Güncelleme Tarihi:
Ayşe Erkmen, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nden mezun olduktan sonra akademik değişim programı çerçevesinde burslu olarak 1993 yılında Berlin’e geldi. Sanatçı aynı yıl, ‘Küçük İstanbul’ da denilen Kreuzberg semtindeki Heinrichplatz Meydanı’nda bir binanın dış cephesini rivayet geçmiş zaman olarak da adlandırılan Türkçedeki ‘-miş’li geçmiş zaman fiilinin çekimleriyle süsledi.
-miş, -mişsin, -muşlar, -mişsiniz, -müştünüz, -miştin, -müşlerdi, -müşmüş gibi, mişli geçmiş zamanın hemen her ekini binanın cephesine monte eden Erkmen’in bu sanatsal çalışması önce 1.5 ay için düşünülmüş. Fakat çalışma bina sakinlerinin çok hoşuna gidince, bu ilginç sanatsal çalışmanın, binanın bir sonraki restorasyonuna kadar kalmasına karar verilmiş.
Sanatçı eserini tamamladıktan sonra, bu eserin hem kişilerin ve mahallenin geçmişine ait bir hikâye yansıttığını, hem komşuyla yapılan bir dedikoduyu betimlediğini, hem de işçi göçünün geçmişine atıfta bulunma özelliği taşıdığını vurguladıktan sonra “İnsanların bir sanat yapıtını nasıl kullanacaklarına sanatçı karar vermemeli, onu bir hizmet gibi görmemeli. Onlar istedikleri gibi kullanacaklardır, istemezlerse de görmezler” demişti.
Berlinli Türklerin ‘mişli bina’ dedikleri apartmanın ‘mişli’ dış cephe süslemeleri, ilk kez görenleri ve turistleri şaşırtmaya devam ediyor. Sokak sakinleri sık sık “Bunlar ne yazıları? Hangi dilde, ne anlama geliyor?” gibi soruların muhatabı oluyor. Kreuzberg’in ‘mişli binası’, Almanya’nın ve Avrupa’nın önemli sanat ve kültür merkezlerinden biri olan Berlin’in bu yönüyle de uyum gösteriyor.
Semt sakinlerinden Elif Koçak, binayı ilk gördüğünde gururlandığını söyledi. Bir edebiyatçı kızı olduğunu ve Türkçeyi her yerde görmenin, duymanın kendisini özellikle sevindirdiğini dile getiren Koçak, “Bu binayı gören insanlar merakla bakıyorlar. Bazen bize soruyorlar ne olduğunu, ne anlam taşıdığını. Bizler de elimizden geldiğince anlatmaya çalışıyoruz. Bu semtte de birçok sanatçı yaşıyor ki Berlin zaten bir kültür ve sanat şehri. Bu bina da şehre güzel bir renk katıyor” dedi.
Sevsem S. ise Berlin’in farklı ülkelerden gelen insanların yaşadığı bir kent olduğunu vurguladı ve bir Türk vatandaşı olarak Berlin sokaklarında bir binaya işlenmiş Türkçe unsurları görmenin kendisini onurlandırdığını, Türkiye’de olma hissi verdiğini söyledi.
Binanın mişli geçmiş zaman ekleriyle süslendiği sene Berlin’e taşınan Çetin Çongar da kentte ilk dikkatini çeken unsurlardan birinin bu bina olduğunu belirtti. Çongar, “İnsanın hoşuna gidiyor tabi ki. Orijinal bir çalışma. Gördüm ve şaşırdım. Yani ilk kez Berlin’e geliyorsunuz ve o kadar savaş kalıntısı binanın arasında üzerinde Türkçe yazan, mişli geçmiş zamanın çeşitli şekillerini barındıran bir binayla karşılaşıyorsun bence iyi yapılmış. 1993 senesinde yapılmış, görüyorsunuz 2018 senesindeyiz hâlâ var” dedi.