Bettina'nın onur savaşı

Güncelleme Tarihi:

Bettinanın onur savaşı
Oluşturulma Tarihi: Eylül 25, 2012 11:02

Eşi, eski Cumhurbaşkanı Christian Wulff’un istifası üzerine, Almanya’nın zirvesinden sürülen, ülkenin en genç, en sempatik, en güzel ‘First Lady’si Bettina Wulff, bir süredir büyük bir acımasızlıkla çiğnenen onurunu savunma mücadelesi veriyor.

Haberin Devamı

CHRISTIAN Wulff yolsuzluk, istismar, haksız çıkar sağlama gibi suçlamalarla bombardımana tutulurken, Bettina Wulff küçük harflerle gündeme gelen ama o dönemde fazla büyümeyen ‘......’ suçlamasına karşı çıkıyor.

Bu doğrultudaki söylentileri dile getirerek, dedikoduların daha da yayılmasına katkıda bulunduğu gerekçesiyle ünlü bir televizyon sunucusuna ve bu suçlamaların yayılmasına sanal katkıda bulunduğu gerekçesiyle internet arama motoru ‘google’a karşı dava açtı. Böylece istifanın ardından geçen sürede gündemden düşen Wulff adı, yeniden öne çıktı.

Bu kez gündemde olan eşi değil, kendisiydi. Bir dönem gençliği, güzelliği, sempatikliği, şıklığı, omzundaki dövmeleri, anneliğiyle öne çıkan Bettina Wulff’la ilgili manşetler, ‘......’ suçlamasına karşı savunmaya geçti” türündeydi.

Yine o kelime

Google’da ‘Bettina Wulff’u aramaya kalkanın karşısına çıkan ilk çıkan kavram adı ve yanında ‘......’ sözcüğüydü. İddialara göre Christian Wullf’la evlenmeden önce bir süre ‘......’ olarak çalışmıştı. Bir gazete manşetlerinde bir cümle içinde onun ismini ve ‘......’ sözcüğünü yan yana kullanılıyordu. Cümle sonunda ‘karşı çıkıyor’ sözleri olsa bile, artık ok yaydan çıkmıştı. Bettina Wulff ise bu iddiaların doğru olmadığını, hakkındaki söylentilerin yıpratma amaçlı olduğunu açıklıyordu. Peki, hakkındaki söylentilerin artık gündem olmadığı bir dönemde, neden böyle bir çıkış yaparak, bütün bunların yeniden ısıtılmasına yol açmıştı?

Hepsi reklam mıydı?

Tam bu soruya yanıt aranırken, bu arada bir kitap yazdığı, kitabının da bu günlerde piyasaya çıkacağı öğrenildi. Kitabının satışını artırmak için bir tanıtım kampanyası mı başlatmıştı? Hakkındaki söylentileri yeniden gündeme getirerek, kitap tanıtımı yaptığı iddiası birçoklarınca hemen kabullenildi. Kim bilir belki de öyledir. Ama tüm bunların ardındaki asıl gerçek şu: Ağır bir suçlamayla adı yıpratılan bir genç kadın, bir anne, gayet meşru yöntemlerden yararlanarak adını, onurunu koruyor. Çiğnenen onurunu. Ve bu tartışmalar yaşanırken, eşi Christian Wulff arka planda kalmaya özen gösteriyor.

Türkler çok seviyor

Tarihe, “Görev süresi en kısa süren ve Türkler tarafından en çok sevilen cumhurbaşkanı” olarak geçen Christian Wulff’un eşi Bettina Wulff’le ilgili tartışmalar bir süre daha sürecek. Bu arada kitabı çok satacak. Hakkıdır. Ve sonunda hakkında ‘......’ suçlaması yapılan ve buna karşı çeşitli yollarla mücadele eden bir kadın olarak tarihteki yerini alacak. Ve bu arada devletin zirvesinde iki yıl bile tutulmayan bir politikacının, eşiyle ilgili bu söylentilerin, aslında onu devirmeyi hedefleyen bir kampanyanın parçası olduğu da hatırlanacak. Almanya’daki Türkler açısından önemli ve değerli bir politikacının. Tabii, Wulff’u devletin zirvesinden uzaklaştıran kampanyanın ardında, onun Türklere ilişkin yaklaşımını kabullenemeyenlerin olduğu yorumları da yapılacak.

Türklerden özür diledi

"CDU’nun önde gelen prenslerinden Christian Wulff, bu ülkedeki Türkler açısından çok önemli ilkleri gerçekleştirdi. Ve bunu yaparken birçoklarını kızdırdı.... Neler yapmıştı Wulff.. İlk akla gelenler şöyle:

1-Almanya’da kurduğu hükümete Türk kökenli bir bakan atayan ilk eyalet başbakanı oldu. Hamburg’da CDU içinde politika yapan iş kadını Aygül Özkan, Aşağı Saksonya Eyalet Hükümeti’nin Entegrasyon ve Kadın Sorunlarıyla ilgili Bakanı oldu. Halen de öyle. Wulff’ün öncülüğünü yaptığı yolda diğer eyaletler de yürüdü. Şu anda üç eyalet hükümetinde birer Türk kökenli bakan var. Hepsi de kadın.

2-Göreve geldiğinde yaptığı ilk konuşmada özenle, “İslam, Almanya’ya aittir!” vurgusunu yaptı. Üyesi olduğu partiler bloğunda bu açıklaması nedeniyle ağır eleştirilerle karşılaştı. Ancak tavrından geri adım atmadı.

3- Çıkardığı kitapla açıkça ırkçılık yapan, Türklere, diğer göçmenlere hakaret eden maliyeci Thilo Sarrazin’i her fırsatta, ağır biçimde eleştirdi. SPD, bile genel başkanının bile karşı çıktığı bu üyesini, ‘ırkçılık yaptığı’ gerekçesiyle saflarından uzaklaştıramazken, Wulff’un kararlı tutumu nedeniyle Sarrazin, Federal Merkez Bankası Yönetim Kurulu üyeliğinden istifa etmek zorunda kaldı.

4-Almanya’da yıllardır birer birer öldürülen Türklerin, aşırı sağcı bir komplonun kurbanı olduklarının ortaya çıkmasının ardından, kurbanların aileleriyle hemen bağlantı kurdu. Onları hemen Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na davet ederek, kendilerinden açık bir dille özür diledi.

5-Özellikle kendi partisinden ve bu arada Joachim Gauck’tan gelen itirazlara aldırmayarak, kurbanların Berlin’de merkezi bir devlet töreniyle anılması kararının alınmasında ısrarlı oldu. Tören yapıldığında artık cumhurbaşkanı değildi. Ama öldürülen Türklerin oradaki yakınları kürsüye çıkıp, konuştuklarında ona teşekkür etmeyi unutmadılar.

Kimse unutturamaz

Eski Cumhurbaşkanı Wulff’e karşı yolsuzluk, makam – yetki istismarıyla kişisel çıkar sağlamak türündeki suçlamaların bir karşılığı olabilir. Hakkındaki yayınları önleme amacıyla medya yöneticilerine baskı yapması da ağır bir durum. Bunların bir bölümü halen soruşturuluyor. Bir takım hatalar yaptığı görülüyor. Belki bir süre sonra gerçekten böylesine bir muammeleyi hakedip, etmediğine dair net bir durum da çıkabilir. Ama Christian Wulff’un, yukarıda sıralamaya çalıştığımız artıları var. Almanya’daki Türklerin kollektif hafızasında da yerini almış durumda. Kimse unutturamaz...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!