Berlin’de cami ve iş yerlerine hibe baskını
Güncelleme Tarihi:
KOVİD-19 salgınında zarar gören küçük işletmelere destek amacıyla yapılan hibeyi haksız yere aldıkları gerekçesiyle bazı iş yerlerine ve bir camiye baskın düzenlendi.
BERLİN Başsavcılığı’nın emriyle bu sabah İslam Federasyonu’na bağlı Mevlana Cami Derneği’nin de aralarında bulunduğu altı adrese yapılan baskınlarda delil toplandı. 150 polisin yer aldığı baskınlarda dernek, iş yeri ve evlerde arama yapılırken, bilgisayarlara, cep telefonlarına ve çok sayıda evraka el kondu.
TWITTER’DAN DUYURDU
Berlin Başsavcılığı sosyal medya hesabı Twitter’dan yaptığı “Üç zanlı haksız yere korona hibe yardımına başvurdu ve parayı aldı. Kreuzberg’deki bir caminin hesabına da para yattı. Aralarında caminin de bulunduğu altı adreste arama yapılıyor. Verilen zarar yaklaşık 70 bin euro” paylaşımıyla baskınları duyurdu.
Polisten alınan bilgiye göre Mevlana Cami Derneği’nin dışında PR Ajansı ve bir de balıkçıda arama yapıldı. 36, 43 ve 58 yaşlarındaki şüphelilerin evleri de basıldı. B.Z gazetesine açıklama yapan bir polis sözcüsü “Üç şüphelinin birbirinden bağımsız olmadıklarına ilişkin bilgi var” dedi.
‘YASALARA AYKIRI BİR DURUM YOK’
Mevlana Cami’ye yapılan baskına tepki gösteren İslam Konseyi Başkanı Burhan Kesici “Alınan karara göre iş yerleri ve dernekler korona hibesinden yararlanıyor. Cami derneği de yasal hakkını kullanarak başvurdu ve parayı aldı. Para, başvuruda belirtilen amaca uygun kullanıldı. Polisle baskın yapmak yerine evrakları inceleseler zaten durum anlaşılacak. Yasalara aykırı bir durum yok” dedi.
Mevlana Cami Dernek Başkanı İdris Kahraman da polisin camiye baskınını eleştirerek, “Camiye terör yuvasına girer gibi girdiler. İnsanlar sabah namazını kılarken tedirgin oldular. Biz burada güvenliğin unsuruyuz mali bir hata varsa düzeltilir, bunun için köpekle camiye girmenin bir anlamı yok. Yardım yasal yollarla alındı. Bu şekilde muamele görülmesi buradaki Müslüman toplumuna kötü bir mesaj oldu. Emniyet mensupları ibadethanelere girerken daha duyarlı olmalı” dedi. Kahraman, kendi evinde de arama yapıldığını belirterek “Sabah erkenden evime de geldiler. Ellerinde arama izni vardı. Neden aradıklarını da söylediler. Elbette biz onların arama yapmalarına veya işlerinin görmelerine karşı değiliz. Ama uyguladıkları yöntem yanlış. Caminin namaz kılınan bölümüne de önce ayakkabılarla girildi. Uyarı üzerine çıktılar. Sonra kendi halılarını getirip serdiler ve öyle aradılar. Söz konusu olan 14 bin euro. 150 polisin gelmesi gerçekten hepimizi rahatsız etti. Biz aramalar sırasında kendilerine yardımcı da olduk. Bizim camimize gelen insanlar barış yanlısı” dedi. Kahraman polislerin kendi cep telefonuyla birlikte bilgisiyar ve bazı evrakları da aldığını belirtti.
‘BU ŞEKİLDE ARAMAYI ŞİDDETLE KINIYORUZ’
Aramalar sırasında camide bulunan Ali Özkan da, sabah namazının farzını kılmak için namaza durduklarında arka taraftan sesler geldiğini belirterek, şu ifadeleri kullandı: “Biz namaza devam ettik. ‘Herhalde kendisini bilmezin biri camiye geldi ve içeride bağırıyor’ diye düşündük. Polis sesleri fazlalaşınca bir kontrolün olduğunu fark ettik. Biz namazımıza devam ettik. Namazımızı bitirdikten sonra takriben 50 kadar polisin ayakkabılarıyla cami içinde dolaştığını görünce biz ‘Niye ayakkabınızla camimizin içine giriyorsunuz. Cami adabı sizde hiç mi yok. Aynı şekilde kiliseye veya sinagoga girebilir misiniz?’ şeklinde tepki gösterdik. Onlar da, ‘Elimizde arama talimatımız var, biz buna göre arama yapıyoruz’ dediler.” Özkan, cemaatin, polislerin ayakkabılarını çıkarması veya galoş giymesine ısrar etmesi üzerine yarım saat sonra polislerin başka halılar getirip serdiklerini aktardı. Müslümanların bu şekilde sabah namazı sırasında camide arama yapılmasından rahatsız olduğunu vurgulayan Özkan, “Camimize böyle bir baskın yapmaları bizi çok rahatsız etti. Bu şekilde arama yapılmasını şiddetle kınıyoruz” dedi.