yılının kutlanacağını ifade ederek, her geçen yıl daha ileri bir KKTC düşünülüyorsa öncelikle güven ve istikrarın önemli olduğunu söyledi. Erdoğan, “Eğer güven ve istikrar burada olursa o zaman yatırımcı da buraya gelir. Ama güven ve istikrar olmazsa, yolsuzluklar olursa, yatırımcı yolsuzlukların olduğu bir yere gelmez. O zaman gelir buraya yatırımını yapar” dedi.
KKTC'nin özellikle eğitim ve turizmde çok güçlü bir altyapısının bulunduğuna işaret eden Başbakan Erdoğan, KKTC'nin elindeki imkanların en iyi biçimde kullanılması gerektiğini kaydetti.
Erdoğan, Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin siyasi, mali ve sosyal olarak zor günler yaşadığının, ayrıca Yunanistan'ın da ekonomisinin bozulduğunun ifade edilerek bu konuda bir mesajının olup olmadığının sorulması üzerine, “Doğrusu biz Güney Kıbrıs'a barış çağrısını yaptık bugüne kadar. Temenni ederiz ki bu barış çağrısından Güney Kıbrıs da nasibini alsın” karşılığını verdi.
Atılacak adımlara uyulması halinde bundan güneyin de kuzeyin de kazanacağını dile getiren Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bundan kimsenin şüphesi yok. Eğer şüphesi olanlar varsa hesap bilmeyenlerdir. Bunu çok açık ve net söyleyeyim. Kazanan Kuzey Kıbrıs olacaktır. Bundan Kuzey Kıbrıs'taki tüm kardeşlerim emin olsunlar ama kendilerine öz güvenlerini yitirmesinler ve marjinal gruplara da asla prim vermesinler. Büyük düşünsünler, göreceksiniz gelecek Kuzey Kıbrıs'ta da çok farklı olacaktır. Biz de Türkiye olarak Güney Kıbrıs'ın huzurunu, mutluluğunu, refahını çok önemsiyoruz. Çünkü Türkiye olarak Kuzey Kıbrıs'ın konumu aynı zamanda Doğu Akdeniz'in konumunu etkileyen bir neticedir. O bakımdan hassasiyetle bu işin üzerinde duruyoruz, durmak zorundayız.”